Grup CK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Grup CK etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Pazartesi, Ocak 24, 2011

Sorumluluklarımızın Bilincindeyiz

Geçtiğimiz sezonun sonlarına doğru yaşanan bir takım olaylar sonrası almış olduğumuz ‘’faaliyet dondurma’’ kararı, perşembe günü Sinan Erdem Spor Salonu’nda oynanacak olan Fenerbahçe – Valencia maçı ile birlikte fonksiyonunu değiştirecektir.

Almış olduğumuz kararın haklı gerekçelerini oluşturan haksız uygulamalar konusunda aylardır sürdürülen çalışmalar, imkanlar dahilinde belirli bir noktaya getirilmiştir. Her ne kadar tribünde faaliyet olmasa da, tribün dışında faaliyetlerimiz bürokratik çalışmalar ile bugüne kadar sürdürülmüş, taraftarlığın temel tehditlerinden biri olan yeni yasadaki aykırılıklar ortak bir çalışma kültürü ile irdelenmiştir.

Gerek keyfi verilen cezalar, gerekse yeni yasada taraftarlık haklarını kısıtlayan noktalar hususunda yapılması gerekenler, TBMM başta olmak üzere tüm resmi birimler ekseninde detaylı olarak ele alınmış, bundan sonrası zaman sürecinde devam edecek atılımlara bırakılmıştır.

Bu saatten sonra devam ettirilecek olan ‘’faaliyet dondurma’’ kararı, gerek kulübümüzün, gerekse tribünlerimizin içerisinde bulunduğu zorlu koşullar içerisinde sorumluluktan kaçma anlamı doğuracaktır.

Bu nedenledir ki ;

99 yılından beri tribünde var olan grubumuzun, bu zorlu dönemde seyreden değil, sorumlulukları paylaşan pozisyonunda olması sahip olduğu misyonu gereğidir. Camia içerisinde yaşanan bir takım sorunlara ve tribünlerde yaşanan kültürel erimeye karşın dışarıdan olanları sadece izlemek, en başta Fenerbahçe adına yapılacak yanlış bir hamledir.

‘’Faaliyet dondurma’’ kararı sonrasında olduğu gibi, fiili hamlelerimizi yeniden güçlendireceğimiz bu dönemde, şüphesiz ki aslı astarı olmayan söylem ve ifadeler yeniden belirecektir.Herkes şunu iyi bilmelidir ki ; Fenerbahçelilik anlayışımız ve değerlerimiz, hiç kimsenin ipotek koyamayacağı bir yapıda ve olgunluktadır.Alınan her türlü kararda Fenerbahçe ve tribünlerinin menfaati her şeyden önde tutulmaktadır.

Dinamizmini kaybetmeye yüz tutmuş bir tribün yapısı içerisinde, her zaman söylediğimiz gibi ‘’ben’’ kavramı ile değil, tamamen ‘’biz’’ kavramı ile hareket ederek kaybolan değerlerin yeniden kazanılması için, omuz omuza verdiğimiz tüm dostlarımızla birlikte mücadele edilecektir.

Çeşitli politikalarla yıpratılan taraftarlık kimliğinin gerçek hüviyetine bürünmesi için, herkesin şu zorlu dönemde varlığını hissettirmesi Fenerbahçe adına asıl olan bir gerçektir. Çeşitli konularda çeşitli kişilere farklı eleştirilerimiz, kırgınlıklarımız olsa da, unutulmaması gereken en önemli unsur Fenerbahçe’nin tekliğidir, Fenerbahçe adına mücadele vermenin gerekliliğidir.

Neticede Fenerbahçelilik , kişiler için varolan değil, hayat felsefesi olarak benimsenen evrensel bir gerçektir. Bu felsefeyi güçlü kılacak en önemli unsur, kendisine inananların sayısından ibarettir.

Saygılarımızla

Cefakar Kanaryalar

Pazar, Aralık 26, 2010

Fenerbahçe Uğruna Bir Yıl Daha


1999-2000 sezonu itibari ile faaliyetlerine başlayan grubumuz, 26 Aralık tarihi itibari ile Fenerbahçe’ ye hizmette 12.yılını taçlandırmış bulunmaktadır.

Karşılıksız ve çıkarsız olarak başladığımız faaliyet sürecimizden bu güne dek geçen sürede somut icraatlar ile var olmanın gururu şüphesiz ki tarafımızdan ziyadesi ile yaşanmaktadır.

Taraftarlık kavramının çeşitli organlarca yok edildiği şu dönemde, almış olduğumuz ‘’faaliyet dondurma’’ kararının burukluğu, yıl dönümümüzü kutladığımız bu günde fazlasıyla hissedilmektedir. Buna rağmen taraftarlık sorumluluklarımız, çeşitli konularda yürütülen çalışmalarla yerine getirilmektedir.

Geride kalan 11 sezonda vazgeçilmez bir olgu olarak benimsenen ‘’karşılıksız hizmet’ anlayışı bundan sonra da artarak devam edecektir. Özellikle ‘’endüstriyel kültür’’ safsatası ile içi sistematik olarak boşaltılmaya çalışılan ‘’taraftarlık olgusunun’’, yaratılmak istenilen şekilde değil, geçmiş nesilden aldığımız ‘’geleneksel değerler’’ ile yaşatılması bizler için ödün verilmeyecek asli bir görevdir.

Şu dönemde tribünde var olan ve endüstriyel kültürün birer tetikçisi görünümünde bulunan ‘’yaratılmış profillere’’ karşın, Fenerbahçe’ ye ‘’amatörce’’ sahip çıkmak bizler için önemli bir ilkedir. Özellikle Fenerbahçe’ ye destek vermeyi herhangi bir beklentiye odaklamış zihniyetlere ve bu zihniyetleri oluşturan birimlere karşın mücadele sonuna kadar sürdürülecektir.

Bu güne kadar geçen hizmet serüvenimizde emek vererek yaptığımız sayısız pankart, koreografi ve sosyal birçok etkinlik, bundan sonra da artarak devam edecektir. Bu yolda alacağımız en büyük güç önce Fenerbahçe, sonra da geçmişten miras olarak kalan vazgeçilmez değerlerdir.

Bir yılı daha geride bıraktığımız bugün, işbirliği yaptığımız tüm kişi, grup ve kurumlara bir kez daha teşekkür ederiz.

Saygılarımızla ;

Cefakar Kanaryalar

Salı, Kasım 02, 2010

Tribünler Bitmesin

Endüstriyel kültürün taşeronluğunu yapan yönetici kisvettelerinin yarattığı bir hüzün hikayesi bu. Pençesini vahşice futbola ve taraftarlığa saplayan bu kültüre seyirci kalmak, bugünlerde hissetiğimiz tribün erimesinin ana sebebidir aslında. Aşağıdaki yazı, aslında bizlere ait değerlerin nasıl yok edildiğinin açık bir göstergesi.

Bir zamanlar Kocaelispor vardı bilirmisiniz ?

En son 2008-2009 sezonunda Süper Lig'de boy gösteren Kocaelispor, şimdilerde amatör lige düşürülmek üzere.

1992-1993 sezonunda Türkiye'yi o zamanki adıyla UEFA Kupası'nda temsil eden, 1996 ve 1997'de iki kez Türkiye Kupası'nı kazanan ve yetiştirdiği oyuncularla Türkiye'nin en köklü kulüplerinden biri olan Kocaelispor, tarihinin en zor günlerini yaşıyor. 2 yıl içinde 2 kere ligden düştüler. 2-3 yıl önce oynamış olan oyuncularının ücretlerini ödeyemedikleri için hacizlik oldular ve hala başları belada. Eldeki oyuncuları satıp, altyapı kadrosuyla lige çıkmaya başladılar bu sene, o da zaten pilot takımına karşı bile beraberlik dahi kazanamadı. Kısacası yok oluyor bir tarih…

Türkiye’de eşine az rastlanır bir birliktelik içindeyken , şimdi ise dağılım sürecindeler. Bir kentin takımı olma özelliğiyle öne çıkan , halkı tarafından sahip çıkılan bir kulüptü Kocaelispor. Şimdilerde ise taraftarı ve halkı tarafından yeteri kadar sahip çıkılmayan kenara itilmiş bir yalnızlık içindeler. Taraftara da suç atmamak lazım aslında, zamanında tek tribün kültürünü yaşatan birliktelik içinde olan Hodri Meydan hala yılmadan takımlarını destekliyor fakat onların da tadı tuzu kaçtı , hevesleri kalmadı. Onlar da git gide yok oluyor.

Şöyle bi' baktığımızda sanayisiyle önde olan bir kentin takımının nasıl yalnız kaldığı çok fazla düşündürücü. Kentin ileri gelen iş adamları olsun, halkı olsun, onlar da bu köklü kulübü bir başına bırakıyor. 10 yıl öncesine dönecek olursak taraftarın hırslandırma görevi, takımına sonuç ne olursa olsun sahip çıkma , o ruh aşılama bilinci ve kentçilik fazlasıyla kendisini gösteriyordu. Fakat onlar da gün geçtikçe futbolu ele geçiren; günümüzde karşımıza sık sık çıkan endüstriyel futbolun tuzağına düştüler. Gerek yönetimdeki insanlar, gerek kulübe yakın insanların rant peşinde koşması, kendi kişisel hırsları, menfaatleri uğruna taraftarları müşteri gibi görmesi, onlara sahip çıkmamasıyla beraber kötü bir yönetim, günü kurtarma çabaları bu sonu hazırlamış gözüküyor.

Şimdilerde borçlarla pençeleşen bu kulübe birileri sahip çıkmalı. Bu kentin benimsemiş olduğu, lider özellikli biri ile ve tabii ki taraftarın desteğiyle olur. Ama bu takım eski günlerdeki gibi desteklenmeli, sahip çıkılmalı. Bunun yanında inanç yitirilmemeli. Çünkü bu takım, bu taraftar ve bu şehir bunu hak ediyor. Şimdi ayağa kalkış, sağlam duruş ve hedef doğrultusunda ilerleme zamanı. Uyan Kocaeli tren kaçıyor...

Uyan Türk tribünleri, herkesi aynı son bekliyor.

***

not: Bu yazı Grup CK feysbuk sayfasından alıntıdır. Gerek içeriği, gerekse de 4 yılını Kocaeli'nde geçirmiş olmam vesilesiyle ayrı ilgimi çekti. Bu sebeple buradan da paylaşmak istedim

Çarşamba, Temmuz 14, 2010

Tribünlerin Ruhu


Tribünlerin ruhu

Armanın gururu sarı melekler...
Kadın Voleybol takımı için Telsim Tribünü'nde açılan bu pankart, Fenerbahçe tribünlerinin gönüllüsü üç büyük grubu, yaklaşık yedi bin taraftarı, Saracoğlu Stadı'ndan ayırdı.
Maçın uzatma anlarında, bitime üç dakika kala, sahayı göremediklerini iddia edenlerle, voleybolculara bu jestin yapılması gerektiğine inananların kavgası sonucunda 21 taraftar ceza aldı.

Sahaya bir şey atmadılar, küfür etmediler, rakip taraftara saldırmadılar, sakıncalı pankart açmadılar. Sporcularıyla gururlanmalarının sürmesini istediler ve kavga çıktı. Elbette doğru değil olanlar. Ama bir tribün terörü hiç değil. Bireysel, anlık reflekslerle geliştiler.

Hemen hepsi öğrenci olan bu çocuklara altı ay statlardan uzaklaştırma cezası geldi. Babalarının ellerine de 1700'er liralık fatura. Çocuğunu okutmak için bütçesini zorlayan bir aile reisinin, çocuğunun Fenerbahçe sevgisi için ödemesi gereken faturaydı bu.
Ortaya bir tercih durumu çıktı.

Ve son olarak Unifeb ayrıldı tribünlerden. Necdet Ersoy tarafından, "Üniversitede okuyan bu çocuklar tribünlerde kaynaşsınlar. İlerde hayata atıldıklarında hangi meslekte olurlarsa olsunlar, Fenerbahçelilik kimliğiyle birbirlerine destek olsunlar" felsefesiyle kurulmuşlardı.

KENDİLERİNİ SAHİPSİZ HİSSETTİLER
Büfeden sandviç alırken tutuklanıp, ceza alan arkadaşlarının durumuna düşmek istemediler.
Yapılan açıklamaya baktığımızda, gelecek kaygıları ön plana çıkıyor. "Sahipsiz" hissetmişler kendilerini. "Sırf üstümüzde tişört var diye tutuklanamayız" diyorlar. Çünkü yarın mezun olup, iş başvurusu yaptıklarında, savcılık kağıtlarında "holigan" yazabilir. Grup CK, Vamos Bien ve Unifeb... Tribünlere sadece renk aşkıyla gelip, Fenerbahçe sevgilerini, gövde gösterisine dönüştürmek isteyen, pırıl pırıl, gencecik çocuklar.

BİRİLERİ 'EMRET' DEMEYE DEVAM!
Bunu biz biliyoruz ama tek bir yönetici, başta stattan sorumlu Ömer Temelli olmak üzere, emniyete gidip ikna edici olmuyor. Avukat tutarak bu çocukların hakları savunulmuyor. Kamera görüntüleriyle olaylara karışanlarla-karışmayanların ayrılmasına çalışılmıyor.

Kimin, neden tribün kovaladığını bilecek kadar bu kulüp içindeyiz. Emirleri dinleyenler ile gönüllerini dinleyenler arasındaki farkı iyi biliriz. Tribünleri terk eden aslında Fenerbahçelilik ruhudur. Bu genç çocuklar "başkaldırının-çağın gerektirdiği vizyonun" temsilcileriydiler. Bilerek ve bilmeyerek, elendiler. Yerlerine başsallayıcılar gelecek, tribün diye bir sorun kalmayacak. Çekirdek yiyenler, "emret" demeye devam edecek.

Gürcan Bilgiç / Sabah

Perşembe, Haziran 17, 2010

Bizden Bu Kadar!


BİZDEN BU KADAR!

Son dönemde Fenerbahçe tribün yapısının farklı yönlere kayması nedeniyle,11 yıldır Fenerbahçe adına emek harcayan grubumuz, istemeyerek de olsa bugün itibariyle tribün faaliyetlerini süresiz olarak sonlandırmış bulunmaktadır.

Kimsenin kimseye saygısının kalmadığı, her canı sıkılanın samimiyetimizi sorguladığı; verdiğimiz yoğun emeklerin değil , tuhaf yakıştırmaların öne çıkarıldığı; bütünlük yerine hızla bölünmenin benimsendiği tribün yapısı içerisinde mücadele etmek kısmen mümkün olsa da, Kayserispor maçında çıkan anlamsız olaylar yüzünden alınan altışar ay ve toplamda 24,038 TL lik ceza bizleri kabul edilemez bir noktaya taşımıştır.

Hayatını tribünden kazanmayan bizlerin, hayatlarımızın akışına doğrudan etki edebilecek bu tür adli durumlar, gelinen tribün yapısının açık bir sonucudur.Endüstriyel kültürün hakimiyetini net şekilde ortaya koyan bu durum, aynı zamanda Fenerbahçe tribünlerinin geleceği adına önemli bir işarettir.Yeniden yapılandırılan sporda şiddet yasası içerisinde yer alan idari cezaların yerini adli cezalara bırakması, her türlü oyuna açık olan bu ortamda bireylerin geleceği adına ciddi bir risk doğuracaktır.

Verdiğimiz yoğun emekleri hiçe sayarak her defasında bizleri ‘’yönetimin adamı’’ olarak lanse edenler, gelinen bu noktada vicdanlarıyla hesaplaşmak durumundadır.Fenerbahçe menfaatleri için olması gerektiği kadar işbirliği yapılan kulüp ilgili birimlerinin, maruz kaldığımız haksız cezaların önlenmesi yolunda etkin hiçbir role bürünmemesi, bizleri tuhaf suçlamalara maruz bırakanlara atılan ağır bir tokat niteliğindedir.

Suça teşvik eden değil, suça karşı olan bizlerin bugüne kadar Fenerbahçe adına verdiği yoğun emekler karşısında bu tür durumlara maruz kalması, kulübümüzün ‘’emeğe saygı’’ konusundaki bakış açısını ortaya dökmektedir.Endüstriyel kültürün bir politika haline geldiği kulüp yönetim anlayışının bu denli ağır sonuçlar doğurması, hayatını tribünden kazanmayan bizler için kabul edilebilir düzeyde değildir.Tribünlerin bu takıma fedakarca gönül verenlerden soyutlanması, Fenerbahçe tribünlerinin geleceği açısından yapılabilecek en büyük kötülüktür.

Nesilden nesile aktarılan Fenerbahçe tribünleri içinde hiç kimsenin vazgeçilmez olmadığı su götürmez bir gerçektir. Fenerbahçe tribünleri boşlukları doldurabilecek güce geçmişte olduğu gibi bugün de sahiptir.Kendi imkanlarıyla faaliyet gösteren ve ‘’grupcuk’’ olarak tanımlanan bizlerin yeri de muhakkak ki dolacaktır. Yarınlarda yeni nesiller karşısında vebal ödememek için, Fenerbahçe tribünleri içindeki ‘’benmerkezci’’ düşüncelerin, yapısını ‘’biz merkezci’’ olarak değiştirmesi zorunlu hale gelmiştir.

Sonuç itibari ile Fenerbahçelilk şiarıyla doğan, tribüncülük onuruyla var olan grubumuz, Fenerbahçe adına geride bir çok olumlu icraat bırakmanın vicdani rahatlığını yaşamaktadır. Bununla birlikte yapılan işlerin grubumuz adına değil, Fenerbahçe adına yapıldığını farketmeden çeşitli söylemlerle bizlerin kişiliği ve grubumuzun bu zamana kadarki duruşunun karalanmaya çalışılması geriye doğru baktığımızda bizlere karşı yapılmış bir ayıptır.Grup üyelerimiz bağlayıcı karar olmaksızın bundan sonra bireysel olarak hareket edebilecek, grubumuzun Fenerbahçe’ ye olan bağlılığı sportif sonuçlara bağlı olmaksızın ebediyen sürecektir.

Herkese her şey için teşekkür ederiz.

Saygılarımızla ;

Çarşamba, Nisan 07, 2010

Bilgi Sahibi Olmadan Fikir Sahibi Olmak

TRT 1 ' de her hafta yayınlanan ''Nasılsınız'' programının bu haftaki konukları belirli tribünlerin temsilcileriydi. Çeşitli konularda paylaşımların ve yorumların yapıldığı programın sonlarına doğru Eskişehir temsilcisi tarafından ortaya atılan bir laf, bizler için emek hırsızlığı dışında bir anlam taşımamaktadır.

Okul Açık tribününde 1907 Ünifeb, CK ve Vamos Bien ortaklığı ile yapılan koreografilerin ''profesyonel şirketlerce'' yapıldığını ifade edecek kadar bilgisizliğe sahip olanların ifade şekilleri, tamamen kendilerini ön plana çıkarma basitliği üzerinedir .

Teknolojinin nimetlerinin sayılarak bitirilemediği günümüz dünyasında, yapılan koreografileri internet ortamında araştırıp öğrenemeyecek kadar komplekse bürünen bu tür zihniyetlerin, maddi manevi verilen emekleri yok sayması sahip olunan düşünce ve ruh hallerini bire bir yansıtmaktan öteye gitmemiştir.

Hepsinden öte, Futbol Federasyonunun resmi yüzüymüş gibi 2016 Avrupa Şampiyonası'na ısmarlama koreografi yapan kurumsal zihniyetler, eylemleri ile söylemlerinin çeliştiği görüntüleri ile kendilerini komik duruma düşürmüşlerdir.

Bu anlamsız üstünlük çabası sonrası şunu belirtmekte fayda var. Yaptığımız işlerde hiç kimse bizim muhatabımız değildir. Herhangi biriyle yarışmak basitliğine girmemiz söz konusu olamaz. Muhatabımız da kıstasımız da sadece Fenerbahçe ve Fenerbahçelilik üzerinedir.

Ortada bir ''emek hırsızlığı'' olduğu için bu açıklama gerek görülmüştür. Aksi durumda bu tür basit oyunlara girmek bizlerin tarzı ve üslubu değildir. Son olarak söyleyeceğimiz tek şey ;

Hiç kimse gerçekleri görmek istemeyenler kadar kör değildir.

Grup CK

Başlıksız Yazı

 En son 2018'de Fenerbahçe'de bir şeylerin değişeceğine, eski düzenin yok olacağına inanarak bir yazı karalamışım. Ali Koç'tan n...