Pazar, Nisan 28, 2013

Kaybedenin bahanesi boldur



Fenerbahçe'nin Benfica'yı 1-0 yendiği Uefa Avrupa Ligi yarı final ilk maçı sonrası Portekiz takımının teknik direktörü kaybetmelerinin esas sebebini, bu sene 46 resmi maç yapmaları ve son Sporting maçı olarak gösterdi.

Kaybedenin bahanesi boldur. Takım, renk fark etmeksizin bu böyledir.

Jorge Jesus'a hatırlatmak lazım;

- Fenerbahçe bu sezon şu ana kadar (28 Nisan 2013) tam 57 resmi maça çıktı.
- Fenerbahçe hem Uefa Avrupa Ligi'nde hem de Türkiye Kupası'nda yarı finalde.
- Fenerbahçe'nin bu akşam oynanacak Kayserispor maçı öncesi çok düşük de olsa hala Türkiye Ligi şampiyonu olma ihtimali var.

Yani üç kulvarda da hala havlu atmamış, hem fiziksel hem de psikolojik anlamda yorgun olan ama koşturmaya devam eden bir takım Fenerbahçe. Herhangi bir maç ertleme durumu da olmadı Benfica maçı öncesi.

Biri sanırım Jorge Jesus'a 57'nin 46'dan daha büyük bir sayı olduğu hatırlatmalı.



Çarşamba, Nisan 24, 2013

Benfica analizi



Temsilcimiz Fenerbahçe'nin rakibi Benfica'yı sizler için mercek altına aldık. Nasıl bir oyun anlayışı benimsediklerinden, dikkat edilmesi gereken oyuncularına, zayıf ve güçlü yönlerine değineceğiz.

Öncelikle Benfica'nın Portekiz liginde en çok şampiyon olan takım olduğundan bahsetmemiz gerek. Bu sezon da Porto'nun 4 puan önünde lider durumdalar. Teknik direktörleri Jorge Jesus 2009 yılından bu yana takımın başında ve oynattığı hücum futbolu ile Benfica taraftarının desteğini arkasına almış durumda.Genellikle birbirine yakın oynayan teknik kapasitesi yüksek ve çabuk oyunculardan oluşan bir takım yaratan Benfica; kazandığı başarıların yanında Di maria, Witsel, Coentrao, Javi Garcia ve David Luiz gibi dünya yıldızlarını satarak da yakın zamanda önemli bir gelir elde etti. Oyun anlayışını biraz daha açarsak, hücum oyununu seven ve buna uygun genellikle genç oyuncuları tercih ettikleri söylenebilir. Defans hattında oynayan Garay-Luisao stoper ikilisi dışında tüm oyuncular takım hücumuna katkıda bulunuyorlar. Bek oyuncuları Malgarejo(sol bek) ve Almeida(sağ bek) kanat bindirme- lerinde her zaman ceza sahası kenarlarında bulunarak hücum oyununu güçlendiriyorlar. Takımdaki orta alan ve hücum oyuncuları; top kontrolü yüksek, bileklerine hakim, adam eksiltebilen, süratli ve genç oyunculardan kurulu. Ola John(20), Salvio(22), Rodrigo(22) Gaitan(25), ve Andre Gomes(19) gibi genç oyuncular sabit bir bölgede değil orta saha sağ ve sol bölgelerde hatta kenar forvet olarak da oynama kapasitesine sahipler.

Orta sahanın ortasında da oyun özellikleri Manchester United'lı Carrick'e benzetilen Matic oynuyor. Maç esnasında çok dikkat çekmeyen ama yaptığı hamleler ve oyunun yönünü değiştiren-atak başlatan etkili pasları Benfica için önemli bir oyuncu olduğunu gösteriyor. Hava toplarında da uzun boyu ile tehlike yaratabiliyor. Defans bölgesinde genellikle Malgarejo-Garay-Luisao-Almeida dörtlüsü forma giyiyor.Cezası sebebiyle Almeida yerine Maxi Pereira ve tecrübeli kaptan Luisao'nun sakatlığı nedeniyle de stoper mevkinde Garay-Jardel ikilisinin görev yapması bekleniyor.

Önce de belirttiğimiz gibi bek oyuncular orta saha ve ceza alanında sıkça topla buluşup rakip savunmayı zor durumda bırakabiliyorlar. Geliştirdikleri ataklarda da savunma yaptıklarında da birbirlerine yakın ve yerden oynamayı seviyorlar. Ceza sahasında Ola John ve Gaitan verkaçlarla zaman zaman çok etkili olabiliyorlar. İleri uçta oynayan oyuncuların en önemli özellikleri topu soğukkanlı kullanmaları. Fenerbahçe defansının bu konuda dikkat etmesi gerekiyor. Forvet oyuncuları Cardozo, Lima ve Rodrigo son vuruş ve oyunu okuma yönünden etkili oyuncular. Benfica-Newcastle maçında Santon'un geri pasında araya girip golü atan Lima bu konuda ne kadar tehlikeli olduğunu gösterdi. Ayrıca Andre Gomes, Rodrigo, Salvio ve Gaitan uzaktan etkili sutlar atabilen isimler. Gaitan-Cardozo-John ileri üçlüsünün sürekli rakip alanda yaptığı presle topu kazanma tehlikesine karşı yine Fenerbahçe'nin çok dikkatli olması gerekiyor. Zira bu pres sonucu ligde ve avrupada önceki maçlarda çok tehlike yarattılar.

 Benfica çok iyi özelliklere sahip ve gol atma becerisi bu kadar yüksek olmasına rağmen zayıf yönleri de yok değil. Yine Newcastle ve Bordeaux maçlarında da görüldüğü üzere defans arkasına atılan ara toplarda çaresiz kalabiliyorlar. Ancak Fenerbahçe'de Emre'nin yokluğu Alex'in de gönderilmesinden sonra bu tür topları atacak bir oyuncu olmaması Benfica'nın bu zayıf yönünün bir avantaj sağlamayacağını gösteriyor. Portekiz ekibinin bir başka zayıf yönü de, takım olarak birbirlerine yakın oynadıklarından zaman zaman boş alan bırakıp kontra atağa yakalanıyor olmaları. Önceki Newcastle maçında Papis Cisse, Marveux ve Sissoko gibi isimler topu kaptıklarında Benfica defansını çok zorlamış ancak birçok pozisyonu değerlendirememişti. Moussa Sow, Kuyt ve oynarsa Salih Uçan bu konuda Benfica karşısında etkili olabilir. Fenerbahçe'nin Amsterdam yolunda son engel olan Portekiz ekibini ekarte etmesi için her zamanki etkili defansını bir seviye daha artırması John, Salvio ve Gaitan'a karşı çok dikkatli olması gerekiyor. Bunun için de topu mümkün olduğunca kendi ceza sahasından uzak tutmaya önem vermeli. Bu tarihi maçta Fenerbahçe'nin güçlü rakibi karşısında işinin çok zor olduğunu ve özellikle ilk maçta avantajlı bir skor almasını umuyoruz. Son olarak Benfica'nın ve Fenerbahçe'nin muhtemel ilk 11'ini paylaşalım.


 Benfica'nın muhtemel maç kadrosu


Fenerbahçe'nin muhtemel maç kadrosu

misafir yazar: Ferhat Adsız

not: Ferhat'a bu güzel analiz için teşekkürler.


Cuma, Nisan 12, 2013

Daha iyisini yapabilirdi derken?



Aykut Kocaman'ın Fenerbahçe'nin başına geçen en yetenekli teknik adam olduğuna dair bir iddiam yok, ancak kendisi eleştirilirken sürekli "Fenerbahçe çok daha iyisini yapabilirdi" gibi laflar dönüyor reelde ve sanalda. Sormak lazım bunu diyenlere; Fenerbahçe çok daha iyisini yapabilirdi cümlesinden kasıt sadece Süper Lig başarısı mıdır? Eğer öyleyse eleştirileriniz bir nebze anlaşılabilir. Fakat Türkiye Kupası ve Avrupa Ligi açısından yapılan bir yorum ise bu, çok insafsızsınız.Ortada bu iki kupada da ciddi aşamalar kaydetmiş bir Fenerbahçe var. İkisinde de yarı finalde. Ve bu noktalara kadar gelirken performans açısından da kupanın favorileri arasında zikredilmesine yol açan önemli işler başarmış bir takım var.

Şimdi aynı gruba bir kez daha sormak lazım; Fenerbahçe'nin bu iki kupada bulunduğu nokta başarı değil midir? Eğer bu başarıda takımın çalıştırıcısını hiçe sayıyorve bu işi tamamen şansa bağlıyorsanız insafsızsınız. Hatta daha da ileri gidip Aykut Kocaman'ı hiç sevmediğiniz için böyle düşündüğünüze dair çıkarımlarda bile bulunulabilir. Bu takım biraz sendeleyince akla gelen, Antu.com'da eleştiri görselleri hazırlanan Aykut Kocaman oluyorken; başarıda niye ismi sonlarda hatırlanıyor ya da hiç bahsedilmiyor? Allah'tan reva mı bu?

Biraz insafa davet etmek lazım öyle Fenerbahçelileri. Bu takımın iki kupada da finale çıkmak için önünde bir tur kaldı. Kupayı kazanma durumu olursa daha iyisi olabilirdi diyerek bu sefer de Süper Kupa'yı mı kastedecek bu grup acaba? Merak ediyor insan.

Bulunulan konum küçük görülmesin. Bu elbette "bize bu kadarı yeter" demek de değildir, yanlış anlaşılmasın. Ancak başarı da göz ardı edilmesin. Lütfen!

Salı, Nisan 09, 2013

Gündeme gelişine vole


Salih uçarken

Salih Uçan ismi şu sıralar çoğu Fenerbahçelinin dilinde. Gelecek vaad eden genç yeteneklerden bir şeyler beklemeyi bırakmıştı taraftar, ta ki Aykut Kocaman'ın göreve gelmesiyle bu durumun değişmesine kadar. Kocaman, takımla birçok başarıya imza atarken bir yandan da Fenerbahçe'nin geleceğini oluşturma çabalarında. Ve bu süreç meyvelerini ciddi ciddi vermeye başladı artık. Bunlardan en meşhuru da son haftalardaki performansı ve skora katkılarıyla Salih Uçan tabii ki. Salih daha transfer edildiğinde "bu kadar para eder mi?"den tutun, "Fenerbahçe yine bir genç yıldızı yok edecek" klişesine kadar türlü türlü yorumlar yapıldı. Onunla daha önce çalışmış teknik adamlar ve genç yetenekleri takip edenler bu ismin üzerinde özel duruyorlardır lakin burası Fenerbahçe'ydi. İlk hatada ne vaad ederse etsin bir genç yeteneğin yok olma sürecine girmesi kaçınılmaz olabilirdi. Salih'te de böyle bir durum söz konusu olabilirdi, fakat şansına takımın başında Aykut Kocaman vardı ve buna ek olarak takımdaki bazı sakatlıklardan dolayı Salih'e fırsatlar doğmuştu. Mesela Meireles'in hem Süper Lig'de hem de Uefa Avrupa Ligi'ndeki cezalı maçlarında yerine zaman zaman forma şansı bulan Salih hem iyi oynadı hem de takımı sırtladı. Ve bu genç bunları yaptıysa sadece "şanslı" deyip geçmek doğru olmaz herhalde. Kumaşı çok iyi, eğer akıl hocaları da iyi yönlendirirse Fenerbahçe'nin Salih'i elde tutması zor olacaktır. Zaten şimdiden herkes Türkiye'de gerçekleşecek U20 Dünya Kupası'nın dört gözle bekliyor.

Terim'in hareketleri ve olası cezası

Fatih Terim saha kenarındaki sinirli hareketleriyle bilinen bir isim. Bu özelliği o kadar ön plandaki bazen takımını taktik anlamda yönetme tarzından ziyade, maç öncesinde ve esnasında saha kenarında takımını motive edebilmesiyle daha meşhur biri olduğuna dair yorumlar artık daha fazla. Zaten çalıştırdığı takımlardaki oyuncular da zaman zaman bu konuya dair anılarını anlatıp durur. Terim'in hakkını yiyor gibi de algılanmayayım elbette, bunca başarı sadece motivasyonla olamaz elbette taktik artılar da cabasıdır. Sezar'ın hakkı Sezar'a. İşte tam bunu söylerken gerek Galatasaraylılar gerekse de Terim'i her koşulda destekleyen diğer kişiler bilmeli ki onun saha kenarında veya dışında yaptığı bazı hareketler çok antipatik duruyor. Bugüne kadar bir şekilde savunulan hareketleri olmuştu ancak son Mersin maçında önce hakemin üzerine yürümesi, sonra da saha görevlisi ve yayıncı kuruluş kameralarına yaptığı hareketleri görünce Terim'in hala savunulmasına şaşırıyorum (evet, hala savunan var). Savunan güruha tek sorum var; bir an için Terim'in sizce haklı olduğunu unutun ve kendinize şu soruyu sorun, o hareketleri Terim değil de başka biri yapsaydı gözüne çok rahatsız edici gelmeyecek miydi? Öyle değil mi? Hatta belki de söylenecektiniz. Bunu kendinize itiraf etmelisiniz. Onca hareketin yanında maç sonrası kurullara ve 3.şahıslara tehditler de ayrı bir mevzu. Ve tüm bunların üstüne Lig tv'ye çıkma işini kulüp yöneticisi ayarladığı halde "siz çağırdınız diye geldim, planlanmış bir şey yok yani" cümleleri. Olay iyice komediye döndü. Şu aşamada merak ettiğim tek şey bir ceza verilebilecek mi Terim'e? Verilirse ne kadar olacak? Terim'in tribünde olduğu maçlarda zorlanan Galatasaray önümüzdeki maçlarda neler yapacak vs.

Aybaba'nın Oğuzhan takıntısı

Samet Aybaba'nın Galatasaray ve Fenerbahçe'nin bu kadrolarının ve kamuoyu etkilerinin yanında Beşiktaş'la 'FEDA' sezonunda yaptıklarını başarılı bulmakla beraber, yaptığı bazı işlerle takımını geriye götürdüğünü düşünüyorum. Birçok şey konuşulabilir ancak sadece Oğuzhan meselesine değineyim. Oğuzhan gayet yetenekli bir isim. Aybaba ise her fırsatta ya oyuncusunu medya önünde azarlıyor ya da jest ve mimikleriyle onu demoralize ediyor. Bu oyuncuya neden bu kadar takmış anlamıyorum. Dünkü Bursaspor maçının ilk yarısını izledim. Beşiktaş'ın kötü görüntüsünün tek sebebi Oğuzhan'mış gibi saha kenarından sürekli ona bağırdı çağırdı. Ve oyuncu da haliyle iyice pıstı kaldı oyunda. Bir Fenerbahçeli olarak eğer Aybaba sezon sonuna kadar Beşiktaş'ta kalacaksa bi Sezer-Oğuzhan takası olur mu beklentisinde olacağım. Sezer'den Fenerbahçe'ye hayır gelmeyecek gibi, keza Oğuzhan'ın da Aybaba varken Beşiktaş'ta işi zor. Mantıklı bir takas olur kanaatindeyim.

http://www.medyaspor.com/kose-yazilari/gundeme-gelisine-vole-133

***


Not: Bundan sonra fırsat buldukça gündeme dair karalayacağım bu tarz yazılar. Başlanıgıcı klasik biçimde "3 Büyükler" denen takımların gündemiyle yapmak pek hoş olmadı aslında ama ilklerin günahı olmaz diyeyim. Önümüzdeki yazılarda daha kıyıda köşede kalmış mevzulara değiniriz.


Cuma, Nisan 05, 2013

Perşembe, Nisan 04, 2013

Hacı abi, bizde klişe söylemdir bu


Huffingtonpost'un İspanya'yı takip eden İngiliz gazetecisi Richard Martin'in Real Madrid - Galatasaray maçının hemen ardından twitter'da yazdığı yorum. Fatih Terim'in maçın hakemini eleştirmesi üzerine, adam hem komik hem de yerinde bir tespit yapmış. Lakin adam ecnebi olunca bizi pek bilmiyor tabii. Halbuki şunu bilse; bu cümleler bizim ligde maç kaybeden teknik direktörlerin klişe laflarındandır. Aşağı yukarı herkes söyler. "Ben hakemler hakkında konuşmayı sevmem, onlar hakkında hiç konuşmam ama..." Türkiye liginde antrenörlerin en çok söylediği sözler diye bir liste yapılsa, ilk 3'e rahat girer. El oğlu bilmiyor...

dip not: Galatasaray'ın bu maç özelinde hakemden yana dert yanmaya hakkı olduğunu düşünüyorum öte yandan, onu da belirteyim.

Başlıksız Yazı

 En son 2018'de Fenerbahçe'de bir şeylerin değişeceğine, eski düzenin yok olacağına inanarak bir yazı karalamışım. Ali Koç'tan n...