Derdimi Anlatayım
Son günlerde "neden eskisi kadar güncel tutmuyorsunuz blogunuzu" ve "şu konuda yazmanızı bekledim ama yazmadınız" şeklinde eleştiriler alıyorum. Sesimizi çıkaramadığımız dönemlerde, birilerinin bizi hatırlaması, bizden bir şeyler beklemesi elbette ki güzel bir duygu. Önce bunu belirteyim ama artık bloga eskisi kadar vakit harcayamadığımı da belirtmem gerek.
Üniversite yıllarında günümün 2 saatini; 1 saat yerli, diğer 1 saati de yabancı medyaya ayıran biriydim. Bu sayede de oldukça farklı konularda yazılar yazarak kendi kendimi tatmin etme girişimlerim, daha sonradan her gün yüzlerce kişinin ilgiyle ziyaret ettiği bir sayfaya dönüştü. Bu da haliyle bir okur-yazar ilişkisine sebep oldu. İyi de oldu tabii. Bunlar güzel şeyler.
Gel gelelim dediğim gibi, bilhassa şu sıralar iş güç davaları sebebiyle, eskisi kadar aktif olamıyoruz ne yazık ki. Bundan sonrası için de bir şey diyemiyorum. Böyle mi devam eder yahut eskisi gibi uzun araştırma yazıları yazabilir miyiz, orası muamma işte..
Ama şu bir gerçek ki, bu bloga yazmayı, insanların yorumlardaki düşüncelerini okumayı çok seviyorum. Bazen can sıkıcı durumlar olsa da, blogger hizmeti ücretsiz olarak devam ettiği sürece, ve ben de yazmaya fırsat bulduğum müddetçe ilgimi çeken mevzular üzerine yazmaya devam edeceğim. Merak etmeyesiniz.
Blogu yeni takip edenler varsa, "hayırdır, nasıl bir blog yazarı bu adam?" diyebilir. Bu açıklamalarım onlara garip gelmiş de olabilir ama benim tarzım böyle işte. Fazla samimi oluyorum sanırım okuyucu kitlesiyle.
Velhasıl kelam, durum bundan ibaret...
4 comments:
blogların primi arttı ama senin daha çok pasif olduğunu bir döneme denk geldi bu durum. bu da senin şansızlığın işte :)
kayser
iş güç davaları fena yakıyor canımızı hiç sorma. sen derdini yaz gene de, biz dinleriz...
Blogunun sadık takipçileri olarak inatla okuruz.Senin de bundan şüphen olmasın sevgili Ortega;)
sen askere gittin o arada bloglar iyice patladi geldigindede calisiyorum artik diyorsun zaten
Yorum Gönder