Pazartesi, Ocak 14, 2013

Trabzon’dan Fenerbahçe’nin görünümü: Batı Yakası’nda yeni bir şey yok


Hayatını işler güçler sebebiyle Trabzon’da devam ettirmekte olan bir Fenerbahçeliyim. Sanırım bugünlerde bir Fenerbahçeliye “ülkede hangi şehirde yaşamak senin için zor olurdu?” sorusunu sorsalar, çoğunluk ilk olarak Trabzon’un adını verir. Önceden de Trabzonspor’la aramız pek iyi değildi gerçi, lakin 1,5 yıldır yaşanan malum süreç sonrası konuya dair fikirleri sorulmaksızın iki kulübün de taraftarları rakiplerinden hazzetmemek de. Bundan mutlu olanlar da vardır, fakat bu yazıda buna dair bir şeyler karalamak niyetinde değilim.

Dün maç sabahı kafamda maça gitmeye dair bir düşünce vardı, ancak şu dönemlerde Avni Aker’e bir Fenerbahçelinin ‘Truva’ organizasyonu yapması, buna niyet etmesi hayli tehlikeli sayılabilecek türden bir şey malum. Bu sebeple bu düşüncemi ulu orta dile getirmiyordum. Öğlene doğru yine Trabzon’da yaşayan bir Fenerbahçeli arkadaşımın “maça gidelim” düşüncesini dile getirmesiyle kendimizi birden statın orada bulduk. Paldır küldür oldu her şey. Trabzon’a, bu şehre kısa sürede bayağı alıştım da, o statın çevresinde Fenerbahçe’ye duyulan öfkeye, söylenen küfürlere ilk kez bu kadar yakından şahit oldum. Çok deplasmana gittim Fenerbahçe ile ve yine Kadıköy’de de çok hararetli maçlara tanık oldum ama bu olay bambaşka bir şey. Anlatılmaz, yaşanır türden hem de…

 Etrafta oraya sadece Fenerbahçe’ye küfretmek için gelen yüzlerce insan var. Ve stat çevresindeki işportacıların tezgahlarında da yine Fenerbahçe’ye hakaret eden ürünler satılmakta. Aslında maça giderken kafamda bu görüntüleri canlandırmıştım da, orada canlı canlı yaşayınca durum farklı oluyor.

 Şehir merkezinde üzerinde Fenerbahçe’ye ait şeyler taşımasa da konuşmalarından Fenerbahçeli olduklarını belli eden kişiler de hayli vardı bu arada. Kendi çapımda gerçekleştirdiğimi zannettiğim bu Truva operasyonunda yalnız değildim yani. Muhtemelen bu satırları okuyanlar arasında maç öncesinde, maç sırasında ve maç sonrası zamanda başıma herhangi bir şey gelip gelmediğini merak edenler olacaktır. Onu söyleyeyim hemen, hiçbir sıkıntı yaşamadım. Bunun iki sebebi vardı elbet; birincisi, nihayetinde öyle çok tanınan bir sima değiliz, ikincisi de yanımızda Trabzonlu bir arkadaş daha vardı zaten. İki Fenerbahçeli, bir Trabzonsporlu olarak izledik maçı.



 Stat atmosferine dair bir iki kelam edeyim. Kale arkalarının deniz tarafına bakan bölüm dışında öyle ahım şahım bir tribün ortamı yoktu. O tarafta da stadı tezahüratlarla yönlendirme ve devamlılık sorunu var. Bir de Trabzonspor-Fenerbahçe maçında görmek gerek diye not düşeyim tabii bu konuya.

 Maç hakkında bir Fenerbahçelinin söyleyebileceği çok güzel şeyler yok ne yazık ki. Takımdaki umursamaz hava aynen devam etmekte. Eskiden bu takım maç seçerdi. Böyle bir huyu vardı. Bu sene o da yok. Neredeyse bütün bir ilk yarı aynı umursamaz oyunla geçti. Geleceğe dair bu takımda tek umut Salih’dir. Her geçen gün kendine daha güvenen bir görüntü çiziyordu. Bu şekilde devam edebilirse bir alt ligden gelip de Fenerbahçe’de parlayan Tuncay ve Gökhan Gönül örnekleri gibi olabilir. Bir taraftar olarak şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki; Salih bana Baroni’den daha çok güven veriyor. Gamsız adam Baroni yerine orta sahada Salih’i görmek isterim.

Son olarak Aykut Kocaman’ın istifa kararından sonra gitmemesi için yalvaran ve ona ikinci devre toparlanacağız diye söz veren futbolcular umarım dün sahada yürüyen futbolcu grubundaki kişiler değildir. Bu hallerine güvenip bu oyuncularla (bir iki istisna dışında) halı saha maçına bile çıkılmaz ne yazık ki.

4 comments:

Adsız dedi ki...

güzel yazı

varol döken dedi ki...

trabzonspor'un orijinal bujileri için bordomavibuji.com adresini ziyaret edebilirsiniz!

varol döken dedi ki...

kendi çapımda spam yaptım merhabayın niyetine

Ortega dedi ki...

Günde 58 bin tane spam yorum gelince hiç hoşuma gitmeyen bu resimli kelime oyunu olayına giriştim. Hayırlı uğurlu olsun.