Diyalog Ötesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Diyalog Ötesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Pazar, Aralık 04, 2011

Bunun İçin Çabalar


+ Neyi isterdin mesela?
- Hmm... Mesela "Le trio joubran" nedir bilsin isterdim.
+ Neden ki?
- Diğerleri bilmiyordu.
+ Peki ya o da bilmiyorsa.
- Bilmiyor olabilir. Ama o öğrenmek ister, bunun için çabalar, eminim.


Perşembe, Ocak 06, 2011

Rıdvan Dilmen #7


Aziz Yıldırım: "Hatırlıyor musun Rıdvan, soyunma odasına girerken paçaları kıvırıyorduk."

Rıdvan Dilmen: "Fenerbahçe o zaman da büyüktü ama başkanım."

foto: facebook

Salı, Ağustos 18, 2009

İşkembeci

Ahmet Çakar: Şimdi diyelim ki; ben Çankırılı Muzaffer olsam, kalkıp İstanbul’a gelmiş olsam. İşkembecide çorba içerken Fenerbahçe’nin duayen ismi, şimdinin yorumcusu Ziya Şengül’ü görüp bu konuda yorumunu almak istesem...

Ziya Şengül: Neden işkembecide görüyorsun beni Ahmet Çakar?

Ahmet Çakar: Çok işkembeden atıyorsun da ondan...

Salı, Haziran 09, 2009

Çakar vs. Demirören

Yıldırım Demirören: "Bu arada Sayın Çakar'a teessüflerimi iletiyorum. Bir kulüp başkanına yalancı diyemezsiniz."
Ahmet Çakar: "Teessüf etmeyin sayın Demirören. Paf takımla maça çıkın siz."
Yıldırım Demirören: "Sen de küçük Ahmet Çakar'la maça çık!"

Pazar, Mayıs 24, 2009

Lale Mansur


LALE MANSUR: Parti kapatmaya karşı çıktığınızda AKP’li oluyorsunuz... Barış istiyoruz, kan akmasın dediğinizde bölücü oluyorsunuz...
REHA MUHTARPeki siz tam olarak ne istiyorsunuz?
LALE MANSURBenim arkadaşlarımın çoğu demokrat insanlar ama aynı anda yemeğe çağıramadığım arkadaşlarım var. Ben böyle bir Türkiye istemiyorum...


(CNNTURK - Çok Farklı)

Çarşamba, Kasım 26, 2008

Cem Yılmaz'lı "Not Defteri"


Cem Yılmaz, NtvSpor'da Fuat Akdağ ve Rıdvan Dilmen'in hazırladığı "Not Defteri" programına konuk oldu bu gece. Programı başından sonuna aldı götürdü adeta. Fuat Akdağ paso kahkaha attı, Rıdvan Dilmen ise birçok kez masaya kapandı gülmekten..

Program bir yerlerden bulunup tekrar izlenmelidir diyecektim ama videosunu atmışlar nete herhalde hemen.

Gerçi Cem Yılmaz'a karşı bu ülkede iki türlü yaklaşım vardır. Birincisi, aralarında benim de bulunduğum kişiler. Bunlar, gerçekten Cem Yılmaz'ı takdir eden, ve memleketteki en iyi komedyen olduğunu düşünenler. Fazla kurcalamadan, sadece adamın esprilerine gülmeyi tercih edenler yani.. Bir de ikinci grup insanlar var. Onlar da, Cem Yılmaz'ı ve esprilerini ucuz bulurlar, "Nesine gülüyorsunuz bu adamın?" şeklinde yaklaşırlar hadiseye. Genellikle bel altı şakalar yaptığını söylerler falan..Valla açıkçası ben gülmek için onlarca neden aramam. Espriyi tutmuşumdur o an, ve gülmüşümdür anında. Ve şakaları da bel altı, bel üstü diye değerlendirmem. Duruma göre bel altı şaka yapmak icab eder. Biri yapar, ve gülünür. O kadar kasmaya gerek yoktur.

Cem Yılmaz bir yandan NtvSpor'da canlı yayındayken, öte yandan canlı yayında Ntv'de spor haberlerini sunan Burcu Esmersoy'a takıldığı bölümler de hoştu doğrusu. Burcu Esmersoy'un utandığını gösteren hareketleri daha da hoştu elbette.

Ara sıra Rıdvan'la iyi paslaştılar.. Cem Yılmaz en sevdiği deplasmanın Kiev olduğunu belirtti. Deplasmana gidemeyenlerin takımlarını televizyon karşısında desteklemelerini ama aynı zevki vermeyeceğini söyledi.

Haftanın sözü bölümünde Erman Toroğlu'nun Trabzonspor-Sivasspor maçı için yaptığı "Maçı izlerken bir şey kaçırırım diye tuvalete gitmedim" yorumu üzerine, "gitmezsen de kaçırırsın" demesiyle Fuat Akdağ iptal oldu.. Koskoca Fuat Akdağ'ı ne hallere düşürdü Cem Yılmaz yahu. Gerçi Fuat Akdağ daha sonra yayında belirtti, kendisi sıkı bir Cem Yılmaz hayranıymış zaten.

Niye bu kadar uzun uzun anlattıysam artık. Merak eden videodan izler programı..
Programdan bir diyalog yazayım en iyisi.

Cem Yılmaz: "Hayalimde İngilizler'i 16-0 yenmek var".
Rıdvan Dilmen: "Ben 1-0'a da razıyım. Daha golümüz yok".
Cem Yılmaz: "Ben buna şaşıyorum ya. Bizim daha iyi olduğumuz anlar da oldu".
Rıdvan Dilmen: "Yok, daha olmadı".
Cem Yılmaz: "Sahada demiyorum be abi".
Rıdvan Dilmen: (koptu burada)
Cem Yılmaz: "Hayır, İngilizler bizim kadar asılmıyor ya... İngiltere'nin Türkiye kadar asıldığını görmedim hayatımda".

Cumartesi, Kasım 08, 2008

Mr. Pink

Daha önce Mr. Blonde demiştik. Şimdi de Mr.Pink diyelim. Steve Buscemi diyelim.. Filmin unutulmaz sahnelerinden biri. Mr.Pink (Bay Pembe) olmayı kabul etmeyen elemanımız, isyan etmektedir.. (Bu kadar uzun diyalogu Türkçe'ye çevirmeye üşendim. Bir yerlerde Türkçesi var mı diye aramak da bir o kadar üşendirici geldi).

***

MR. PINK :Yeah, Mr. Pink sounds like Mr. Pussy. Tell you what, let me be Mr. Purple. That sounds good to me, I'm Mr. Purple.

JOE :You're not Mr. Purple, somebody from another job's Mr. Purple. You're Mr. Pink.

MR. WHITE: Who cares what your name is? Who cares if you're Mr. Pink, Mr. Purple, Mr. Pussy, Mr. Piss...

MR. PINK : Oh that's really easy for you to say, you're Mr. White. You gotta cool-sounding name. So tell me, Mr. White, if you think "Mr. Pink" is no big deal, you wanna trade?

JOE : Nobody's trading with anybody! Look, this ain't a goddamn fuckin city counsel meeting! Listen up Mr. Pink. We got two ways here, my way or the highway. And you can go down either of 'em. So what's it gonna be, Mr. Pink?

MR. PINK : Jesus Christ, Joe. Fuckin forget it. This is beneath me. I'm Mr. Pink, let's move on.

***

dip not: Reservoir Dogs hakkında yazacağım demiştim. Yazmaya da başladım ama yazı uzadıkça uzuyor. Uzun yazıların fazla okunmadığını biliyorum. Bu sebeple ya yazıyı 2 ya da 3 parçaya bölüp yayımlayacağım ya da kısaltmaya gideceğiz artık. Nasipse bütün işlem bittiğinde yayımlarız buradan. Filmi izleyenlerin bilmediğine inandığım ayrıntılardan bahsetmeyi düşünüyorum.

Çarşamba, Kasım 05, 2008

Back To The Future Part I

- Are those my clocks I hear?
- Yeah, it's eight o'clock
- Great my experiment worked, they're allexactly 25 minutes slow.
- Doc, are you telling me it's 8.25?
- Precisely
- Damn. I'm late for school!

Salı, Ekim 21, 2008

Serendipity

Jonathan: This is the ultimate blend to drink. How'd you find this place?
Sara: I first came in because of the name: Serendipity. It's one of my favorite words.
Jonathan: It is? Why?
Sara: It's such a nice sounding word for what it means: a fortunate accident.

***

2001 yapımı bir filmdir. O zamanki kız arkadaşımla bu filmi çok tutmuştuk. Bugün bana ondan kalan tek anıdır belki de..Güzel filmdir, severim, seversin, sevmelisin..

Acaba şu hayatta Kate Beckinsale ile tanışma, kaynaşma ihtimalim sıfırın üstünde bir değer olabilir mi?

Çarşamba, Ekim 15, 2008

Futbol Programlarından Coşarak Gel

Ahmet Çakar: "Sezon başında dedim. Galatasaray'ın takkesi düşecek, sarışın mı, kıvırcık kı, dalgalı mı göreceğiz.."
Gürcan Bilgiç: "Şu andaki durum nedir sizce?"
Ahmet Çakar: "Keell.."

***

Tanju Çolak: "Ertuğrul ayrıldıktan sonra Avrupa'dan çok transfer teklifi var; Suriye'den, Azerbaycan'dan.."
Orhan Ertanhan: "Avrupa ülkesi değiller ama olsun.."

Cumartesi, Eylül 20, 2008

Şen Kardeşler Kıraathanesi Tadında

Çiğdem Anad:"Yılmaz Erdoğan mı? Cem Özer mi?"
Nurgül yeşilçay:"Nasıl bir soru bu ya?" :)
Çiğdem Anad:"Yani hangisi seni daha çok güldürüyor."
Nurgül Yeşilçay:"Tabii ki Cem Özer"
Pınar Kür:"Ama bu çok şey bir soru. Kızı sıkıştırır gibi yani"
Çiğdem Anad:"Yok öyle değil. Hangisine daha çok gülüyosun.Tercih, seçim gibi"
Pınar Kür:"Yani hala iyi bir soru değil. Hep komikleri tercih ediyosun gibi"
Müjde Ar:"Hep komiklere veriyosun der gibi aslında"

Kelimesi kelimesine hatırlamıyor olabilirm bazı sözleri ama Müjde Ar aynen bunu söyledi, o esnada Nurgül Yeşilçay gülerken masaya kapandı. Müjde Ar'ın ne kadar rahat biri olduğunu şuradan, ve şuradan biliyoruz zaten. Bizi esas ilgilendiren ve güldüren ise programın formatı.Biraz daha zorlasalar, 4 erkeğin biraraya gelip her halükarda yapacağı bel altı muhabbetler seviyesine getirecekler programı.

Çarşamba, Eylül 10, 2008

Maçın Hatası

ERDOĞAN ARIKAN: Evet artık “Maçın Hatası” diye yeni bir bölümümüz var...
ÖMER ÜRÜNDÜL: Nasıl yani, istediğimiz herhangi bir şeyi seçebilir miyiz?...
ERDOĞAN ARIKAN: Elbette Ömer Abi... Hatta bu maçın en büyük hatası sen bile olabilirsin..

Salı, Eylül 09, 2008

Pazarlık

- Usta, patates ne kadar?
- 600..
- 500 yap, öğrenci hesabı olsun.
- Tamam.Kimliklerinizi göreyim..

(yaşanmıştır)

Pazartesi, Eylül 08, 2008

Eylül de Gel, Ne de Olsa Mübarek Ay

Bir sohbet ortamı düşünün, kızlar var erkekler var. Laf bir ara dönüp dolaşıp lise yıllarına, o dönemlerde katıldığımız bilgi yarışmalarına geliyor..Hatun kişilerden biri merak edip soruyor, ne tarz sorular vardı diye.Sırf espri amaçlı şu aşağıdaki soruyu soruyorum ve karşımdaki güzel ama bir o kadar saf hatun kişiden gelen cevap;

-İçinde bulunduğumuz mübarek ayın adı nedir?
- Eylül

Perşembe, Ağustos 21, 2008

Şipşak Sağlık Raporu

- Herhangi bir kusurun var mı?
- Yok
- Görme bozukluğu var mı?
- Yok
- Tamam çıkabilirsin..
- Eyvallah

***

Bu ne lan? 5 saniye bile sürmedi.. Bu mudur yani ehliyet alabilmem için gerekli olan sağlık raporunun verilme aşaması. Tamam. Çok kısa sürede işimizi halletik, iyi güzel ama..garip geldi be!

Alain Delon Adnan

HAYRİ HİÇLER: Adnan bakma öyle suratıma porsuk porsuk...
ADNAN AYBABA: Ne porsuğu abi?... Sen porsuk görsen kaçarsın... Ben Alain Delon gibi adamım...
(...FOX-Tribün Ateşi)

Bu Da Bana Kapak Olsun vol.2

Usain Bolt:" Bak birader.. 200 metrede yaptığım 19.30'luk derecemle dünya rekoru kırdım. Jamaika'lıyım ben.. Ahanda bak burada yazıyor...İyi bak tamam mı? Meslektaşlarıma da saygım sonsuzdur..Anladın mı?

el burrito: "Anladım abi..tamam abi..evet abi..sepet abi.."

Cuma, Ağustos 15, 2008

Türksün Di Mi?

Akıllı Tv diye bir kanal var. You Tube tv. diyorum ben ona. Hoş bir kanal gerçekten, vakit öldüresi bir özelliği var. Dün bir video izledim, daha önce ne gördüm ne de konuşulduğunu duydum. Mevzu şöyle, Milli Takım kampında antreman bitmiş oyuncular sahayı terk ediyor, onlar otobüse doğru giderken, yolun kenarındaki gurbetçiler sevgi gösterilerinde bulunuyorlar. Tam o esnada gurbetçilerde biri Emre Belözoğlu'na laf atıyor ve devamı aşağıda.

Gurbetçi Vatandaş: Emre, yazıklar olsun sana. Fener'e gittin.
Emre Belözoğlu: Ne diyosun sen ya?
Sabri Sarıoğlu : Beyler ayıp oluyor.
Emre Belözoğlu: (laf atan kişinin üstüne yürüyerek) Bak senin yaptığın çok ayıp. Burayı Milli Takımı desteklemeye gelmişsin. Sonra ne yapıyorsun? Biz ekmek parası kazanıyoruz bu işten. Ayıp ama sizin yaptığınız..

Eleman daha sonra Emre'nin üzerine yürümesinden tırstığından belki de, özür diliyor ve Emre'yi yanaklarından öpüyor, olayı tatlıya bağlıyorlar. Buraya kadar bile her şey garip ve komikken, olay burada bitmiyor. Vatandaş daha sonra Emre'yle birlikte fotoğraf çekiliyor. Neyse, uzatmayayım. Emre yanlarından uzaklaşırken, oradaki bir başka gurbetçi ise şöyle diyor;

- "İyi oldu laf attığın. Yanımıza geldi."

Çarşamba, Mayıs 14, 2008

Sinanenginoloji #2

Maraton.com.tr: "Mehmet Topuz için teklif edilen bir 12 milyon euro var. bu konuda ne diyorsunuz?"
Sinan Engin: "Bizim başkanın sağı solu belli olmaz.Gece canı sıkılır, sabah alır.."
Maraton.com.tr: "Fiyat normal mi size göre?"
Sinan Engin: "Rakam biraz yüksek ama dediğim gibi başkanın sağı solu belli olmaz.."

***

Altına yorum yapacaktım, vazgeçtim.. Ekşi Sözlük'ten starfreedom çok güzel yazmış, onu alıntılamalı buraya..

"başkanın sağı solu belli olmaz" ne demek ya? oyun mu oynuyoruz burada?fm mi bu? demirören'in her canı sıkıldığında bir oyuncu mu alacağız biz? ne lan bu? çay bahçesi mi yönetiyorsunuz? gece moraliniz bozulunca, yeni semaver mi alıyorsunuz? deliriyorum mütemadiyen."


Eski bir yazı:
Sinan Engin : Her takıma lazım(!)

Cumartesi, Mayıs 03, 2008

Karadeniz Neden Kara?

Türkiye'ye davet edilmiş bir adet Filipinli felsefe profesörü, iki arkadaş ve bendeniz kahvaltı yapıyoruz. Eleman Türkçe bilmediği için sohbet İngilizce gerçekleşiyor tabii, gerisi aşağıda..

Filipinli: Sen nereliydin?
Ortega: Manisalıyım..Türkiye'nin batısında.
Filipinli: Aaa..evet. Yunanistan'a yakınsınız yani. Peki bu arkadaş nereli?
Uşaklı: Ben Uşaklıyım..
Filipinli: Uşak..Uşak makamı var di mi?
Ortega: (ohaa adama bak lan.nerden biliyor bunu?) Evet..var..eheheh
Filipinli: Peki sen nerelisin?
Trabzonlu: Ben Trabzonluyum.. Türkiye'nin kuzeyi.
Filipinli: Karadeniz yani.. Bu arada neden Karadeniz diyorlar ona? Rengi mi kara?
Ortega: (Türkçe burda devreye giriyor) Neden Karadeniz lan hakkaten?
Trabzonlu: Ne neden Karadeniz? ee Karadeniz işte daaa..
Ortega: Nasıl bilmiyorsun ya? Yuh
Trabzonlu: Sanki sen biliyosun daa..
Ortega: Neyse ya..tamam tamam sus (tekrardan İngilizceye döneriz tabii burada) İkimiz de bilmiyoruz neden olduğunu ama sanırım orada yüzmek diğerlerine göre daha zor. Dalgalar falan daha dehşet.
Filipinli: Yani deniz mavi hala di mi, kara değil :)
Ortega: Koyu mavi diye öyle diyorlardır belki..(bilmemek..feci sallamak)

Böyle biraz daha konuştuk bu mevzu üzerine. Bu kadar rezil olduğum sahne çok azdır hayatımda. Karadenize neden kara dendiğini bilmeyen 3 Türk biraraya gelmiş, Filipinli bir profesöre bunu anlatmaya çalışıyor. Adam zeki tabii, anladı bizim sallamaya başladığımızı, konuyu değiştirdi. Bölümüm icabı İngilizlerin tarihine, kültürüne, edebiyatına harcadığım vaktin bir kısmını, kendi memleketimin denizine neden kara dendiğini öğrenmek için ayırmadığıma pişman oldum. Tam anlamıyla rezalet bir deneyimdi benim için.

Bu arada karşımızdaki araştırmacı ve sürekli yeni bilgiler edinmek isteyen biri olunca, Osmanlı, günümüz Türkiye'si ve Avrupa Birliği eksenli hoş bir muhabbet gerçekleşti. Seviyorum böyle çay ile eşlik edilen entel-dantel sohbetleri..bi de entel hatunları da seviyorum laf aramızda.

Başlıksız Yazı

 En son 2018'de Fenerbahçe'de bir şeylerin değişeceğine, eski düzenin yok olacağına inanarak bir yazı karalamışım. Ali Koç'tan n...