Fenerbahçe 2 Mtk 0 1999 yılında Fenerbahçe ile MTK Uefa Kupası mücadelesinde karşı karşıya gelmişler ve turu geçen taraf Macar ekibi olmuştu. Bugün kadro yapısı, kulüp yönetimi, ekonomik koşullar, tesisler ve stadyumuyla 9 yıl öncesine nazaran çok daha iyi durumda olan Fenerbahçe, kendisine kıyasla zayıf olan rakibine karşı yine boyun eğer mi sorusu gündemdeydi maç öncesinde.
Takımın başında son Avrupa Şampiyonu ekibin hocası var bu kez. Forvetinde ise La Liga'nın son gol kralı ve İspanya Milli Takımının 3. forveti olan Güiza var. Aslına bakarsanız Fenerbahçe kadrosun gol krallarını barındıran bir kadro. Türkiye Ligi gol kralları
Alex ve
Semih, Hollanda Ligi gol kralı
Kezman, La Liga gol kralı
Güiza ve kimsenin farkında olmadığı 19 aş altı Milli Takım Avrupa Şampiyonası Elit Turnuvası gol kralı
İlhan Parlak. Sanırım bu 5 isim, Fenerbahçe'nin kadro yapısının 9 yıl öncesine nazaran ne denli değiştiğinin göstergesidir.
İspanyol hoca yönetimindeki Fenerbahçe'nin hazırlık kampında yaptığı maçlarda yeni bir sistemle sezona hazırlandığı biliniyordu. Daha çok pas yapan ve atağa daha hızlı kalkan bir takım modeli oluşturmaya çalışıyor Aragones. Elbette bu değişimin gerçekleşme süreci öyle öyle kolay kolay olmayacaktır. Dün geceki maçta bunu gördük zaten. Yine de Fenerbahçe geleceğe dönük olumlu sinyaller verdi. Bu kesin. Alex'in bugüne kadarki görüntüsünün aksine koşan, rakibine baskı yapan görüntüsü gecenin güzelliklerindedi. Lakin tek önlibero oynayan Selçuk'a yardım için sık sık geriye gelen Alex, bu yüzden orta alana daha yakın oynuyor ve bu da hızlı hücumu hedefleyen Fenerbahçe'yi zaman zaman yavaşlatıyor. Alex'in oyunu okuyup, en iyi alternatifi arayarak oyunu başlatma hüneri, Aragones'in istediği hızla birleşebilirse Fenerbahçe'nin hücum varyasyonları ciddi manada öldürücü olabilir. Bu sistemde Semih'in forvet arkasında Alex'e yardımcı oyuncu kurucu modeliyle oynadığını söyleyebiliriz. Aragones'in Semih'in oyun zekasını, ayağında topu tutabilme yeteneği bu bağlamda kullanmak istiyor. Tabii böyle olunca, Semih gol yollarından uzakta kalabiliyor. Dün akşam Semih'in ceza sahası içerisinde fazla olmamasının sebebi buydu. Girdiği tek pozisyonda kendi çabasıyla, rakibini geçerek sol çaprazdan sol ayağıyla yaptığı vuruş vardı. Maçı izleyenler sadece bu pozisyondan yola çıkıp, Semih'in ilk onbir oynadığı için etkisiz kaldığı görüşünü dile getirirlerse, yanılırlar. Zira dediğim gibi, Semih oynadığı pozisyon icabı gol yollarında etkisiz gibi göründü.
Maçla ilgili yorumları yaparken, rakibin MTK olduğunu hatırlayıp ona göre konuşmak da fayda var. Fenerbahçe'yi daha üst düzey takımlara karşı oynadığı maçlarda izlemek lazım. Dün geceki maçın tek göstergesi şu olabilir; Fenerbahçe sahasında oynayacağı derbileri ve Şampiyonlar Ligi maçlarını saymazsak, ekseriyetle MTK gibi kapanan Anadolu takımlarına karşı oynayacak. Zaman zaman rakibinin arkasına atılan toplarla ciddi pozisyonlar buldu Fenerbahçe. İlk yarıda soldan Uğur Boral, ikinci yarıda sağ taraftan Colin Kazım etkili bindirmeler yaptı. Bilhassa Kazım çok istekliydi. İstediği zaman rakibini çok kolay eksiltebilen bir oyuncu. Oynadıkça kendine olan güveni artıyor. Tek sorunu takım hızlı bir şekilde atağa çıkabilecekken, topla gereğinden fazla oynayarak vakit kaybettirmesi. Sanırım İspanyol hoca, Kazım'a bu hususta bir şeyler söyleyecektir.
Dün geceki maçta esas merak edilen konulardan biri de Emre Belözoğlu'ydu. Öncelikle şunu belirtmek gerek ki, Emre'nin tekniğine kimse bir şey diyemez. Daha çok sorun olan, Emre'nin Galatasaraylı kimliğiydi ve bu yüzden taraftarın bir kısmı bu transfere karşı çıkıyordu. Emre'nin imza töreninde Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ilk defa bir transfer için taraftarına emreder bir biçimde "
Emre'ye sahip çıkın" dedi. Emir büyük yerden olunca, taraftardan toplu protesto beklentisi de haliyle gerçekleşmedi.Taktik detaya dönecek olursak, Emre'nin Alex'le iyi bir uyum yakalayacağı kesin. Zorluk seviyesi yüksek olan maçlarda, Fenerbahçe'nin tek forvetle sahaya çıkacağını, Emre'nin de Selçuk'la birlikte önlibero mevkiinde oynayacağını düşünüyorum.
Bol bol gol pozisyonuna giren Fenerbahçe'nin rakibini uzaktan attığı 2 golle yenmesi gecenin garipliklerindendi. Roberto Carlos geldiğinden beri kendisinden beklenen gollerden birini attı. Şimdi sıra geldi frikikten bir gol atmaya.Taraftarın beklentisi bu yönde çünkü.
Fenerbahçe orada da fazla zorlanmadan bu turu geçecektir. Kadro yapısı ve imkanlarıyla da bunu yapması gerekiyor zaten. Gecenin en iyi adamı kimdi sorusuna cevabım, Colin Kazım'dır. Topu ayağına her aldğında tribünleri heyecanlandırdı. Göze hoş gelen hareketleri de cabası.
Tribünler için yorumum, takımın değişiminin zamana ihtiyaca olduğu gibi, onların da var diyorum. Zaman zaman saman alevi misali parlamalar oldu ama daha iyi olması gerekir tabii ki.
Fenerbahçe, Aragones yönetiminde göz hoş gelen bir futbol oynamayı amaçlıyor ve bunun için biraz daha zamana ihtiyacı var. Taraftara ve medyaya da bu durumda biraz sabretmek düşüyor.
Çünkü değişim zaman alır.