*
"Eğer ölümden sonra hayat yoksa, hayatın kendisi ölümdür..." Tolstoy* Hayatım
Manisa-İzmir-Kocaeli ve
İstanbul dörtlüsünde geçti bugüne kadar. İnşallah bu dönem okuldan mezun olabilirsem, ki önümde 4 ders kaldı engel olarak, öğrencilik hayatım (
lisans anlamında) bitecek..İş hayatına doğru hafiften yelken açacağız ve İstanbul'dan uzaklaşma ihtimali doğacak.
Fenerbahçe'den,
Üsküdar'dan ve dostlardan uzaklaşma gibi durumlar nedeniyle, bu durum beni hayli düşündürmekte son zamanlar..
* Bu arada
ALES'e girip her şeye rağmen şansımı deneyeceğim tabii.
ÖSS'ye 2003 yılında girmiştim, aradan 5 yıl geçmiş ama sanki 20 yıl gibi geldi bana. Üsküdar'daki ÖSYM bürosuna gittim ALES kaydı için. 2 dakika bile sürmedi, sıra bekleme diye bir dert yoktu, bi de web cam'den fotoğrafımı çektiler. Garipsedim bu yenilikleri
..Siz bizim zamanımızda görecektiniz ohoo..gibilerinden cümleler kurdum benden küçük olanlara.
* Sanırım Orta-2'den beri evin perdelerini asma görevi bana ait. O dönemden beri evin en uzun kişisiyim. Sebebi bu olsa gerek. Kanımca dünyanın en zor işlerinden biri o ıslak perdeleri asmaya çalışmak(
ıslak asıldıkları takdirde ütü derdi olmuyor-muş). O esnada omza, bele ve bileklere binen ağırlık, daha sonra bi 10dk. kendine gelememe durumu..Çok zor hakkaten.
* Son yaptığım halı saha maçına hazırlıksız yakalandığım, üzerime maçta giyecek uygun bir forma bulamadığım için, bugüne kadar hiç giymediğim bordo-mavi
sweat'le gittim. Takımda beni tanımayan adamlardan "
Trabzon pas", "
Trabzon buraya oyna", "
Helal Trabzon" vb. sözler işitmek de pek garip geldi.
* Geçenlerde fark ettim,
Adidas hakkaten de çok sağlam ayakkabı yapıyor. İşte size kanıtı. Orta-3'e giderken
YKM mağazasından bir çift Adidas halı saha ayakkabısı aldım ve belki inanmayacaksınız ama hala giymekteyim onu. O derece sağlam yani. Şayet aranızda "
Orta-3'ten beri ayağın hiç büyümedi mi?" sorusunu soran olursa diye, şimdiden cevabımı vereyim istiyorum; 44,5 ayakkabının numarası.O zaman
bir numara büyüğünü al, seneye de giyersin demişti Annem..Öyle almıştık..İster inan, ister inanma ama olay aynen böyle gelişti aga..
* İnsanların
feysbuk'a üye olmamasını, siteyi sevmemesini anlarım ama her türlü apaçiliği yaptıktan sonra, "
Yok aga, bu feysbuk bana göre değil..Çok dandik.Amele kaynıyor" yorumları yapmalarına kıl oluyorum.
Şansımızı zorladık ama bir şey düşüremedik, desen..10 numara adam olursun gözümde halbuki.
* Orta-3'te okul çapında düzenlenen turnuvada şampiyon olan takımımızın kadrosuna bakıyorum. Kimi hala okuyor benim gibi, kimi askerde..kimi iş hayatına atılmış..Aramızdan sadece biri futbolcu oldu.
1.ligde oynuyor ama ne adını söylerim ne de hangi takımda oynadığını..Spekülasyonlara mahal vermeyelim, di mi ama..
* Memlekette
toplu olarak bir kafayı yiyiş söz konusu sanırım. Vizeler sonrası tatil modunda olduğum için ailemin yanındayım şu an. Sabahları televizyon izliyorum her üniversite öğrencisinin memleketteyken yaptığı üzere. Hangi kanalı açsam ya evlenme derdiyle yanıp tutuşanlara rastlıyorum ya da program program gezen teyzelere. Dikkat ettim. Bazıları nerdeyse tüm programları dolaşıyor. Komik olan, program sunucularının da bu teyzeleri sanki kırk yıllık ahbaplarıymış gibi tanımaları, diyalog kurmaları..
* Bir arkadaşım var. Sabah akşam
feysbuktan ecnebi hatunları listesine eklemeye çalışıyor, onlara mesajlar atıyor falan. Aylardır peşinde olduğu ve kendisine pas vermediğini söylediği bir
Rus hatun var. İddialaştık ve bir de ben deneyim şansımı dedim. Ne mesaj attım, ne de dürttüm hatunu. Sadece ekleme talebi yolladım, hatun kişi de bunu kabul etmiş. Arkadaşım şu an kafayı yiyor, bu iş nasıl oldu diye.
Halbuki farkında değil.
."Vahşi bir cazibem var da.. kızlar dayanamıyor..."
* Bu arada blog aleminde, madde madde hayata dair en iyi tespitleri yapan kişilerden birisi
Sharbone gibi geliyor bana,
yoksa şüphen mi var?
* Şu sıralar okuyacak kitap bulamayan ya da kitap tavsiyesi bekleyen varsa, Utku Yasavul'un Endirek Serbest Atışlar kitabını size önerebilirim. Daha önce Romanista da bahsetmişti bu eserden.. Detaylar için bakabilirsiniz. Bu arada yazarı, şu an kapalı olan Alman Kale blogundan hatırladığımızı da unutmadan söyleyelim..
* Hayat bir imtihandır ama kimse iyilerden kopya çekmez..