Nostalji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Nostalji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Salı, Kasım 26, 2013

Veselinoviç'in isyanı

Fotoğraf 1989'un Tercüman gazetesinden. Fenerbahçe teknik direktörü Veselinoviç kazanılan maçlardan sonra yapılan "şike" iddialarına Galatasaray göndermeli cevap vermiş.

Galatasaray'ı efsanevi 4-3'lük skorla deviren Fenerbahçe'nin bir sonraki idmanından bir kare var fotoda. Maçın yıldızı Hasan Vezir elbette başrolde.

foto: Demirhan Derya Demir'in arşivinden alıntıdır.

Salı, Mart 15, 2011

Fener Bomba Peşinde!


Twitter'da spor medyasını takip etmek ayrı keyif vermekte. Güzel paylaşımlar oluyor. Onlardan biri yukarıdaki gazete küpürü. Ozan Şişli geçen hafta paylaşmış. Bugün Schuster'in Beşiktaş'tan istifa ettiği haberiyle birlikte bunu okumak/görmek garip oldu.

Fenerbahçe, Metin Aşık döneminde, Schuster ve Rummenigge'nin peşinde düşmüş. Orhan Vural da bunu o dönem haber yapmış. Sağ taraftaki Reha Erus imzalı Baggio haberi de ilgi çekici elbete.

foto: via Ozan Şişli

Perşembe, Mart 10, 2011

Siz Kötü Zemin Görmemişsiniz #11

Fenerbahçe-Bursaspor maçında Bahtiyar'ın golü... Zemin serinin diğer fotoğraflarındaki kadar feci olmasa da yine serinin hakkını veren cinsten...

foto: via Esat Yağcı

Pazar, Ocak 09, 2011

King Kenny

All round the fields of Anfield Road
Where once we watched the King Kenny play...

Roy Hodgson gönderildi. Liverpoollu Kenny Dalglish yerine getirildi. Hodgson gitsin isterken, King Kenny'nin (her ne kadar sezon sonuna kadar geçici olsa da) göreve getirilmesi; körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz mesajı gibi adeta.

foto: liverpoolicin.blogspot.com'dan alıntıdır.

Perşembe, Ocak 06, 2011

Rıdvan Dilmen #7


Aziz Yıldırım: "Hatırlıyor musun Rıdvan, soyunma odasına girerken paçaları kıvırıyorduk."

Rıdvan Dilmen: "Fenerbahçe o zaman da büyüktü ama başkanım."

foto: facebook

Çarşamba, Aralık 08, 2010

Aykut Kocaman #3

Bugünlerde yüzünün hiç gülmediğine dair yorumlar yapılan, hatta bazı eski gazetecilerin bu sebeple "poker face" dedikleri Aykut Kocaman'ın futbolculuk döneminden bir kare. Gol sonrası sevinci.

foto: Oktay ağabey'in arşivinden.

Cumartesi, Ekim 23, 2010

Fenerbahçe-Galatasaray Nostalji Sekansı #2

3 Mayıs 1989 tarihindeki Fenerbahçe'nin 3-0'dan 3-4'e getirerek kazandığı Türkiye Kupası Çeyrek final maçından bir kare. Fotoğrafta topu kapma mücadelesi veren ikiliden soldaki bilmeyen azdır herhalde. Daha sonra Galatasaray'a transfer olan Fenerbahçeli Hasan Vezir. Diğeri ise Galatasaraylı Yusuf Altıntaş. Hemen arkalarında Galatasaray'ın kaptanı Cüneyt Tanman. Fotoğraftakileri saymaya devam edecek olursak; Cüneyt Tanman'ın arkasında yine bir Galatasaraylı var. O da Mirsad Kovacevic (karıştırmıyorsak tabii). Sol tarafta yer alan futbolcuların en arkada olanı ise Fenerbahçeli Turan Sofuoğlu. Fotoğrafın ortasında, arka planda Galatasaraylı Muhammet Altıntaş var. Ve en son, pozisyona hayli uzak kaldığı halde bu karede yer alan oyuncu ise Fenerbahçeli İsmail kartal.

Tarih: 30.09.1973. Stad: İnönü. Fenerbahçe ile Galatasaray 0-0 berabere kalıyorlar. O günden böyle bir enstantane ve arka planda güzel bir tribün fonu hatıra kalıyor bugünlere...


1989 yılında oynanan TSYD kupasından bir kare. Maçı Galatasaray 1-0 kazanıyor. Erdal Keser atıyor golü. Fotoğraftakiler ise Galatasaraylı Tanju Çolak ve Fenerbahçeli Erdi Demir.

fotoğraflar: Oktay ağabeyin arşivinden...

***

7 Kasım 2008 tarihinde yayımladığımız Fenerbahçe - Galatasaray Nostalji Sekansı başlıklı ilk yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

Cuma, Ekim 15, 2010

Rıdvan Dilmen ve Aykut Kocaman

1988-89 sezonundaki Karşıyaka maçından bir kare. Maçı Fenerbahçe 2-1 kazanıyor. Fotoğrafta Aykut Kocaman'ın gol sevinci ve arkada ona koşan Rıdvan Dilmen.

foto: Oktay ağabeyin arşivinden...


İnönü

Şimdi önüne sponsoru Fi Yapı'yı alan İnönü stadına ait eski bir kare.
1974 senesinden.

foto: Oktay ağabeyin arşivinden...

Salı, Eylül 28, 2010

Jes Høgh ve Spor Medyası


Bugün Türk medyasında Jes Høgh'ün sağlık durumunun çok kötü olduğu, yürüyemediği, konuşamadığı ve ölümü beklediği yazıldı. (birçok gazetede çıktı, örnek olarak Fotomaç'ın linkini veriyorum)

Bu haberi okuduğumda moralim bozuldu. Fenerbahçe'nin unutulmaz yabancı futbolcularından biri olan Jes Høgh; gerek profesyonelliği, gerekse de sorunsuz kişiliğiyle ayrı bir sempati kazanmıştı ülke futbol kamuoyunun gözünde. Böyle bir habere üzülmemek haliyle elde değildi.

Bundan yaklaşık 4 saat kadar önce Jes Høgh, sosyal paylaşım sitesi olan Facebook'ta konuyla ilgili şu aşağıdaki açıklamayı yaptı.


Türkiye'deki taraftarlara seslendi. Çok iyi hissettiğini, bazılarının onun için çok hasta dediğini ama bunun doğru olmadığını, her zamanki gibi iyi hissettiğini, söyledi...

Yine Antu.com'dan Metin Şen de kendisiyle bir telefon görüşmesi yapmış. Ona da "iyileştiğini, futbol oynayacak seviyeye geldiğini" söylemiş.

Şimdi elde iki olasılık var; ya haber yanlış anlaşıldı, çeviri hatası benzeri bir sorun oluştu, ya da yalan haber üretildi, bir şekilde bunlar uyduruldu. İlk durum söz konusuysa, hatadır der, geçilir ama ikinci durum söz konusu ise, insan ne diyeceğini bilemiyor. Haber bulunamadığı zaman uydurma haberlerin ortaya çıkmasına alıştık ama bir insanın sağlığıyla ilgili bu tarz bir haber yapmak saygısızlıktır. Hem ona, hem de sevenlerine...

Jes Høgh'ün ciddi bir rahatsızlılğı olduğu gerçeği biliniyor zaten ama olmayan bir şeyi uydurmak (konuşamıyor, yürüyemiyor, ölümü bekliyor vb.) hastalıklı bir yaklaşım değil midir?

Salı, Eylül 14, 2010

Aykut Kocaman #2

Acı çekmek özgürlükse... Aykut'uz hepimiz de... Geçen haftaya dair yazılacak, çizilecek şeyler var. Yedek stoper olmadan Kayseri deplasmanına gitmiş olma komedisine dair söylenmesi gereken şeyler var ama...İşte ama... Sabırsız olmamaya gayret etmek. Aziz Yıldırım'ın bir teknik adamı daha, üstelik Fenerbahçe'nin unutulmaz bir ismini daha yemesini istememek...

foto: Oktay ağabeyin arşivinden...

Pazartesi, Ağustos 23, 2010

Enstantane #3

En arkada duran şu an Aykut Kocaman'ın yardımcılığını yapan İsmail Kartal ya da lakabıyla "Arap İsmail". Topu kapmaya çalışan ise Erdi Demir. Bir ara içeri girip çıkmıştı yanılmıyorsam. Topla ilerlemeye çalışan ise Lemi Çelik ya da lakabıyla "Başbakan Lemi". Özer Hurmacı kendisinin yeğeni olur hatta.

Akşama maç n'olur peki? Trabzonspor daha hazır konumda. Fenerbahçe'nin kalesinde Volkan'ın olmayacak olması dezavantaj. Emre'nin de oynamama olasılığı varmış. Fenerbahçe'yi zor bir deplasman maçı bekliyor.

E tabii bir de iki takım arasında oynanan son iki maçı ve etkilerini de unutmamak lazım.

Cuma, Ağustos 06, 2010

Siz Kötü Zemin Görmemişsiniz #9


Tarih: 04.03.1984
Maç: Fenerbahçe 1 Sarıyer:0
Gol: İlyas

foto: Esat Yağcı'nın arşivinden...

Cemil Usta Pişirdi

Tarih: 20 Ekim 1976
Maç: Trabzonspor 1 Liverpool 0
Gol: Cemil (pen.)

Gönlümüzde Liverpool'un yeri ayrıdır. Bunu bilen bilir. Liverpool malum Trabzonspor'la eşleşti ve doğal olarak bundan 34 sene evvelki maça gitti herkesin aklı. Trabzonspor bugün aynı şeyi yapabilir mi? Futbolda imkansız diye bir şey yok. Neden olmasın? Yine de düşük bir ihtimal olarak görüyorum Trabzonspor'un tur atlamasını. Liverpool sevdalısı biri olarak ilgiyle takip edeceğim bir eşleşme olacak.

Neyse, bu tarz nostaljik şeylerin ustalarından biri Almeyda'dır aslında, pası ona atayım.

foto: itusozluk görsellerinden...

Salı, Temmuz 20, 2010

Pazar, Haziran 20, 2010

Unutulmazlar: Carlos Alberto


1970 Dünya Kupası denildiğinde o turnuvayı izleyen ya da bir şekilde günümüzde o turnavaya ilişkin kanıt niteliğindeki yazılı ve görsel belgelere ulaşanlar, ilk olarak kupayı Brezilya'nın kazandığını söyleyeceklerdir. Hatırladıkları / bildikleri birkaç oyuncunun ismini söylemelerini istediğinizde ise muhtemelen şampiyon Brezilya'dan Pele, Jairzinho, Rivelino gibi isimleri zikredeceklerdir. 1970'deki final için ve genelinde kupa için pek çok şey söylemek mümkün ama şöyle bir durum var; şampiyon Brezilya olmuştu, peki o şampiyon takımın kaptanı (ya da Capitao'su) ve futbol zekasıyla kendini sahada hemen gösteren oyuncu kimdi? Bahsedilmesi gereken noktalardan biri de bu olmalıdır.

21 Temmuz 1970. Meksika'nın meşhur Aztec stadında 107,412 seyircinin önünde Brezilya Milli Takımı kaptanı Carlos Alberto Torres şampiyonluk kupasını kaldırıyordu. 1966 yılında konserler ve bazı organizasyonlar için inşa edilmiş bu stad, 4 yıl sonra tarihi bir olayın gerçekleştiği mekan oluyordu. Brezilya, kupa finalinde İtalya'yı 4-1 gibi önemli bir skorla mağlup ediyor ve kupaya uzanıyordu. Maçta perdeyi kapatan ise 86. dakikada attığı golle Carlos Alberto olmuştu.


Carlos Alberto Torres, 1944 senesinde Rio de Janeiro'da doğdu. Brezilya'da dünyaya gelen her erkek çocuk gibi o da futbol ikliminin içinde bulmuştu kendini. 19 yaşında Fluminense formasıyla sahaya çıkan Carlos Alberto, sadece müthiş müdahale kabiliyetiyle değil, aynı zamanda mükemmel top kontrolü, oyunu iyi okuması ve oyun kurucu yetenekleriyle kendinden söz ettirmişti. 20 yaşına geldiğinde Brezilyalı her erkek çocuğun hayali olan milli takım formasına kavuştu. Ve futbolu bırakana dek de o formayı üzerinden çıkarmadı. Carlos Alberto'nun bugün unutulmazlar kategorisinde değerlendirilmesinde oyuncu meziyetlerinin yanı sıra, 1970'deki finalde ortaya koyduğu performansı ve o muazzam golünün payı büyüktür.

Yarı finalde Uruguay'ı 3-1'lik skorla geçen Brezilya, diğer yarı final maçında Batı Almanya'yı 4-3 yenen İtalya ile karşılaşır. Karşılaşmanın 18. dakikasında Pele'nin golüyle Brezilya 1-0 öne geçer. Bu gole İtalya'dan Boninsegna 37. dakikada cevap verir. İlk yarı 1-1 biter. Mücadelenin ikinci yarısında Brezilya 66. dakikada Gerson'un golüyle durumu 2-1 yapar. Bu golden beş dakika sonra Jairzinho farkı ikiye çıkarır. Artık Brezilya skor olarak iyice rahatlamıştır. Maçın 86. dakikasında dünya kupalarının en güzel gollerinden birini seyreder tribündeki futbolseverler. Brezilyalıların kendi yarı alanlarında topla adeta samba yapmaları ve İtalyan oyuncuları da kendilerini izlettirdikleri bir atakta, top ceza sahası çizgisine yakın sayılabilecek bir noktada Pele'ye gelir, Pele de sağ taraftan kaptırıp gelmekte olan kaptan Carlos Alberto'yu fark eder ve topu onun önüne yuvarlar. Müthiş koşusunu aynı muazzamlıkta bir vuruşla süsleyen Carlos Alberto ismini yıllarca konuşturacak türden bir gole imza atar.



http://www.youtube.com/watch?v=0HrjevD2vhk


Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi sağ beklerinden biri olarak kabul edilen Carlos Alberto bu golün kendisi için ne kadar önemli olduğunu daha sonra şöyle belirtmiştir: "Evimde, topa vurduğum o muazzam anın olduğu büyük bir fotoğraf var. Kariyerimi özetlemek için bir an seçecek olsaydım, kesinlikle bu o gol olurdu."

Carlos Alberto haklı elbette. O gol gerçekten de dünya kupalar tarihinin en güzel gollerinden biridir. Sadece oyuncunun harika şutuyla değil, pozisyonun öncesinde takım arkadaşlarının gerçekleştirdiği güzel paslaşmalarıyla da hala zevkle izlenen bir goldür.


Dönemin milli takımından bahsederken, "gördüğüm en iyisi" lafzını tercih ediyor Carlos Alberto. 1970 Brezilyasını izleme şansına erişmiş birçok futbolseverden de buna benzer bir cümleyi işitmişsinizdir. Belki de 1986'daki Arjantin'le birlikte en çok bahsedilen takımdır. Carlos Alberto da o takımı yere göğe sığdırmazken, şunu da eklemekte: "Size kadroyu hiç düşünmeden sayabilirim: Gilmar, ben (Carlos Alberto elbette), Mauro, Orlando Pecanha ve Geraldino; Zito, Dorval, Mengavio, Coutinho, Pele ve Pepe. Bu dünyadan değildi. Tüm futbolcular güçlerinin zirvesinde uluslararası kalitede olan isimlerdi."

1970 Dünya Kupası'nda gösterdiği harika performansın ardından 4 yıl sonra gerçekleşen 1974 Dünya Kupası'na dizinden geçirdiği sakatlık sebebiyle katılamaması büyük şansızlıktır. Bundan 3 yıl sonra da aktif futbol yaşamına noktayı koymuş ve 1983 yılında teknik adamlık kariyerine başlamıştır.

Carlos Alberto kendinden ve futbol bilgisinden bahsederken şöyle der: "Bir oyuncu olarak en iyi meziyetim liderlik yönüm." Bunu söylemekte haklı tabii ki. Takım arkadaşları ikon olmuş isimlerdi ama Carlos Alberto onları saha içinde ve dışında çok iyi yönetmişti. Tam bir liderdi. Brezilyalı futbolseverler onun için "tüm zamanların en iyi kaptanı" sıfatını kullanırlar hala. Carlos Alberto bu özelliğinin ona teknik adamlık konusunda da faydası olduğuna inanıyor. Flamengo, Corinthias, Botafago gibi takımları çalıştırdı. Teknik adamlık kariyerinde çalıştırdığı son takım ise Azerbaycan (2004-2005).

Carlos Alberto'yu onurlandıran diğer hadiselere de değinmek gerek. Carlos Alberto, 20. Yüzyıl Dünya Takımı Kadrosu'nda yer alan isimlerden biri. Yaşayan En Büyük 125 Oyuncu Listesi'ne de Pele tarafından ismi eklenmiştir. Ayrıca National Soccer Onur Listesi'nde de Carlos Alberto'nun ismi vardır.


Carlos Alberto; Pele, Zico, Garrincha gibi efsanelerle ve defansın önemli isimleri Roberto Carlos, Nilton Santos gibi büyük oyuncularla birlikte tüm zamanların en iyi Brezilyalı oyuncularından biri olarak anılmakta. Aslında bu bile yeterince gurur duyulacak bir şey olmalı.

2005 yılında teknik adamlık kariyerine ara veren ve şu sıralar Dünya Kupası maçlarını televizyonda yorumlayan Carlos Alberto, önümüzdeki yıl tekrardan saha kenarında olmak istediğini açıkladı en son. Bakalım Capitao, bu kez tercihini hangi takımdan yana kullanacak?


“Madrid’ de Ronaldo ile tanışmak için linke tıklayın”



Castrol Futbol İle Kazan! www.castrolmoments.com/tr/

Cumartesi, Mayıs 29, 2010

City Maçı Başlamadan Önce



Tarih: 02.10.1968
Stad: İnönü

Şampiyon Kulüpler Kupası Rövanş Maçı
Fenerbahçe: 2 M.City: 1

Goller: Abdullah Çevrim, Ogün Altıparmak

not: ilk maçın sonucu 0-0.
foto: Oktay ağabeyin arşivinden...

Başlıksız Yazı

 En son 2018'de Fenerbahçe'de bir şeylerin değişeceğine, eski düzenin yok olacağına inanarak bir yazı karalamışım. Ali Koç'tan n...