Perşembe, Mayıs 14, 2009

Bir Başka Öğrenilmiş Çaresizlik Hikayesi


Geçtiğimiz günlerde sanal alemde görmüştüm, Galatasaray'ın Fenerbahçe maçlarındaki başarısızlığı üzerine dönen bir muhabetti bu "Öğrenilmiş Çaresizlik" olayı.
Dün gece ilk yarıya bakamadım ama izlediğim ikinci yarıda futbol namına ortaya bir şey koymadık. Futbolcuların isteksizliği mi desem, acizliğimi desem tam karar veremedim aslında. Şu takımı sabote ediyorlar iddialarına da iyice inanasım geldi dünkü oyunu görünce. Normalde bu tarz yorumları pek sallamam ama misal dün akşam gördüğüm Deniz ve Alex'in hali kafa karıştırıcıydı bu bağlamda.

Fazla söze gerek yok aslında. Dün gece Beşiktaş daha iyi olan taraftı ve kupayı aldılar. Çok önemsemesek de bu kupayı, Beşiktaş gibi bir ezeli rakibe kupayı kaptırmak hayli moral bozucu. Bunu saklamanın manası yok.

Öte yandan, küçük bir hedefi büyüterek önümüze sunan değerli Fenerbahçe yöneticileri ise şu an ne hissediyor acaba? Geçtiğimiz yıl Şampiyonlar Ligi'nde takır takır top oynayan ve Çeyrek Final'e kadar yükselen takımdan, bugün ligde iddiası kalmayan ve sadece prestij anlamına gelen (benim gibi düşünenlere göre tabii) bir kupada final oynayan takıma dönüş... Ve tabii dünkü finalde sahada ruh gibi dolaşan topçular da cabası.

Biraz amiyane tabirle olacak ama bu kulüpte çaycıdan tut en tepedeki isime kadar bir değişime ihtiyaç var. Obama'nın değişim rüzgarları umarım bizim tarafa da uğrar ve biz de "change we need" diye dolaşırız Kadıköy sokaklarında.
Velhasıl kelam başlığa geri dönecek olursak; Fenerbahçe ve kupa kelimeleri biraraya geldiğinde, finaldeki rakip Çatladıkapıspor olsa da biz -sanırım- o kupayı hiçbir zaman alamayacağız... Çünkü bir uğursuzluktur devam ediyor görüldüğü üzere. Bi nevi başka bir öğrenilmiş çaresizlik hikayesi olsa gerek bu..

1 comments:

Kerem Akbaş dedi ki...

Eline sağlık. Ben de 2006'daki finali askerde izlemiştim. Anılarım canladı. Aynen devam.