Çarşamba, Ağustos 20, 2008

Haftaya Muhtemelen Görüşmeyeceğiz


Bir cok yazi okudum bu forumda. Bir coguna hak verdim, bir coguna kizdim… Herkesin kendi penceresinden bakisina da saygim sonsuz. Herkesin Fenerbahce’yi sevme bicimine de … Herkes kendince Fenerbahce icin fedakarlik yapmistir. Eyvallah. Hic kimsenin emegi bir otekinden fazladir az diye siniflandiramam. Bu konuya dair son yazim olacak bu yazi. So bear with me for a while… (birazcik tahammul edin bana).

Ben sanslilardanim dogum itibariyle. Gozumu actigim yer Fenerbahce. Daha agucuk gugucuk demeden gurbetle tanistigim yillar gelmis. Ben bihaberim dunyadan o zamanlar. Tasinmisiz 7,000 km oteye. Bir futbol fukarasi memleket olan Kanada’ya. Futbolun anlasilmadigi, kimsenin ne oldugunu bilmedigi ve varsa yoksa buz hockeyi diyen insanlarin memleketine. Allah babamin israrindan ve dirayetinden bin kere razi olsun. Adamcagiz bitmek tukenmek bilmeyen bir enerjiyle bana once futbolu sonra Fenerbahce’yi anlatirken sanirim epeyi sacina ak dustu, bir cogunu belki orada doktu. En buyuk sikintisi elinde bana gosterebilecegi bir kanitin olmamasiydi. Cocuk aklimla anlattiklarini gozumun onune getiremiyordum. “Anladin mi ? “ diye sordugunda anlamadigim halde kafami salliyordum. Hani, babaniz size matematik anlatir ama kizacak diye anladim taklidi yaparsiniz … Iste o sekilde salliyordum kafami. Sonra evin oradaki yesillikte bana sag ayak sol ayak ayirt etmeksizin futbol topuna vurmayi ogretti. Ilkokula baslamamla birlikte yasitlarim arasinda kendimi Maradona gibi hissetmemde en buyuk pay babamindir. Fena da degildim hani…

Yaz tatilleri icin memlekete dondugumuz zamanlarin birinde sunnet ettirmisler beni. Ben 2,5 yasindayim. Hatirlamiyorum elbette. Ama fotograflari vardir hala. Kirvem Ali Sen. Ingiltere’ye tatile gittigimizde ilk defa futbol macina gittim. Elbette Liverpool macina. Asik oldum adeta. Numarali diyebilecegimiz tribunden sagima dusen ve sonradan adini ogrendigim KOP’a asik oldum. Futbolla orada ilk imtihanimi verdim. Basariyla ciktim. Sanirim hayatimda 2-3 olay haric babami bu kadar mutlu ettigim bir an yoktur. Cerkeziz. Baba ilgisini istese de gosteremez. Ama oradaki gozlerini hala bilirim babamin. O mutlulugu o heyecani… Unutumam.

1974 yilinda ilk defa ulkeye gelisimiz sezon icine denk geldi de maca gittim. O da garibim babama kismet olmadi. Annemin babasi (dedem) goturdu beni Besiktas-Fenerbahce macina Dolmabahce’ye (dedeme gore Mithatpasa). Hayatimda oyle mahseri kalabalik gormemisim. Mesela yillar sonra 2004’te Zoban’dan Fever Pitch’i satin aldigimda belki hepinizden cok ben etkilendim. Liverpool asigi olmama ragmen o filmde agladim ben. O adamlarin sevincine bende ortak oldum. Halbuki Liverpool o son sansini degerlendiremedi sampiyonluk icin. Sonrasi malum.

Ayni o filmdeki o kucuk cocuk gibi her tatilimizi sezon icine denk getirecek sekilde Turkiye’ye yapmamizi istedim ben. Nasil ki babasi artik baska yerlere gidelim vs dediginde cocuk terslemisti… Annem Hawaii’ye gidelim dediginde nefret ettim annemden. Ne sacmaliyor bu diye dusundum icimden.

Babamin fendi hep annemi yendigi icin dolayli yoldan hep istedigim oldu. Yasimin ilerlemesiyle daha da cok izleme imkani buldum Fenerbahce’yi. Ama aklimda ne golu atanlar kaldi ne de ofsayttan yenen gol vs. Hep tribunler kaldi. O bagirislar, o rengarenk tribunler… O sette dusmeden yuruyen adamlar. Takim sahaya cikmadan evvel gunes altinda pisen suratsiz suratlarin takimi cikis tunelinde gormeleriyle bir anda yuzlerinin aydinlanmasini unutmam hala. Sonrasi cilgin bir tufan… Bir cingar bir cayirti… Dunyanin en guzel manzarali stadinda dunyanin en guzel koftesiyle tikabasa doldurulmus mide ustune dunyanin en guzel tatlisi adeta o cayirtiyi duymak. Ufak tefeksin. Tuneli gormem mumkun degil. Ama sesi duymak sana isarettir. Oradan anlarsin. Abilerin onceden baslarlar mesela “ fener geliyor fener yaleler yaleler” demeye. Uzatirsin kafani o yone ama herkes ayakta. Gormezsin. Ama ses yok mu o ses… Dunyanin en guzel sesidir bana gore. Ve hala …

14 yillik gurbetten sonra kesin donuse ailede en az uzulen sensindir mesela. Halbuki burada yasayacagim travmalari bilmeden. Ve o travmalari atlatmak icin siginacagin yegane limanin Fenerbahce olacagini bilmeden… Uyum sorunlari… Lisan sorunlari …

Iki maca getirir peder bey canadian’i . Sonra yavastan kendi gelir canadian. Babasindan aldigi para acik tribune gore verilmistir. Ama o kapaliyi ister hep. Annesinin , her anne gibi, mutfak parasindan arttirdigi parayla kapaliya gider. Bazen meyvesuyu satar tribunde. Jimmi’s Fried Chicken’da deplasmana para yetistirmek icin calisir mesela. Tribune kapalidan baslar yani.

O da herkes gibi dertlerini zincir yapar ve birbirine ekler… O da herkes gibi O gecenin ne zaman gelecegini sorar, o gecenin ne oldugunu anlamadan… Yavas yavas kendine guveniyle birlikte lisani da gelisir. Insanlarla temas kurar. Staddan cikip Moda istikametine giderken gordugu ve goz asinaligi olan 2-3 kisiyle yakinlik kurar. Ilk grubuna oyle dahil olur. Grup da denmez ona ya neyse… Yakin mahallelerdeki bu yasitlariyla halen devam eden dostluklar kurar. Ortak konu Fenerbahce’dir. Fener ne yapacak bu hafta ? 2 puani alirsa ve Trabzon kaybederse siralama nasil olur diye matematikcileri istatistikcileri kiskandiracak ihtimal hesaplari yaparlar kendi aralarinda. Oyle bir hale gelir ki is, Fenerli olmayanla temas etmek gunahtir.

Sonra o ilk gece gelir. Prima Nochte yani. “Kapaliyi almamiz lazim oglum” larla bezeli birbirine gaz veren konusmalar… Ve son vapurla karsiya gecme… Senin gibi sevdalari olanlarla bir arada olmak. Seni simaen taniyanlarin seni gorduklerine mutlu olmalarini gozlerinden okuma… “Sende bizdensin artik” der gibi… Gizli bir dernege uye olur gibi… Sadece uyelerin bildigi gizli bir el sikismasi var gibi… Basli basina bir teskilat yani… Sonra senin gibi sevdalari olan ama sevdalari, sana gore, yanlis tarafta olan evsahipleriyle karsilasma… Ucusan taslar, bicaklar, buyuk boy tekel bira siseleri… Korkuyla karisik heyecan. Adrenalinin doruklara ciktigi, kalbin gogse sigmadigi anlar…Sonucu bilmemene ragmen arzulanan kapaliya girme basarisi…

Sonra … Bir hafta sonra evindeki macta seni o gece gorenlerle artik sarilma… Iki direk arasina bir daha cikmamak uzere giris… Deplasman yolculuklari… Yolda patlayan lastikler… Otobuste cikan kavgalar… Disaridan atilan taslar icin otobusten firlamalar… Stad onune gelis… Fener Fener diye ortaligi inletis… Stadda takimi izlemek, destek vermek… Hayat sadece Fenerbahce…Istanbul disini hala cok iyi bilmemeye ragmen bir cok sehrin otobus gariyla stadi arasini cok iyi bilmek mesela.

Yaralanmalar, nezaretler, kufurler, degisen yonetimler, satilan futbolcular, gelenler, hayal kirikligi yaratanlar, satilmis hakemler, Cimbom usagi federasyonlar, it-kopek olmalar, kuyruk cileleri, kavgalar, hiyanete ugrama hisleri, milyonluk esekler, mactan sonra sergiye, arkayi fenerleyin, canadian’a cay 4 sekerli olsunlar, olen dostlar, sakat kalanlar…

Ama hep kapalida… Iki direk arasinda gecmis yillar. Karsi tribunun ustu kapanmis ama terk edilmemis ilk goz agrisi iki direk arasi. Taa ki orasi da yikilana dek.

Koskoca bir devir… Bir taraftarlik anlayisi… Bir heyecan… Odenen bedeller… Iki secim arasinda sikistiginda secimi Fenerbahce’den yana yapma kararliligi…

34 yil gecmis ilk gunden bu yana… Cogunlugun kabul ettigi gibi bir omrun yarisini vermisiz. Hadi miladi 74’ten degil 83’ten alalim… Ceyrek asir yani… Dile kolay… Su gibi akip gecmis.

Sac kalmamis. Kalanlar beyaz. Sakallar beyaz. Gogus killari kirlasmaya baslamis. El ayak tutuyor sukur. Hala staddayiz. Yasitlarimiz gibi efendi uslu mac izleyemiyoruz. Icimizde yok. Hala tepiniyoruz, hala gomlegi fora edip bele bagliyor ve hala bagiriyoruz. Bel agriyor oturuyoruz ama hala TARAFTAR gibi duruyoruz.

Sonra gun geliyor stadda bir ses geliyor kulagimiza. “Haydi onikinci adam ayaga. Haydi bu macta susmak yok “. Filmdeki dis ses gibi. Ama yadirganan bir ses bu. Gol oluyor o dis ses bagiriyor , yirtiyor kendini… De Souzaaaaaa ! Ulan o ne ki ??? Tum mac acaba uyuyor mu diye dusundugun adam gurluyor bir anda. ALEXXXXX. Saskinlik sonrasi…Sari lacivert rengimiz Fenerbahce herseyimiz, hic bir seye degismeyiz cunku Fenerbahceliyiz… Son kismi uyuyan adam bagiriyor. Arkasindaki adama amerikali gibi CAAK yapiyor. Keyifli. Gorevini yapti. Sonra tekrar oturuyor. Huzurlu…

Futbol bu… Isler her zaman iyi gitmiyor. Milyon euroluk transferler fos cikiyor. Kagit ustunde acik ara ligi alacak denen takim bunu basaramiyor. Hayalkirikligi var. Gozler o CAAK yapan adamda. Keyifsiz. Soyleniyor yanindakine. Eliyle bir futbolcuyu isaret ediyor. Konusmasini duyamiyorsun ama mimiklerden belli ki hararetli artiyor. Sag el yukari kalkip iniyor. Bela okuyor. Macin bitimine 5 dakika var. Arabasini kotu yere park etmis. Erken cikiyor. Tipki Fever Pitch’deki cocugun babasi gibi. Beat the traffic olayi. Ama mac bitmedi. Nereye hemserim ?

O esnada sen ne yapiyorsun ? Sen sampiyon olmasan da kupalari almasan da … Diye yirtiyorsun kendini kacan sampiyonlugun ardindan. O adam turevleri cikis kapilarina dogru ilerlerken sana aciyarak bakiyor. Salaksin sen cunku. Futboldan da anlamazsin zaten. Sampiyonluk kacmis ve sen orada bagiriyorsun. Girtlagin bagirmak ve sigara etkisiyle bombok olmus. Uzuntunun en buyugunu sen yasiyorsun. Kahrediyorsun ama kufretmiyorsun. Sevdana halel getirmiyorsun ve sana aciyor o adam. Sen kimsin ulan ! Asil ben sana aciyorum. Ben sevdami dolu dolu yasiyorum. Sevdam icin yollara dusuyorum. O sevda icin bedeller odedim. O renk icin canimi disime taktim ve sen bana aciyarak bakiyorsun. Gecmisin BAMBAMLARINA laf ettigim gunleri aniyorum. Utaniyorum. Haksizlik etmisim diyorum keni kendime. Adamlar en azindan sabahlamaya gelecek kadar cesurdular. Bu zamane adamlarina BAMBAM dedigim icin utaniyorum o lafi ettigim gunler icin.

Bunlarin kumasi cok farkli benden. Ayni potada eriyemem onlarla. Ve evet ONLAR ve BIZLER ayrimi var. Ben yapmak istemedim ama boyle bir ayrim var. Yapanlari hakli buluyorum. Onlara da ihtiyac varmis. Belki… Ama benim yolumda yurumeyen adamla benim ne isim olur. O adam ki parasi yok diye insanlari asagilayarak en buyuk hiyaneti gerceklestiriyor. Ona gore magazadan alisveris fisi Fenerbahce sevdasi. Bir kredi karti slipi. O seni ayiriyor. Senin ayirmana gerek yok ki. O seni ihbar ediyor. Iskencede ottugu yetmezmis gibi birde kendi yoldaslarina bizzat iskence eden soysuzlar gibi o ihbari yapanlar. Curumusler onlar. Basariya gore kombine yenilerim diyor. Avrupa diyor. Hesap yapiyor. Avrupada yurursek kombine bedavaya gelecek diyor. Avrupali rakibi yendiginde ertesi gun isyerinde en cok o boburleniyor utanmadan sikilmadan.

Halbuki Fenerbahce Partizan’a elense, sonra ligde ilk maclarda dokulse o adamlar olmayacak stadda. Son umut Galatasaray macina gelecek belki. Oradaki galibiyetle teskin olacak. Peki ya Galatasaray uzun zamandir yapamadigini o gun yaparsa ? Dusunun o adamin halini tavrini … Sen, Cimbomboma k…sanda seviyoruz iste var mi diyecegin derken onun sag eli kalkip iniyor asagi… Vakit gec oldu. Beat the traffic. Hadi kardesim sen yavastan voltani al. Haftaya muhtemelen gorusmeyecegiz.

Saygilarimla,


misafir yazar: canadian

***

Not:
Bu muhteşem yazı için Canadian abiye teşekkür etmek boynumuzun borcudur..

9 comments:

Adsız dedi ki...

İşte bu yazıdır. sestir, haykırıştır. çoktan göçüp gitmiş bir baba yarısının sana bıraktığı yadigardır. Ezeli rakibin Avrupa kupalarını türkiye getirdiğinde başını dik tutup "elbet ben daha büyüğünü getirecek bir takıma SAHİBİM" diyenlerindir. Bir kişi asla bir geçmişten büyük olmamıştır.

Blogspor dedi ki...

Bu yazıyı okuduğumda hayatımı okumuş gibi oldum nedense.Bende gurbuttenim hemde Kanada'dan.Yazına gelince o gollerde sevinen insanlar gerçek Fenerbahçe'li değildir.Asıl Fenerbahçe'li olan biziz.O yüzden o tipler için dilekçe yazmak gerekir.Eskileri özlüyorum...(Kim özlemiyor ki?)

Ortega dedi ki...

Bir düzeltme yapayım müsaadenizle..

Yazı Tribün Dergi sayesinde tanıştığım Canadian rumuzlu abimize aittir..

Bizim yaşımız ne ki? böyle güzel bir yazı yazalım..

Adsız dedi ki...

Galatasarayliyim hemde Kapalida yillardir varolan bir grubun mensubuyum

Fenerbahce'den hazetmem ama saygi duyarim.

Cunku bilirim ki kardesim fenerli, belki ilerde evlenirsek kayinpederim Fenerli, en yakin omzunda agladigim kankam Fener'li

Hayatimda okudugum en guzel Tribun yazisi.

Muhtesem tek kelime muhtesem.

Her zaman sunu bilin ki Fenerbahce'li Tribun emekcilerinin yanindayiz.

Her ne kadar birbirimizi sevmesekte bu zor donemden gecerken Fenerbahce tribunlerinin bu onurlu davranisi karsisinda tum desteklerimizin onlarla oldugunu bilmenizi isterim.

Son olarak yazi gercekten cok guzel olmus eline saglik Canadian'in

uA kArsi

Fuat

muhder dedi ki...

biletler bile oturulan yerden alınıyor artık. o sırada beklemenin tadı bile kalmadı ortalarda, ha sinemaya gitmişsin ha stada. ikisinde de ses etsen kızıyorlar artık.

ADE dedi ki...

Toronto'dan, --Canadanalı dan-- selam olsun Canadian'a :)

selaminko dedi ki...

bir Galatasaraylıyım ama şu yazıyı okuyupta duygulanmamak, tüylerimizin ürpermemesi mümkün değil. Ben istanbul tribünlerinden uzağım. Gidebildiğimiz tek tribün imkanlar dahilinde Adana 5 Ocak tribünü, ya da Mersin Tevfik Sırr Gür. Elinize, yüreğinize, dilinize sağlık. Bu sözler galiba birbirimizi anlamamızı sağlayan sözler.Ortadan isimleri,renkleri kaldırınca anlıyor insan aynı duyguları hissettiğini.

canadian dedi ki...

gun be gun taraftarlik kavraminda yitirdiklerimizi gordugumde yazmak elzemdi. soyleyeceklerim vardi ve oldukca duygusal ve kizgin bir animda kaleme aldim yaziyi. bir nevi bireysel isyanimdi bu yazi. artik benim degil hepimizindir.

ortega'nin blogu vesilesiyle basta buradaki her renkten taraftara ve sonrada izin isteyip bu blogda yayinlayan ortega kardesime tesekkur ederim.

gun renk ayrimaksizin yitirdigimiz degerlere sahip cikma gunudur. bugune bana yarin baska renklere sevdalanmis taraftarlarin basina gelmesi kacinilmaz olan endustriyel futbol kabusuna karsi bir nevi ruyadan silkinis olduysa yazim ne mutlu bana.

destek veren herkese tekrar tesekkur ederim.

saygilarimla,

canadian (of etobicoke,ontario)

Adsız dedi ki...

Yazıyı Canadian nickli abimizden sanırım antuda okumuştum,o zaman da tüylerim diken diken olmuştu.Şükür ki takım ufaktan düzelmeye başladı da müşterilerin gerçek yüzleri biraz daha saklı kalacak...Ortega eline sağlık buraya taşıdığın için.Muhteşem bir yazı...

Buraya yorum yapan Galatasaraylı arkadaşlardan da gördüğümüz üzere taraftarın halinden taraftar anlıyor.Aynı tabloyu İzmit'te de gördük ya neyse...Aşık olunan renkler farklı olsa da dava ortak olunca düşünceler de aynı oluyor...