Çarşamba, Aralık 02, 2009

Beklenmeyen Avrupa Performansı: Twente 0 Fenerbahçe 1


Zico dönemindeki şaşalı performansı bir kenara bırakacak olursak, Fenerbahçe'nin son yıllarda Avrupa maceraları öyle pek de rahatlatıcı geçmemiştir. Sürekli bir panik havası olmuştur hem takımda, hem de taraftarda. Her maç, hakemin son düdüğüne kadar "yine gol yiyeceğiz, yine kazanamayacağız, 3 puan gidecek" vs. stresiyle geçmiştir. Bunları saklamanın lüzumu yok.

Şimdi Daum yönetimindeki Fenerbahçe, beklentilerin aksine UEFA Avrupa Ligindeki grubunda son maçlardan önce lider olarak çıkmayı garantilemiş durumda. Üstelik bunda 3 deplasmanda aldığı 3 galibiyetin payı büyük. Haliyle insan şaşırıyor. Fenerbahçelilerin alışık olmadığı türden bir şeydir bu.

Maç sonrası gördüğüm ve beni fazlasıyla güldüren iki taraftar yorumunu paylaşmak isterim, demek istediğim şey daha iyi anlaşılacaktır;

İlk taraftarın yorumu: "Bir Fenerbahçe'li olarak daha 1 maç olmasına rağmen gruptan lider çıkmayı garantilemek değişik bi duygu".

İkinci taraftarın yorumu: "3 Avrupa deplasmanı 3 galibiyet. 0-1 , 0-1, 0-1 Alışık değiliz lan böylesine".

Evet. Anlatmak istediğim şey tamamen bunlardı. Şimdi muhtemelen gruptaki takımların kaliteleri üzerinden yola çıkarak yorumlar yapan kişiler olacaktır ama burada dikkatini çekmek istediğimiz husus daha çok Fenerbahçe'nin genel olarak Avrupa kupaları performansıdır. Yani rakip Twente, Sheriff ya da Inter, PSV filan olmuş şeklinde değil. Sadece Fenerbahçe bazlı bir yorumdur.


Neyse maça dönecek olursak, şöyle özetleyelim, futbolda bazen şans sizin yanınızdadır. Dün gece de onlardan biriydi. Elbette ki Fenerbahçe bir araba dolusu gol kaçırmıştır (maç boyunca 16 gol girişimi olmuş Fenerbahçe'nin, bir de Kasımpaşa maçını hatırlayın, aradaki farka dikiz), ki bunların çoğunu harcayan kişinin Alex olması da pek bir manidardır, lakin oyunun kırılma noktaları sayılabilecek dakikalarda en önemli pozisyonları değerlendiremeyenler Twente'li topçulardı. Bu anlarda iki topları direkten dönerken, bir pozisyonda da R.Carlos tecrübesini konuşturdu ve golü önledi.

Twente gerçekten son 10 dakikalık saldım çayıra, mevlam kayıra görüntüyü saymazsak, koşan, saldıran, iyi pas trafiği yapan bir ekip. Zaman zaman öyle müthiş paslaştılar ki bir Fenerbahçe taraftarı olarak beni tedirgin ederlerken, bir futbolsever olarak da öte yandan mest ettiler doğrusu.

Fenerbahçe'de Volkan hala Kasımpaşa maçındaki hatasında kalmış gibiydi. Maça "0" konsantrasyonla çıkmış ve de öyle devam etti. Gökhan Gönül'ün şansızlığı ise gecenin en diri isimlerinden Miroslav Stoch'a karşı oynamasıydı. Nerdeyse her pozisyonda Gökhan'ı ekarte etti. Keza orta alanda oynayan Cheick Tioté'yi de çok beğendiğimi söyleyebilirim. Bu ikiliyi (Stoch veTioté) Fenerbahçe forması altında görmek isterdim. Hatta belki de abartılı bulunacak bu yorumum ama Tioté şu maçtaki oyunuyla tek başına Baroni-Selçuk ikilisini dörde katlar, sekize böler bile denebilir.

Miroslav Stoch demişken bir rivayet de yazalım;
Miroslav Stoch sezon başında Beşiktaş'a önerilmiş ama Beşiktaş "10,5 numero" arayışlarında olduğu için elemanı istememiş.

Son olarak yukarda zikrettiğimiz onca şeye rağmen maçın adamının Twente'nin kalecisi olması da ilginç bir detaydır. Maç esnasında ağız dalaşına giren Semih ve Baroni'ye ise ne denir ki? Bu sene maç içerisinde yaşanan kaçıncı rezil görüntü oldu, sayısını inanın bilmiyorum.

Not: Hollanda'ya deplase olan, çevreden gelen, orada bir şekilde olan, tezahürat yapan, katılım göstermeye çabalayan herkesin yüreğine sağlık...

8 comments:

adını sen koy dedi ki...

gökhan gönül artık milli takımdaki yerini sabri sarıoğlu'na bırakmalıdır. arabalara filan daldı. çok bozuldu.

peralta dedi ki...

bence tiote bizde 3 hafta oynasın, sopayla kovalarlar. evet diri bir oyuncu ama top kullanma becerisi baroni'nin yanından bile geçemez değil 8e katlayıp 4e bölmek...

üç deplasman galibiyeti... bundan önceki üç deplasman galibiyetini söyleyelim de üstüste alınan bu üç galibiyetin değeri anlaşılsın. geçen yıl ki MTK maçı, 07-08 ön eleme Anderlecht maçı ve 06-07 Randers deplasmanı. Fenerbahçe büyük iş başardı bence.

baho dedi ki...

yahu şu cristian'nın hakkını neden kimse vermiyor

yapması gereken herşeyi yapıyor vu adam

golü attıktan sonra 1 dakika sonra stochun golünü çıkarışı varki ışınlandı adam resmen oraya, keza bi kontrada attığı harika çalım ve ardından vedersona nefis pası

hani yazmışsınya twentenin paslaşmalarında mest oldum diye

işte ben bi kaç istisna hariç her maç mest oluyorum cristianı izlerken

allah aşkına şu adamı dikkatli izleyin ve hakkını verin:)

Ortega dedi ki...

Baroni'nin kesiciliğine lafımız yok elbette. O konuda iyi. Lakin Tiote'nin sadece bu maçta rakip yarı alanda yaptıklarının yarısını Baroni geldiği günden beri yap(a)mamıştır. Kapasitesi belli çünkü.

Tiote bize gelse 3 haftada ıslıklanır, sopayla kovalanır yorumuna katılıyorum ama. Kim geldiyse, iki dakkada rehavete kapılıyor. Savaşçılığından eser kalmıyor :)

adını sen koy dedi ki...

dikkat edin, cristian emre yokken kendisi gibi oynuyor. emre çocuğa çok bağırıp, çağırıyor. garibin de morali bozuluyor.

emre bir şekilde bu takımdan gönderilmeli. takımdaki kolej havasını bozuyor. zaten zayıf karakterli bir insan. bu tip adamları futbolumuzda barındırmamak lazım.

#büyük büyük kaptan
arda arda turan

Filizing dedi ki...

Uçan Hollandalı buraya baksın, Lugano yorumu yapsın :D

varol döken dedi ki...

@peralta, baho
oh be... ya kardeşim dün baroni nin oynadığı topu, uzun süredir kim oynadı fenerbahçe'de... o kestiği top öncesi durduğu yere bir bakın, dibindeki topa kaymadı adam, 10 metre önceden hissedip pozisyon aldı...

ayrıca hücuma tek başına kaldırdı takımı, takati kalmamış bir alex artık adını anmaya bile gerek olmayan forvet suretimiz varken elinden gelenin en iyisini yaptı ki bu en iyisi tiote den iyidir ortega...

tiote ve stoch elbette çok iyiydi ama sen bana inan ortega baroni ile tiote değişmez, bu çocuk brezilya milli takımına kadar da yükselir...

kendisi komik olmasına rağmen adını sen koy isimli arkadaşımızın da emre yorumunda az gerçeklik payı yok değil...

bu arada avrupa da kazanma ruhunu aşılayan büyük adamı, hiç unutmadığımız, unutmayacağımız galinho yu, zicomuzu anmadan geçmeyelim...

Arkhe dedi ki...

Emre varken Cristian kendisinden isteneni yapıyor. Savunma önüne, hatta bazen içine gömülüyor ve bu da taraftarı rahatsız ediyor. Ama ondan istenen bu.

Dün ise Cristian'ın bu bahsettiğim görevini Selçuk yaptı. Cristian da rakip sahada bence hiç de kötü işler yapmadı.