Salı, Temmuz 31, 2007

Asya Kupası Irak'ın..peki ya Irak kimin?

Asya Kupasını finalde Suudi Arabistan'ı 1-0 yenen Irak kazandı.. Amerika ve İngiltere tarafından -hala- işgal altında olan, aynı zamanda etnik çatışmaların yaşandığı bir ülke halkı için bu olay her şeye rağmen mutluluk verici. Yine de savaş gerçeğini böylesine mutlu bir günde olsalar bile unutamıyor Irak'lı futbolcular.

Kupayı getiren golü atan Younis Mahmoud " Kupayı kazanmak müthiş bir duygu ama bu kupayı halkımızla birlikte kutlamayı daha çok isterdim, ama ne yazık ki Irak'a dönmekten korkuyoruz. Çünkü bizi orda kimin öldüreceğini bilmiyoruz" demiş...

Cumartesi, Temmuz 28, 2007

Fotomaç'tan ne eksiğim var?



R.Carlos'un Türkiye'ye gelişiyle gazı alan Türk spor basını, dünyada ne kadar yıldız varsa İstanbul'a getirmekte kararlı. Onlar sabah akşam hayali transfer haberleri üretir de, ben boş durur muyum? Biraz da ben sallamak istiyorum izninizle..Meydan boş nasıl olsa..İşte aldığım bazı duyumlar..

- Galatasaray Juninho'nun işini bitirmiş. Kendisine önerilen parayı reddeden Juninho'yu bacağından vuran yöneticiler, rotayı Ronaldinho'ya çevirmiş...

-Henry Beşiktaş için Tigana'dan okey almış, fakat çocuklarının okulunu problem etmiş. Sinan Engin devreye girip "hiç düşünme bizde nöturdamdesyon diye bir lise var, gel mutlaka" demiş...

- Drogba'nın babası MSN'de karşılaştığı Madida'ya Beşiktaş'ı sormuş. Madida da "mutlaka gitsin, hele bir de 15. dakikada gol atarsa hepten kral olur" demiş...

-Lampard için Gordon Milne devreye girmiş, fakat kısa devre olmuş. Wilson araya girmese hepsi yanıyormuş...

-Messi "İstanbul'da oynamak beni heyecanlandırıyor; ama henüz erken, birkaç sene daha İspanya'da kalıp tecrübe edinmek istiyorum" demiş...

-Ze Roberto, Ricardinho'ya Türkiye'yi sormuş. Aldığı yanıtlar karşısında İstanbul'a gelmek için can atmış; ama kaynanası için istedikleri gibi bakımevi yokmuş...

- Rıza'dan dönüş sinyalleri: Beşiktaş Rıza'ya yeniden teklif götürdü, ama hocalık için değil futbolculuğa dönmesi için ....

- Zinedine Zidane'dan şok açıklama: Başkan Demirören çok ısrar etti. Futbola dönüyorum. Rıza ile orta sahada çok iyi bir ikili olacağımıza inanıyorum...

- BJK yöneticisi Celal Kolot, Marcello Lippi'ye "seni takımın başında görmek isteriz" demiş. Lippi de "seni bir daha görmeyeyim buralarda" demiş...

-Fenerbahçe Shevchenko'yla her konuda anlaşmış... Tek pürüz 100 milyon Euroluk bonservisiymiş...

-Adriano, Ricardinho'ya Finlandiya'yı sormuş. O da "manyak mısın oğlum" demiş...

- Insua 10795202531202897131050'nci kez Galatasaray'da...

- Riquelme 3510384303540310804'üncü kez Beşiktaş'la anlaştı.

- Robert Pires 0357628403876046387604'üncü kez İstanbul uçağına bindi..

-Ricardinho'yu Türkiye'yi sormak için arayan Ronaldinho karşısına Türkçe konuşan telesekreter çıkınca ne yapacağını şaşırmış...

- İşte bomba haber: Eto'o menajerlerine Galatasaray'da oynamak istediğini söylemiş, ama Kalli ve yöneticiler Eto'o'nun GS'de oynayacak kapasitede olmadığını söyleyerek teklifi reddetmiş...

-Milan, transferin gözdesi Galatasaraylı Sabri'ye kancayı takmış...

-Serie A'ya yeniden yükselen Juve, Hakan Şükür'le söz kesmiş...

- Kaka Ricardinho'yu aramış ve ne soracağını unuttuğu için eşe dosta selam yollayıp telefonu kapatmış...

- Pires (3 senedir hala uçakta) yarın Galatasaray'la sözleşme imzalayacak...

-Luis Fabiano da Ricardinho'ya Türkiye'yi sorunca, Ricardinho "ne lan hepiniz bana soruyosunuz" demiş...

Çarşamba, Temmuz 25, 2007

Sevgililerin buluşması: "Kalli & Papen Mustafa"


92/93 sezonunda yine Galatasaray'ın başındaydı Kalli. O zamanlar Papen Mustafa derdi, başka bir şey demezdi arkadaş. O derece severdi Mustafa Kocabey'i. Feldkamp gittikten sonra, Papen Mustafa'yı sallayan olmadı. 2.ligde futbol yaşantısına devam etti.

Şimdi tekrar Gs'nin teknik patronu olan Kalli "Bana derhal Papen Mustafa'yı getirin" der diye bekledik ama öyle bir talep gelmedi henüz Kalli'den.

Gs'nin pilot takımı olan Beylerbeyi'nde oynuyor artık Papen Mustafa. Dünkü antremanda kendisine bu hayatta en çok ilgi gösteren nadir kişilerden olan Feldkamp'ı ziyarete gelmiş Mustafa Kocabey. Fotoğraf yeter aslında, bu kadar laf ettik..israf-ı kelam oldu sanki..

Hit&Run?

Rodos

Ölümsüzler bir bir dağılıyor


2003-2004 sezonu namağlup kapamıştı Arsenal. Bu yüzden ölümsüzler denmişti onlara. O kadrodaki birçok isim takımdan ayrıldı. En son giden Ljungberg oldu, West Ham ile anlaştı. Henry de takımdan gidince, "benim ne işim var lan artık bu takımda" diyerek ayrıldığı rivayet ediliyor.


"Ölümsüzler" kadrosundan Thierry Henry, Patrick Vieira, Robert Pires, Dennis Bergkamp, Ashley Cole, Sol Campbell, Lauren ayrılmıştı, şimdi bu listeye Ljungberg'i de ekleyebiliriz.

Yine de Arsenal boş durmuyor, hayli iddialılar. Belki de yeni bir "ölümsüzler" kadrosu çıkarırlar. Cesc Fabregas, Denilson ve Fran Merida dikkatle takip edilesi topçular..

Uğur Yıldırım Antep'e doğru...


Elemanın adını Ersun Yanal milli takımın başındayken duymuştuk. Frikik ustası dediler, o sıralarda Yanal'a gider yapmış, Hollanda milli takımını tercih etmişti. Van Basten peşinde koşuyordu hatta, öyle demişti. Kaçan balık büyük olacak galiba diye düşündük ama yine de Türk milli takımını elinin tersiyle iten adamla işimiz olmaz demiştik..

Şimdi bakınız nereden nereye.. Gaziantepspor kulübü başkanı her konuda anlaştık, hayırlı olsun demiş. Göreceğiz bakalım Uğur Yıldırım kimmiş, neymiş? Türksel -fevkalade- süper ligimiz için hayırlı olur umarım.

Cumartesi, Temmuz 21, 2007

"There is no plan B"


Alex Ferguson, Carlos Tevez'in transferi gerçekleşmezse, B planlarının olmadığını açıklamış(Eurosport'a konuşmuş). Hem Tevez hem de United cephesi bu transferi istiyor ama bazı pürüzler var. West Ham yetkilileri ise oyuncuyu elden bırakmamakta kararlı. Gitmek isteyeni elden çıkarmak her zaman en mantıklı iştir. Adamı zorla takımda tutmanın mantıksızca olacağını öngöremiyor sanırım West Ham cephesi. Çoğu zaman transfer savaşlarını daha büyük olan takımlar kazanmıştır. Burada Manchester United ve Ferguson daha avantajlı tabii ki, çünkü oyuncu daha büyük takım olan şeytanların formasını giymek istiyor..Rooney ile birlikte deli fişek bir forvet hattı oluşturur bunlar. Seyretmesi de heyecanlı olur bizim için. Bakalım ne zaman çözülecek bu hadise?



*Boca Juniors sevgisi
Delirtti bizleri...
( Maradona ve Tevez)

Totti "Benden bu kadar!"


Francesco Totti mili takımı bıraktığını açıkladı. Herhalde son kupada şampiyonluk gelince, bundan öte köy yok benim için diye düşündü. Gök mavili formayı 58 kez giyen ve bu maçlarda toplam 9 gol atana Totti, zaten Almanya'daki şampiyonluğun ardından milli takım kariyerine, kısa bir süreliğine ara verdiğini açıklamıştı. Şimdi ise tatamen bıraktığını açıklamış ve eklemiş "Bundan sonra benim için varsa yoksa Roma".

30 yaşında bir oyuncunun milli takım macerasından vazgeçmesini garipseyenler olabilir. Onlara da cevabı yine Totti'nin ağzından verelim "Bu teknik değil, tamamen fiziksel bir karar. Sağlığım her şeyden önce gelir ve maalesef ben bu kararı almak zorundayım".



Fowler Cardiff'de


Ve efsane yine gidiyor... Bu sefer Championship takımlarından Cardiff'e..
Liverpool taraftarı onun dönüşünü "God is Back" pankartlarıyla kutlamıştı ama uzun sürmedi mutlu günler. Mecburen yine gidiyor takımdan. Benitez bu dönem forvet cennetinde yüzecek zaten. Pek şansı yoktu açıkçası.

Benitez'in hocalığını bir türlü beğenemedim, Premier Ligde şampiyonluğa oynamadıkça da beğenmeyeceğimi belirtmiştim. Bu kez Benitez biraz daha şanslı elbette. İşin içerisine sermaye girdi ve Liverpool ciddi transferler için para döktü. Bakalım çocukluğumuzun takımı bu sefer kendi liglerinde ne yapacak?

Fowler'a dönecek olursak. Önümüzdeki hafta 2 yıllık resmi imzayı atacakmış. Bir ara Sidney FC ile anlaşacağına dair haberler çıkmıştı, hatta Avustralya'ya anlaşma için gittiğini okumuştum ama sonradan anlaşamayarak geri döndü. Umarım şans onun yanında olur ve futbolunun son demlerinde efsaneliğini yakışır performansı ortaya koyar..




*meşhur gol sevinci..

Cuma, Temmuz 20, 2007

Özgürlüğe "çocuk edasıyla" kanat açmak!

Capello yorumcu oluyor..

Amerika'ya göz kırptı diye yorumlamıştık son haberleri ama Fabio Capello, ABD ve Rusya'dan (CSKA Moskova) gelen teklifleri reddetmiş ve ülkesindeki RAI televizyonunda yorumculuk yapacağını açıklamış..



Ah ulan! Zico gitse, Capello bize gelse..hayat bayram olsa..

Perşembe, Temmuz 19, 2007

Yalnızlık senfonisi..

Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader
Aldırma böyle gelmiş bu dünya böyle gider...

Isaac mektup yazarak kaçtı!


Gençlerbirliğinin umut vaadeden genç yeteneği Isaac Promise (gerçi kimisi bu eleman için yaşı küçültülmüş yorumu yapıyor) "benden bu kadar arkadaş" diyerek, takımın kampını terk etmiş. Antrenörü Fuat Çapa'ya da durumu mektup yazarak belirtmiş. Hani olur ya hep filmlerde "Sen bu mektubu okurken ben çok uzaklarda olacağım" hesabı. Çok uzaklarda sayılmaz ama henüz. Ankara'ya doğru gitmiş çünkü.

Bir ara Chelsea ve Manchester City'nin Isaac'i takip ettiğine dair haberler okumuştum. Yetenekli bir eleman ama çok gol kaçırıyor. Oralara biraz zor gider bu futboluyla. Zaten mektubunda da Fransa liginden bir takımla anlaştığını belirtmiş. Haliyle kadro dışı bırakılan Isaac Promise için kulübün başkanı Cavcav'ın biçtiği fiyat ise 5 milyon avro..

Cavcav kurt adamdır..İşini biliyor tüccar efendi.

Kaçan Paris kovalanır


Magazin manyağı Ortega bildiriyor..

Paris Hilton geçtiğimiz günlerde paparazzileri atlatmak için güneş gözlüğü ve örtü kombinasyonunu denemiş. Bu haliyle onu tanımak nerdeyse imkansız. Çok zeki bir sarışın, hak vermek gerek ama..Nasıl da düşünmüş? Gelin beni yakalayın demiş adeta. Ailecek hastasıyız moduna gireceğim yakında. Bir gün onunla ilgili herhangi bir haber okumazsam fıttıracak oluyorum. Bu arada örtünmesini becerebilse, yakışacak gibi bu yeni imajı sanki =)

Bi de bu hatun kişi, Beckham çiftini Amerika'ya gelir gelmez özel davetine çağırmış. Magazin basını kaçırmaz artık bu olayı. Başlıklar şimdiden hazır: Yeni kankalar Victoria Beckham ve Paris Hilton...

Çarşamba, Temmuz 18, 2007

Abdüllatif Şener'e dikkat

Bu isme dikkat diyorum. Arka planda kalmasının esas sebebi seçimden sonra yavaş yavaş ortaya çıkacaktır. Başbakan'dan farklı demeçler vermesi, daha demokratik bir insanım mesajları ya da "şarabın tadı dışında her şeyi bilirim" sözü... Hayatta hiçbir söz haybeye söylenmez, özellikle siyasette..Unutmadan "her mülkiyeli biraz komünisttir" de demişti eski bir mülkiyeli olaraktan.


Hiç belli olmaz. Belki seçimden sonra dışarıdan reis-i cumhur adayı göstermek zorunda kalır Akp, ve Şener ismini ortaya atabilir. Bir de komplo teorisi var elbette. Erbakan hocayı arkadan vurmuştu Tayyip Erdoğan. Yenilikçiler olarak partiden ayrılmışlardı, şimdi benzer bi olay Akp içerisinde yaşanabilir deniyor. Abdüllatif Şener arkasından kitleleri sürükleyebilir mi? Orası muamma ama yine de bekleyelim görelim...

Seçim manevraları völüm bilmem kaç..



Önce Başbakan'a verelim sözü;
"Ben başörtüsü namus borcumuzudur demedim".

Bak bak.. Sana o kadar oyu kim neden verdi öyleyse? Tabanını bu kadar rahat es geçen kaç parti başkanı var acaba? Bi de ilginç olan başka bir şey daha var. Akp iktidara gelmeden önce sabah akşam başörtüsü mitingleri olurdu. Daha sonra bu abiler başa geldi, mitingler bıçak gibi kesildi. Şimdi sorarım size ey cemaat-i müslimin...Kim samimiyetsiz? Akp iktidarı mı? O günlerde mitinglere katılanlar mı? Derin devlet mi? Sen mi, ben mi?...

Geçelim Baykal'a... Doğduğu günden beri muhalifdir kendisi malum. Şunları söylemiş zamanında.

“Bu işi bitirmemiz lazım ve bir daha Türkiye’de halkın iradesinin, desteğinin dışında, çok partili, hukukun üstünlüğüne dayalı Anayasal demokratik rejimin dışında bir iktidarın ortaya çıkmasına hiçbir zaman izin vermemek zorundayız. .” “10 yıllık periyot bekleyişleri artık bitmelidir, sözü bile hoş değildir, o defter kapanmış olmalıdır; olamaz, olmamalıdır, o iş bitmelidir. Önümüzde bir daha hiç kimsenin gücünü elindeki silahtan, üzerindeki üniformanın, apoletindeki yıldız sayısından almayan, dağdaki çobanından üniversite profesörüne kadar herkesten eşit hukuk içinde destek alanların çoğunluğuna bağlı bir iktidarın Türkiye’de artık kaçınılmaz olmasıdır.”

Çok ilginç. Yahu bugünkü Baykal'la aralarında ne kadar çok fark var. Bunları 1990'da söylüyor kendisi, aradan 17 yıl geçmiş. Geçenlerde olan e-muhtıra sonrası demeçleri geliyor bir de aklıma. Nereden nereye...

Bi de bunlar yetmezmiş gibi eski büyükelçi olan, kendini bilmezin biri "Kuran değişmeli" dedi. Bu kişi aynı zamanda Radikal gazetesinde köşesi olan bir isim, Gündüz Aktan. Bu kişi seçimde aday, hem de Mhp'den. Parti tabanı tepkisini derhal göstermelidir..Göstermezse, yazıktır günahtır...



* Bu da Gündüz Aktan işte..


***

Tüm bunların ötesinde bir de "gemi değil, gemicik" tartışması çıktı. Mitinglerde adamlar sanki danışıklı dövüş yapıyor. Bir tanesi bile icraatlerinden bahsetmedi. Acaba diyorum, başımızdakiler bizlere müstehak mı?

Salı, Temmuz 17, 2007

Capello'dan "artiz" olur mu?


Beckham, Amerika'ya gideceğini ilk duyurduğu andan beri, nerdeyse herkes bu transferin futboldan ziyade para ve reklam için yapıldığını iddia ediyor. Haklılar da...

Neyse, Beckham'ın oradan ne kadar para kaldıracağı, hangi filmlerde boy göstereceğini konuşmanın şimdilik zamanı değil. Esas mevzumuz Capello. Real'den adeta kovulmuştu Fabio abimiz. Bizim yönetim nasıl olur da Zico'ya kapıyı göstermez bu olaydan sonra anlamam. Yemişim istikrarını. Adam gibi hoca görürdü şu takım hiç olmazsa. Belki bu sene güme giderdi ama sonradan kazanılacak o kadar çok şey olurdu ki..

Biz uyurken, elin futbol nedir anlamaz dediğimiz Amerikan'ı boş durmamış, Fabio'ya "ilk uçağa atla gel" demiş. O da yenilik arıyor herhalde. Olumlu sinyal çakmış bu teklife. Merakla bekliyoruz, Capello oraya gidecek mi? Giderse, Amerikalılara futbolu sevdirecek mi? yahut o da Beckham gibi film yıldızı olur mu...

Coming Soon..


Hans Robben:"Kim Real'de oynamak istemez ki?"



Florent Malouda malumunuz olduğu üzere Chelsea'ye transfer oldu. Bu hadiseyle birlikte Robben'in forma şansının iyice azaldığını iddia etmekte Ada basını. (Ulan Robben gibi adam kesilir mi takımdan? Tamam, Malouda sağlam topçudur, geçen sene Fransa Liginin en kral topçusu seçilmiş olabilir ama Robben bu..boru mu be!)

İşte vaziyet böyle olunca, Robben'in adı Real'le anılmaya başlandı. Zaten kendisi de bu transferi çok istediğini belirtmiş. Bakalım, bekliyoruz güzel haberlerini. Robben'i Real formasıyla izlemek süper olur vallahi.

Ayrıca, Robben'in, menajeri ve aynı zamanda babası olan Hans Robben İngiltere'de yayın yapan The Sun Gazetesi'ne yaptığı açıklamada, "Real Madrid, Chelsea'ye oğlum için teklif götürdüğünü biliyorum. Real Madrid dünyanın en büyük kulüplerinden biridir. Kim Real Madrid'de oynamak istemez ki? Oğlum da, Şampiyonlar Ligi'ni kazanabilecek bir kulüpte oynamak istiyor. Real Madrid'de bunlardan birisi" demiş. Doğru ya, kim Real'de oynamak istemez ki?


* gel gündüzle gece olalım.
gel gökyüzünde yıldız olalım.
seninle mutlu yarınlara koşalım
gel beraber Madrid'e kaçalım...


"Para harcamadık, mutluyuz"


Geçtiğimiz yıl kıl payı ligden düşmekten kurtulan Vestel Manisaspor, yeni sezona en garip hazırlanan takım. Neden mi? Çünkü Süper Ligin transfer yapmayan tek takımı Manisaspor..6 milyon dolar tasarruf yapmışlar bu sayede.


Bu sene ayrı bir ilgiyle takip edilmeli Manisaspor, hem de sırf bu yüzden. Kulübün kukla başkanı Haluk Çubukçu, ki biz kendisini daha çok anlamsız derecede uzattığı feer-piley konuşmalarıyla tanıyoruz, bu durumun kendileri için dezavantaj değil avantaj olduğunu belirtmiş ve utanmadan da eklemiş "Pek çok takım sezon başında uyum sorunu yaşarken, biz oturmuş, birbirini tanıyan, adaptasyon sıkıntısı olmayan bir ekiple lige başlayacağız. Bu kadro neler yapabileceğini geçen sezonun ilk yarısında aldığı sonuçlarla kanıtladı. Aynı başarıyı yine yakalayacağımıza yürekten inanıyorum". İnşallah ben yanılırım sayın Çubukçu ama ligin son durumu ve rakiplerinizin transferleri ortada. Çok iyimser yaklaşmaktasınız sanki olaya. Umarım bana bu cümlelerimi yedirirsiniz.. İnsan doğduğu yerin takımının küme düşmesini istemez, ayrıyeten Ankara'nın 4 takımının ligde olmasındansa, Manisaspor'un olması haliyle daha iyidir. Doğduğum yerin takımı diye kıyak geçmiyorum...

Bu arada transfer yapmayan dedik, ama kendine kulüp bulamadığı için ortada kalan ve Manisaspor'a geri dönen Petr Johana'yı fasulyeden sayıyoruz... Gerçi kendisi kasap topçudur, duymasın feci çift dalar..tehlikeli adam vesselam..


*nasıl da sırıtmış..canım benim!

Cumartesi, Temmuz 14, 2007

Woody Allen'ın Barcelona aşkı.

Başlığı görüp gaza gelmesin hemen Barça sevdalıları. Bu haber de sinemayla ilgili. Bir garip yönetmen Woody Allen yeni film projesini "Barcelona'ya bir aşk mektubu yazmak istiyorum ve Barcelona'dan da dünyaya..." sözleriyle tanıtmış...

Ben en son abimizin "Matchpoint" filmini izlediydim. Filmin ilk yarısında çok küfür ettim, hatta 2 defa ara verdim filmi izlemeye ama ikinci yarısını sinema şaheseri olarak gördüğümü söylemeliyim. Normalde Woody Allen hastası olduğumuz boyutta takip ettiğim bir isim değildir. Zaten Matchpoint'i de Scarlett Johansson için izlemeye niyetlenmiştim. Biraz sabırlıysanız ve entellektüeliteyi bu sıcaklarda bile kaldırabilirim diyosanız, Matchpoint'i izleyin diyeyim..

Woody Allen bu yeni filminde sinema dünyasının yeni Marilyn Monroe'su olarak kabul edilen -ulan kime göre neye göre kabul edilmiş acaba- Scarlett'ciğimi de oynatacakmış(öyle diyor haberde vallahi).. Bitti mi? Tabii ki hayır.. güzel hanım kızımıza tanınmış İspanyol oyuncular Penelope Cruz ile Javier Bardem eşlik edecek. Filmde Patricia Clarkson, Kevin Dunn, Chris Messina, Zak orth, Pablo Schreiber ve Carrie Preston da izleyiciyle buluşacak. Filmin yapımcılığını, Gravier ve İspanyol şirketi Mediapro üstlenecekmiş. Hafiften heyecanlandım vallahi. Ömrümüz yeterse, bu filmi görmemiz gerekecek..



* hastasıyım...

Jim Carrey yine şekilden şekile girecek..



Kişisel fikrim Carrey'nin yaşayan en önemli aktörler arasında olduğu yönünde. Kendisini sadece komik bir oyuncu olarak gören ve elamandaki rol yeteneğini hiçe sayan -ne yazık ki hala- birçok sinema eleştirmeni var. Ben ise Jim Carrey'nin çok önemli bir karakter oyuncusu olduğuna inanmaktayım. Tom Hanks'in oscar'cıkları varsa, Carrey'nin de golden globe'cukları var..


Zaten kendisi de bu durumu "I'm the Tom Hanks of the Golden Globe" diyerek ifade etmişti. İkisi de arka arkaya ödül alan oyuncular malum..

Neyse, mevzuya dönelim..Charles Dickens'ın 'Christmas Carol' adlı romanı bir kez daha beyazperdeye uyarlanıyor. Jim Carrey aynı filmde 4 farklı karakteri canlandıracak. Daha önce de aynı filmde birden fazla rol çıkarmıştı Jim Carrey. Aklıma gelen ilk film 2004 yapımı Lemony Snicket's A Series of Unfortunate Events.

Bu yeni filmin yönetmenliğini Robert Zemeckis yapacakmış bu arada. Jim Carrey varsa, o film izlenir diyerek yazıya son vermeli..





*buna da yorum yok...

Skillfull Tuncay Middlesbrough Show



*başlığı videoyu yutub'a atan eleman yazmış...aynen aktardık.

Çarşamba, Temmuz 11, 2007

Nostalji kokan bir yazı..


En güzel çocukluk bizlerindi...

Ben 83lüyüm..90ların başında yaşadık çocuklarımızın en güzel demlerini..
Siz bilir misiniz ? Coca cola 1lik,Sen sun 3 lük,Damla 100lük nedir ?
Siz hiç yalvardınız mı köşe başında ki çay ocağı çalışanlarına abi ne olur sarıkız kapaklarını atma ben akşam üstü alıcağım diye...
Mermerlerin kaygan olduğunu sadece gazoz kapağı oynarken farkettiğimizi bilir misiniz ?
Baş baş altı tartışmasını nedir ? Aklınıza ne gelir godde arap ayna deyince ?
Siz hiç meşe derbisini yaşadınız mı ? Arka mahalleye derbiye gittiniz topluca meşe oynamaya.Şap çevirmeye..

Annenizle gittiğiniz misafirlikte orada bulunan akvaryumun içinde ki sedef diye tanımlanan meşeyi alırken için elinizi hiç bir balık ısırdı mı ?



Sega atarisinin yaptığı devrimi bilir misiniz ?
Topluca yapılan Street Fighter partilerini ?
Ryu,Ken,Zangief denince tanır mısınız kim olduğunu ?
Sub Zero ile finish-him yapma zevkini tattınız mı ?



Okul çantasında taşıdınız mı yırtık pırtık futbol ayakkabılarınızı ?
Dirsekleriniz dizleriniz yara kabuğu bağlandı mı hiç ?
Taştan kaleler yaptınız mı ?
Top sahibi Tanrı gibidir.Takım oyuncularını,Maçın başlama saatini bitişini o belirlerdi.Annesi çağırdı mı tüm yalvarışlarımıza rağmen annem kızar diye topu arkadaşlarına bırakmayışının üzüntüsünü yaşadınız mı ?


Saidas çıktığında tüm çocukların paralarını nasıl biriktirdiğini bilir misiniz ?
İlk takım atkıları çıktığında fosforlu yeşil olduğu için dikkat çeksin diye alınan Nisan ayında bile boyuna sarılan Borussia Dortmund atkısının büyüsünü ?
90 İtalya dünya kupasını hayal meyal hatırlamanın,94 dünya kupasında Baggio hayranlığının doruklarına tırmanmasının zevkine varabildiniz mi ?



Eğer bunlar gibi bir ton şeyi yaşayamadıysanız çok şey kaçırdınız...İnanın bana Msn de kız düşürmektan,Knight Online'da etap geçmekten Ogame da evrenlere zıplamaktandaha zevkliydi..Ne mutlu ki bizim evre çocuklarına bunların son demleri nasip oldu...Bunları yaşayaman geride kalanlara da çok yazık oldu...

yali.org alıntıdır

Sen de destekle!

Eğer siz de bize destek olmak istiyorsanız aşağıdaki resimleri kullanabilirsiniz. Eğer resimleri kullandığınız yerden sitemize de bir bağlantı eklerseniz sesimizi sizinle beraber daha çok yere ileterek amacımıza daha çok yaklaşmış oluruz. İlginize teşekkür ediyoruz.




Cuma, Temmuz 06, 2007

Pires: "Villareal, Nihat'a emanet"



İspanya'nın Villarreal Kulübü, Arjantinli Juan Roman Riquelme ve Uruguaylı Diego Forlan ile yollarını ayırdıktan sonra gelecek sezon için Nihat Kahveci'ye güveniyor.Geçen sezon sakatlığından dolayı pek fazla etkili olamadı malum.
Villarreal'in Fransız futbolcusu Robert Pires, Forlan'ın Atletico de Madrid'e transfer olmasıyla ilgili ''büyük bir forvet oyuncusunu kaybettik'' yorumunu yapmış, ''Diego'nun yerini doldurmak zor olacak, ama ben Nihat'a çok fazla güveniyorum. İyileşti ve formda'' diye de eklemiş.

Seneye UEFA kupasında mücadele edecekler. Yeni transferler de yaptılar elbet:
Ayala, Vidangossy, Caceres, Capdevilla, Diego Lopez, Tomane, Cazorla ve Mavuba takımın yeni isimleri.

Bunların dışında forvet arayışları da sürmüyor değil. O listeyi de şöyle yazalım..
Tamudo (Espanyol), Luis Fabiano (Sevilla), Oliviera (Milan), Luis Garcia (Liverpool), Baiano (Celta Vigo)

Şener Şen - Jilet

Perşembe, Temmuz 05, 2007

Nuri Şahin Feyenoord'da


Henüz milli takımın yükünü omuzlarına alacak kapasiteye gelmedi belki ama Bundesliga'da iyi tacrübe edindi. Şimdi de kiralık olarak 1 yıllığına Feyenoord'a gidiyor. Daha uzun süre oynama şansı için bu tercihi yaptığını belirtmiş Nuri. Hayırlısı olsun. İnşallah beklediği şansı bulur.Bu arada Hollanda ekibi bu sene iyi transferler yaptı;Bayern'den Makaay'ı ve Barca'dan Giovanni Van Bronkhorst'u almışlardı. Hollanda ligini de ayrı takip edeceğiz artık...

Batman yine sallamış..


Kezman ilk geldiğinde "Evet, Hakan Şükür'ü biliyorum, ama şunu söyleyebilirim yanlış takımda oynuyor" demişti.. Zeki ve esprili bir topçu Batman. Gerçi Gs'liler kudurmuştu bu lafları duyunca.

En son R.Carlos biraz yönetimden aldığı gaz sonucu "tek alerjim Galatasaray" demişti. Buna mukabil boğazın diğer tarafından, bizden gitse de bizi unutmayan, gerçek Fenerli Tomas "Galatasaray’a alerjisi varsa Lincoln hapı veririz, geçer..." demişti.. Bu tarz söz düelloları aslında benim hoşuma gidiyor.. Kimisi kompleks olarak algılıyor bunları ya da corn flakes... lakin bence futbolcu zekası işte. Konuşabilen konuşsun kardeşim, bırakın adamları rahat. Saçmalayanlara cevap verilir zaten yerinde ve zamanında..

Ve nihayet Kezman yine noktayı koymuş Lincoln için... "Onu 2-3 maçta izledim. Fena bir futbolcu değil. Ancak tek sorun; yanlış takıma gelmiş olması. Sadece bunu söyleyebilirim..." demiş. Çok kral adamsın Batman, seni tribünler haybeye sevmiyor zaten.

*Lincoln'e bok attığım yok, yanlış anlaşılmasın.. Sağlam topçudur, biliriz =)

Gencecik bir ölüm ve Reyting savaşları..

Gökhan Semiz trafik kazasında öldüğünde şok olmuştum adeta. Daha önce trafik kazasında hayatını yitiren birçok genç isim olmuştu elbette ama nerdeyse idol boyutunda hayranlık duyduğum bir isimdi. Vefatı beni derinden etkilemişti..Allah rahmet eylesin diyeyim tekrardan. Rahmetli Kerim Tekin de yine sevdiğimiz bir insandı. Onun ölümüne de çok üzülmüştük, ama neylersin kader işte. Herkesin bir çizgisi var; kiminin uzun, kiminin kısa.. Yazılıp, çizildiği kadar gidiyor işte, ötesi yok bunun...

Barış Akarsu öyle çok tanıdığım, takip ettiğim bir şarkıcı değildi. Elbette adını duymuş, ünlü olduğu programda da kendisini görmüştüm. Temiz yüzlü birine benziyordu, zaten yardımsever bir arkadaşmış..İyiler erken ayrılıyor bu diyardan sözünü hatırlattı ölümü bana.. "Allah daha çok seviyormuş, yanına erken aldı" dedim haberi ilk duyduğumda...

Artık ecnebilerin idaresinde olan Fox Tv'nin sanırım "Bizden Kaçmaz" diye bir magazin programı var. Elemanlar ölüm haberini şu aşağıdaki resimde gördüğünüz gibi duyurmuşlar.. Son dakika...



Arka plana gömdürülmüş "bizden kaçmaz!" yazısı nedir Allah aşkına? Ne utanmaz arlanmaz adam bu televizyoncular, özellikle magazinciler? İnsan hayatına saygı sıfırın altına inmiş. Gencecik bir bedenin üzerinden reyting savaşına giren zihniyet. Bazı şeylerin toptan yok olduğunun göstergesi olsa gerek..Sokayım sizin televizyonculuğunuza da, magazinciliğinize de diyesi geliyor insanının...

Yazıklar olsun..vallahi yazıklar olsun..

Salı, Temmuz 03, 2007

Mazotu geçtim, hayat kaç YeTeLe olacak?


"Cem Uzan-ben geliyorum" yine gümbür gümbür seçim alanlarında.Valla adama helal olsun diyeyim önce. Tek başına o kadar oyu nasıl aldı bir önceki seçimde, anlamadım gitti?

Bu seçim dönemine yine bomba gibi girdi kendisi. Ezilenler onun sayesinde iktidar olacak(mış) bu sefer ama en önemli vaadi "mazo 1 ytl olacak" oldu. Akabinde diğer parti başkanları da fiyat attı ortaya. Ne Cem Uzan'mış arkadaş..Karıştırdı yine ortalığı.. Daha sonra Tayyip Bey çıktı ve "Ne 1 ytl si..dalga mı geçiyosunuz? Geçirebileceğimiz kadar geçireceğiz mazottan" dedi. Özü sözü bir adamları takdir etmek gerek. Adam açık açık söylüyor. "Yine bizi seçerseniz, öpüldünüz ey halkım" diyor... Cem Uzan ne yapıyor? Mazot'u 1 ytl yapacağım diyor. Peki bu genç beden siyasetten fazla anlamaz, ama yine de soruyor...hanginiz verdiğiniz sözü tuttunuz Allah aşkına? Dürüst olun, alayınıza koyacağız deyin açık açık...

Ayrıca... mazotu geçtim abi..sen bana hayat kaç ytl olacak? onu söyle..Daha ne kadar ağlayacak esnafı, memuru, çiftçisi... Mazot 1 ytl olunca memleket güllük gülistanlık olacaksa, oyum sana Cem Uzan.. Yalancıyı sevsinler...

Pazar, Temmuz 01, 2007

Irkçı Pizzaro


B.Münih'ten Chelsea'ye transfer olan Claudio Pizarro'nun Peru'daki gece kulübü ırkçılık gerekçesiyle 60 gün kapatıldı. Pizarro'ya ait olan kulübe mestizo olarak bilinen Perulu siyahilerin alınmadığı, sadece beyazların girilmesine izin verilmediği Peru'daki özel bir TV tarafından görüntülendi. Futbolcuya ait Cafe del Mar ayrıca 78 bin dolar para cezasına çarptırıldı.

Başlıksız Yazı

 En son 2018'de Fenerbahçe'de bir şeylerin değişeceğine, eski düzenin yok olacağına inanarak bir yazı karalamışım. Ali Koç'tan n...