Çok Korkuyorum Mary!
Dün sabah saat 8 sularında (evet, tam olarak sularındaydı) nizamiyeden 8 kısa dönem ya da poşet arkadaşla çıkmak, kapıda bizimle yolculuk etmeyecek olanlarla vedalaşmak, 5 ay gibi bir süreyi onlarla birlikte dolu dolu yaşamış olmanın verdiği duyguları derinlemesine hissetmek, daha sonra yola Mustafa'nın arabasıyla 4 kişi devam etmek, önce Ortaköy'e geçmek, vazgeçip kutsal topraklara Anadolu yakasına gitmeyi planlamak, Beykoz, Kuzguncuk falan derken Fethi Paşa'da bir kahvaltı, oradan Kadıköy rıhtım ve akabinde Cadde'ye geçmek... Pazar günü öğlen saatinde, güneşin tepede olduğu o vakitte cadddede kim olur ki? diye aldırmadan özgürlüğün ve özlemin verdiği gazla sağda solda dolaşmak (arabayı bir yerlere park ederek tabii), canımızın istediği şeyleri yemek-içmek vs., akşama doğru Eskişehir yolcusu 2 arkadaşı daha uğurlamak, 2 kişi kalmak, Eminönü'ne geçmek (vapura binmeyi özlemek), ordan tramvaya binmek, Ergin'in Beyazıt'ta inmesi ve onunla da vedalaşmak (tramvayda vedalaşan iki asker arkadaşı garip hissiyatlar yaşatmıştır herhalde insanlara diye düşünmek) son durak olarak Cevizlibağ'a geçmek, duş almayı, televizyonun karşısında uzanarak maç izlemeyi özlediğini hatırlamaka (lig tv kaç maçı canlı yayınlıyorsa hepsini izlemeye çalışmak falan), bilgisayar başında sınırsız kalabilme özgürlüğü var bi de bunun da farkında olmak, canımın istediği saatte duş almak ve geç saatlerde yatmak, sabah "koğuş kalk" sesiyle uyanmamak ama lanet olsun ki yine sabahın köründe uyanmak (5.30 falandı herhalde), sonra tekrar uykuya devam etmek, içtima derdinin olmadığını hatırlamak...
Uzun süre sonra özgürlük güzel şeymiş hakkaten de bu kadar özgürlük bizi bozmasın yahu.. Çok korkuyorum Mary!
10 comments:
gelmiş geçmiş olsun..Darısı bizlerin başına, dokunulmamış duruyor hala askerlik :)
Geçmiş olsun, hoşgeldin.
yaw bu adam hala bitiremedi mi askerliği diye bakıpta postu gördüm...haydi geçmiş ola,bundan sonrası için kolay gele birader.
bir bir geliyor zorunlu ara verenler.. yeniden hoşgeldin aramıza.. galatasaraylı biri olarak fenerbahçe'yi sıkılmadan okuduğum 2-3 yerden birine tekrar merhaba demek sevindirici oldu kendi acımdan da..
Nizamiyenin kapısından çıkmak başka bir duygu. ''Kesin biri beni durdurup bir aksilik olduğunu söyleyecek.'' diye söylenirken dışarı adım atmak ve sonra dönüp arkaya bir bakış. Garip duygular bunlar...
Görende hapis hayatı yaşıyorsun sanar Hasan.İçtimalar falan bunlar askerliğin tatlı dertleridir,bak bunlarıda atlattın.Hakikaten askerlikten soğudum bak :P
geçmiş olsun. "koca" askerliği yedin bir çırpıda. yazdıkların elbette güzel duygular. kışla içerisinde geçen onca zamandan sonra bunları yapmak büyük haz veriyor insana. ama şunu da söyleyim birkaç günlüğüne de olsa 5 ay içerisinde bulunduğu ortamı özlüyor insan. kısa süre için bu özlem içinde kalıyor.
hoşgeldin hacıı!
Asıl ben korkuyorum mary,daha dokunmadık askerliğe ve bi ton dedikodu var sürelerle oynayacaklar diye :)
Geçmiş olsun ortega
bloga yazı atıp çıkıyor bir yere yorum yazamıyordum bir süredir.
ilk yorum sana olsun
geçmiş olsun diyelim
Yorum Gönder