Kazanma Arzusu
Barcelona'nın Almeira deplasmanında 2-2 berabere kalarak iki puan bırakması, Real Madrid'i haliyle ateşlemiş. Maçın başından sonuna kadar üstün oynayan bir Real vardı. Lakin Sevilla'ya iki ikram yaptılar ve kalelerinde iki golü hemen gördüler. Bazı pozisyonlarda Fenerbahçe savunması gibi heyecan yaşayan bir Real savunması vardı sahada. Keza Casillas da yediği golde Volkan'ı hatırlattı. Bakmayın öyle! Bir Fenerbahçeli olarak Real'in maçını izlerken artıları ve eksileri Fenerbahçe'ye göre değerlendiresim geliyor. Tutamıyorum zamanı...
Pellegrini skor 2-0 olduktan sonra çok yerinde hamleler yaptı. Diarra ve Arbeloa (bu arada Güntekin Onay'ın ısrarla oyuncunun adını 'Arbolea' diye okuması da ilginçti) ikinci yarıda tükendiler. Onların yerine oyuna Guti ve Van der Vaart girdi. Riskli bir hamleydi ama iki farkla geriye düşünce yapacak pek bir şey kalmamıştı.
Ek olarak; kendisinin bir hayranı olmama rağmen, bu gece sahada tel tel dökülen ve adeta Real'in el freni konumuna düşen Kaka'ya Pellegrini'nin o kadar uzun süre dayanması da ilginçti. Takımdaki tek sihirli ayak olsa neyse. Dersin ki, sahada dursun bu adam, ne olur ne olmaz filan... Ama durum öyle değil ki. Koskoca Real'sin sen. Takımın nerdeyse her bir mevkiisinde yıldız var (defansın göbeği bu mevzuda biraz tartışılır tabii).
Neyse özetle; 90 dk. boyunca sabırla oynayan, doldur boşalt yerine ayağa paslarla gol arayan ve skoru 0-2'den 3-2'ye getiren bir takım vardı sahada. Kazanma arzusu maçın başından sonuna dek belli oluyordu Real'li oyuncuların gözlerinde. Sadece yıldız oyuncuları transfer etmekle yetinmeyen, artı sahaya pozitif futbol oynamak için çıkan bir Real Madrid elbette ki başka gezegeninin futbolunu oynayan Barcelona'yı şampiyonluk yolunda ciddi zorlayacaktır. Ve şu da bir gerçek; Real sahasında böyle oynadığı müddetçe, Barca'nın Madrid deplasmanından puan çıkarması o kadar kolay olmayacaktır.
Türksel fevkalede süper ligimizde oynanan dandik, ruhsuz futbol ve bir de haftalardır bağıra çağıra gelen tehlikenin tahmin edildiği gibi Diyarbakır'da yaşanmasıyla iyice artan sinirimi unutturan ve futbol böyle oynanmalı dedirten bir Real vardı sahada. Bi an için Real taraftarı olmanın artılarını düşündüm. Neden sonra normale döndüm. Antalyaspor maçını Mustafa Denizli gibi kafamda oynamaya başladım. 81. dakikada Güiza'nın kaleciyi çalımladıktan sonra, altıpastan topu dışarı vurduğu pozisyonu kafamda yaşadım. O pozisyondan 6 dakika sonra defansın arkasına sarkan Necati topu ağlara gönderdi. Gerisini çok net hatırlamıyorum...
Hatırladığım tek şey, kulaklarımda çınlayan tezahüratın son cümlesi; "Tanrı hesap sorsun bizim için sana bizi yaktın yıktın s....n Kanarya".
foto: Marca
2 comments:
yazının daha doğrusu tezahüratın son cümlesi muhteşem olmuş :) çok yaratıcı,çarşı usülü :)
komik olmuş lan bu, kendime anca gelince okuyabildim:)
Yorum Gönder