Düzensizliğin Haykırışı
Gün geçtikçe ağırlığından kaybediyordu.Cüzdanındaki bu hafiflikten hiç hoşlanmıyordu.Ama yapacak bir şeyi yoktu.Ayın başında aldığı düşük maaş 10 gün dayanabiliyor,daha sonra ise hafiflemek için diğer etmenlerin girişimlerini bekliyordu.
Oğluna sözü vardı."Seni Kadıköydeki ilk lig maçına götüreceğim" lafını unutmak istiyordu.Ancak günler birer birer takvimde yok olurken oğlu bunu hep hatırlatıyordu.Canı sıkılıyordu artık.Verdiği çoğu sözü tutmazdı.Ama söz konusu oğlu olunca sınırları zorlamaya çalışırdı.Bu sefer işi çok zordu.
Maç günü gelmişti.Sabah 8de uyandı.3 saatlik düşünceli uykusundan uyanması çok sancılıydı.Cüzdanını masadan aldı.Düne nazaran daha hafifti.İçine baktı.200 Lirası kalmıştı.Biraz ağırlık olsun diye 20 tane 10 Liralık banknotu birbirine kenetlemişti.En azından bu şekilde kendini anlık bir mutluluğa sürüklüyordu.Düşündü.110 Lira demek o yirmi tane banknotun yarısından bir fazlasının bir anda gitmesi demekti.Ay sonuna kadar 90 Lira ile idare edebilir miydi,bilmiyordu.Bunu ödenmemiş faturalara,boş buzdolabına,oğlunun eski ayakkabısına sormak istedi.Gerek duymadı.Alacağı cevap belliydi.
Bilet almaya gidemedi.Sadece oğlu evden çıkmış olduğuna inansın diye pijamalarını çıkartıp günlük kıyafetlerini giydi.Salonda otururken oğlu geldi."Biletleri aldın mı baba?" sorusuna emin bir şekilde "evet" yanıtını verdi.Kahvaltılarını ettiler.Evde biraz zaman geçirdikten sonra çıktılar.
Maça 10 dakika kalmıştı.Stadın önüne geldiklerinde durdular.çocuk heyecanla babasına döndü.Babasının çıkaracağı o 110 Liralık 2 tane bileti görmek istiyordu.Babası kıpırdayamadı.Oğlunun gözlerindeki parıltı kendisine geçmişti.Ama bu parıltı farklıydı.Nemin gerçekleştirdiği parıltıydı bu.Bir şey diyemedi.Anlamıştı oğlu durumu.Sesini çıkartamadı.1 saat kadar oyalandılar Kadıköy'de.Ağızlarından tek bir kelime çıkmadan yürüdüler bilinçsizce.Oğluna verdiği sözü tutamamıştı.Konuşmaya hakkı yoktu kendince.
Evlerine yaklaştıkları anda staddan gol sesi geldi.Bu ses onun kulağına bu düzensizliğin haykırışı olarak geliyordu.Oğluna bakmaya cesareti yoktu.Onun olduğu taraftan bir burun çekme sesi geliyordu sadece."Fener'i ilk ne zaman göreceğim baba?" dedi ufak çocuk.Düzensizliğin haykırışı rol değiştirip bir bıçak olmuştu.Göğsünde bunu hissetmesi hiç de zor değildi.Cevap verebilir miydi,bilmiyordu.Bunu ödenmemiş faturalara,boş buzdolabına,oğlunun eski ayakkabısına sormak istedi.Gerek duymadı.Alacağı cevap belliydi.
misafir yazar: northside
grupck.com
10 comments:
Harika ve maalesef gercek bir yazi.Eline saglik northside.
Gelecek nesillerin Fenerbahce ile kucaklasmasini engellemeyin,futbol sadece zenginlerin izleyebildigi bir oyun degildir!
Şu an ağlıyorum..
ortega, müsadenle bunu blogumda kullanmak istiyorum...
Yazı bizim Grup CK'dan Arda kardeşimize ait. Onu da orada bi şekilde belirtirsen sevinirim abi.
Kullanabilirsin elbet, müsaaede senin. Saygılar.
Tek kelimeyle harika bir yazıydı.
Çok doğru ve güzel bir yazı olmuş. Elinize, emeğinize sağlık.
bunu dev bir pankarta yazıp asabilme şansınız varmı? birçok pankarttan etkili bence çokta ses getirir.
Bilmem. Olur mu acep? Ben daha çok ulusal yayın yapan yazılı medyada çıkma olasılığını düşünmüştüm.
Harika bir yazı.. yazan kardeşin de yayınlayan kardeşin de eline, yüreğine sağlık.Denizli'de gece yarısı oynanan ilk maçı sırf oğlu hatırına seyretmiş ve o 40 dakika süren işkenceye de onun için katlanmış bir baba olarak direk yüreğime dokundu yazı.Ey maddeci yöneticiler bu sese kulağınızı ve yüreğinizi verin. yeni nesle ve kitlelere kapılarını kapatanlar bir avuç zengin elitin takımı omaktan öteye gidemezler ve bir gün o stadyumu dolduracak taraftar sayını bile bulamayabilirler. Her şeyi madde olarak değerlendiriyorsunuz tamam ama tuttuğunuz yol maddi açıdan da yanlış. zira para ağacını(!):(( kurutmaktasınız haberiniz ola.
Olağanüstü bir yazı . Yazanın ellerine sağlık .
Yorum Gönder