Pazar, Temmuz 24, 2011

Ebesinin Ama Ali Sami


Serhat Ulueren: "Santos'un attığı ilk golde Korcan'dan şüpheleniyorum, yumruklarını uzatmadı."

Dün Trt Haber'de yayınlanan Büyük Takip adlı belgeselde konuşan bilirkişi Serhat Ulueren'in kurduğu cümleydi bu... Devlet kanalı ise bu programdaki yaklaşımıyla, daha dava görülmeden kelle istemesiyle malum soruşturmanın içeriğiyle ilgili insanı iyice kıllandırmıştır.

Uyanma Zamanı

Aziz Yıldırım, "verilmeyecek hesabımız yoktur" demiş. Bu, taraftarın 3 Temmuz'dan beri yönetimdeki herhangi birinden duymak istediği sözdü(r).

Biraz geç oldu ama yönetim uyanıyor galiba. Taraftarın iteklemesiyle de olsa uyanmaları güzel. Öteki türlü o sessizliğin hiçbir manası yoktu.

Cumartesi, Temmuz 23, 2011

Yazıklar Olsun!

S. Donetsk maçındaki haklı tepkilerin arasında gözüme batan ve beni rahatsız eden Aziz Yıldırım maskeleri, pankartları vs. temalı bir eleştiri yazısı yazacakken, Fenerbahçe Kadın Basket Şubesi'ndeki küçülme haberlerini duyunca o yazıdan vazgeçmek... Hiçbir şey yazası gelmemek... Şu an halet-i ruhiyem budur. Aslında daha da beteri var elbet. Basiretsiz yönetim kuruluna da kongre üyelerine de sövüp sayıyorum. Hele yönetim!!! Bostan korkuluğundan farkları yokmuş. Yazıklar olsun!

Bakalım daha ne kadar küçüleceğiz? Tek Adam rejimine bu denli sıkı sıkıya sarılmanın camiayı buralara sürükleyeceğini görmemek için kör olmak gerekirdi. Bunları yazınca "Fenerbahçe düşmanı" olarak beni ve benim gibileri gösterenler bugün kadın basket şubesiyle ilgili haberlere küfürler ediyorlar. Ne demek lazım buna?

Basiretsiz adamlar topluluğu Fenerbahçe yönetimi, 3 Temmuz'dan beri sessiz sakin takılmalarından sonra basket şubesiyle ilgili kararlarıyla iyice sıvamış oldular özetle.

Bunları konuşmamız, bu söylentileri işitmemiz bile yeterince mide bulandırıcıdır.

Yazıklar olsun!

***


Not: Bu yazıyı yazdıktan sonra Twitter'dan Yusuf Kenan Çalık bilgilendirdi sağ olsun. Aynen aktarıyorum yazdıklarını;

" Birsel ve Nevriye'nin menajeri ile konuştuk kulüp bulun şeklinde bir şey söylenmedi dedi. Basketbol şubesi ise tabi ki tedirginlik var ancak küçülme gibi bir şey söz konusu değil dedi."

Salı, Temmuz 19, 2011

''Anlat Bakalım, Neden Buradasın?''


Onlar ki Dunyanin Son Umudu, Soylari Tukenmeyen Birer Sahindirler…

Halden anlayan, babacan tavirlariyla samimiyeti gozlerinden okunan hakim sordu :
- Anlat bakalim. Neden buradasin?

Saskinlik icinde, sorunun muhattabinin kendisi olup olmadigindan emin olmadigi her halinden belli kisi, isaret parmagiyla kendini gosterip, “Ben mi?” dedi. Onayladi basiyla hakim. Ekledi, “Neden burdasin?” “Siz daha iyi bilirsiniz “ demeye yeltendi. Sonra mahmekeye saygisizlik addedilir diyerek yuttu. Zaten bu sicakta cekmisti lacileri, kravati…

Iyi hal ya…Kafasinda kisaca bir muhakeme yapti. Bugun burada olmasinin sebebi cok eski yillara dayanmaktaydi. Mahkemenin cok vaktini almaktan cekindi. Ama en iyi politika durustluktur diyip basladi sozlerine.

- Cok eskilere dayanir aslinda hakim bey bugun burada olmamin sebebi. Bilmem ki zamanimiz yeter mi?

Hakim, eliyle devam etmesini isaret eden bir jest yapti. Ve basladi seruvenini anlatmaya…

“ Dogdugum mahalle-semt itibariyle Allaha sukur Fenerbahceliyiz. Sonradan olma degil haaa. Yanlis olmasin. Dogustan anlayacaginiz. Semtimizde dogunca ve Fenerbahceli aileye sahip olunca biz de her akli selim sahibi gibi dogru yolu tutmusuz. Ama sanssizligimiz yurtdisina uzun sureli cikisimizla olmus. Biz hep posterlerle buyuduk o yuzden hakim bey.

Ses dergisinin posterlerini animsar misiniz ? Yok Fatma Girik’in posterlerinden bahsetmiyorum. Sampiyon olan takimin posterlerinden bahsediyorum. Posterlerin altinda hani oturanlar, ayaktakiler yazardi. Oradan daldik biz bu islere.

Uzun favorili, sortlu adamlarin isimlerini o zaman kazimaya basladik zihnimize. Posterlerde poz verenler once toprak sahalarda, sonra zumrut yesili cimenlerde duruyorlardi. Poz verenler degisiyor, formanin reklami degisiyor ama o kutsal forma hep ayniydi. Sanirim kalbimize ilk sevda tohumlari o posterlerle atildi. Arada poz verenleri staddan gormek sansim da olmadi degil.

Mahseri kalabaliklarin onunde bir o yana bir bu yana top pesinde kosadursun onlar, ben bir gozle onlara bir gozle de bol soganli kofte-ekmegime bakiyordum. Turist Omer misali geldigim ulkeme ve stadimiza asinaydim. Ama dedim ya, biraz turist omer kivamindaydi bu ziyaretler…

Yasadigim ulkede futbol populer bir spor dali degildi. Buz hockey basta olmak uzere, celik-comak bozmasi baseball ile ilgilenmek durumundaydim. Ulkeye kesin donusumuzde futbola kanadali kalmadiysam sebebi babamdir. O ogretti topa sag ve sol ayakla vurmayi. Arada okuldan izin alip geldigimiz mayis tatillerinde kofte-ekmege daha az ilgi gosterip oyuna konsantre olmayi ogrendim. Kimse ogretmedi hakim bey.

Ne zaman cokulecegini, ne zaman senden uzun adamin sagindan yahut solundan pozsiyonu kacirmadan herseyi gorebilecegin refleksleri ben o gunlerde farkinda olmadan ogreniyormusum meger. Bir nevi okul gibiydi. Bir saniye uyusan golu goremezdin. Devamli uyanik olmak mecburiyetindeydin. Eh, Istanbul cocugu biraz uyanik olur derler ovunmek gibi olmasin. Daha maca gidipte golu goremeden gelmisligim yoktur, sukur.

O donemlerde peder beyle maclara giderdik. Acik konusayim, biraz sıkıcı olurdu. Insanoglu iste, nankordur. Bir sene evvel saat farkinin 7 oldugu ulkede kiminle olursa olsun da maca gideyim diye dua ederken, boyle findik ciktigi kabugu begenmez misali bir nankorluk de sanirim sadece bana mahsus degil.

Zamanla kendimiz gelip gitmeye de basladik. Stadda bagirdik, kufrettik, kavga ettik, catistik, sevindik, agladik, hem de bazen hickira hickira. Sonra zafer sarhosu olduk ayiptir soylemesi hakim bey. En guzel dostluklari kurduk. Guzel zamanlardi.

- Iyi de evladim cok gerilere gittin. Ne isin var o kadar eskilerde ? Konuya gel.

Ama hakim bey, bunlari anlatmadan bugun icinde oldugum durumu izaha kabil degilim. Musadenizle devam edeyim.

Efendim, ne diyorduk ? Heh, guzel zamanlardi dedim ya. Aslinda bakinca ortalama 2-3 sezonda bir basari kazanirdik. Buna da sukur, zira 14-15 sene bekleyeni vardi o sevinci. Sonra bir donem geldi ki sormayin. Bizimle dalga gecmek modaydi. Gecmeyenin kahvede selami alinmaz hale gelmisti. Icleniyorduk tabii bu duruma. Ama elden bir sey gelmiyordu zira sahaya mudahale etme sansimiz yoktu.

O donem kotu bir donemdi bizim adimiza. Her seferinde yeni yonetim geliyor, buyuk vaadlerde bulunuyor bizleri inandiriyordu. Her seferinde “bu sefer olacak” diye inaniyorduk. Olmuyordu. Daha ilk maclarda sapir sapir dokuluyor ve lige havlu atiyorduk. O yillarda hep ezeli iki rakibimizin adi bas sayfalardaydi. Aliskin degildik bizler buna.

Sonra nihayet arzuladigimiz basariyi yakaladik. Pek arkasi gelmedi ama olsun. En uzun bekleyisimiz sona ermisti. Fezadaydik mutluluktan. Ama akabi yine husran.

Artik arada sampiyon olmaya baslamistik hic degilse. Ama en ezeli rakibimiz ulkede ve avrupada basari kazaniyordu o donemde. Ifrit gunlerdi anlayacaginiz. Yine kulubumuz calkantili gunler yasiyor, kongreler hep olayli oluyordu. En sonunda 1 oy farkla yeni biri geldi hakim bey. Eski sube sorumlularindandi kendisi. Aslinda rakibinin kafasina Ali Sen o kadehi koymasaydi bugun ben karsinizda olur muydum bilinmez… Neyse, olan oldu.

Yeni hocalar, oyuncular vs derken bu donemde de hayli iddialiydik. Ama olmadi. Facia niteliginde skorlar alindi. Hele bir kupadan elenisimiz var ki onu siz de animsarsiniz mutlaka. O gunlerde ezeli rakibimizin uzun sureli ve seri sampiyonluklari geldi. Turkiye’de ve avrupada. Biz pek oyle “Turk takimidir, kazansin tabii” diyenlerden olmadigimizdan sevinmek ne demek, cileden cikiyorduk.

Sonra yavas yavas bir cok spor dalinda basarilar kazanmaya basladik kulup olarak. Sevincin de huznun de en buyugunu yasamaya aliskin oldugumuz icin tam iki sefer son anda bizi kahreden skorlarla karsilastik. Ama ertesi sezon basinda yine yerimizi aldik stadda hakim bey.

Yine oyle yaptigimiz bir sezonda bir aralar epeyi gerilere dustuk. Sonra arka arkaya galip gelmeye basladik. En ezeli rakiplerimizi geriden gelip sahalarinda yendik. Diger bir rakibimizle son duzluge birlikte girdik ve burun farkiyla galip ciktik. Ya da biz oyle sandik…

Daha zafer sarhoslugumuz gecmeden bir takim haberler duymaya basladik. Saibe… Sike… Ihbar…Saglam bilgi…Fotograflar…Kasetler…Ortalik tozduman oldu adeta. Hepimiz sorduk kendimize “Acaba???” diye. Inanmak istemedik. “Yok canim” dedik. Kimimiz reddetti, kimimiz kabullendi. Ama hepimiz varsa bir saibe ciksin ortaya dedik. Surunerek yasamaktansa olmek yegdir dedik. Degil alt lige, gerekirse amatore duselim dedik. San, sohret, zafer icin degil gozyasi, kader birligi icin sevdik dedik. Tribunden sevdik dedik. Yaptik mi denilenleri ? Valla ben yapmadim. O yuzden sorunun yanitini ben size veremem..

Onu sizin degerli meslektaslariniz ortaya cikartacaklar. Bagimsiz yargiya ben mudahale edemem. Umarim kimse de etmemistir ! Ama birinin hakkini yediysek, saniye tereddut etmem. Gozumu bile kirpmam. En agir sekilde benim vicdanimda cezalandirilir bunu yapanlar. Ve elbette bizler de bu cezaya raziyiz hakim bey. Denilenler dogruysa cekelim cezamizi. Boynumuz kildan ince. Ama once bekleyelim hele. Bakalim neler denecek, neler olacak.

Ama beni bugun karsiniza getiren sey yurumek hakim bey. Yurudum sadece. Ne birinin canina kast ettim. Ne malina… Kimse icin yurumedim hakim bey. Kendi irademle ve takimim icin yurudum. Renk askina, asiklarla yurudum. Amacim ne yargi surecine mudahale etmekti, ne kimseyi etki altina almak. O gorevi basin kuruluslarina devrettim hakim bey. Ben sadece omuzdaslarimla bu kulubun gercek sahiplerini gostermek istedigim icin yurudum. Kimseye bir zararim da dokunmadi yurudugum icin.

Bu kulubun gercek sahipleri son 5 yildir horlananlar, otekilestirilenlerdir hakim bey. Bizleriz yani. Koluna bileklik takilan, diger renkdaslariyla aralarina set cekilenler yani. Ise gelince 12 inci adam, ise gelince tukaka yani hakim bey. En kotu gunde, en kotu kosullarda her zaman orada olanlar bugun benim sahsimda sizin karsinizda hakim bey.

Ben kimsenin adami olmadim hayatim boyunca hakim bey. Bir kurus menfaat saglamadim kendim veya cevrem adina. Bugunku gibi hic suclanmadim hakim bey. Ben sadece Fenerbahceme olan askimi dillendirmek icin yurudum. Bunda bir suc unsuru varsa da cezama raziyim.”

- Sanigin beraatine…. Sonraki dava….

Misafir yazar: Ercan EREL (Canadian)

Perşembe, Temmuz 14, 2011

Suçluluk Karinesi

Normalde "masumiyet karinesi" diye bir şey vardır hukukta ama bu şike soruşturması sırasında tutuklananlara verilen tepkilerden, bilhassa dün gece tutuklanan Beşiktaşlı isimlerden sonra ülkedeki insanların bundan bihaber olduğunu yahut bunu yanlış bildiklerini düşünmeye başladım.

Elbette her taraftarın -ki ben de onlardan biriyim- takımının sadece böyle iddialarla anılmasından bile rahatsız olması doğaldır. Ötesi daha da midesini bulandırır. Buraya kadar bir sorun yok ama sanki bütün yargılama süreci bitmiş de bu kişiler hüküm giymiş gibi yaklaşmak da garip.

Masumiyet karinesi'nin özü; suçu ispatlanana kadar kişi masumdur, şeklinde Bizde algılanan ise suçsuzluğunu ispat edene kadar suçlusun.

Yapmayın yahu. Yazıktır, günahtır.

Ha, bu iddialar doğru çıkarsa, bahsi geçen kişiler malum sebeplerden hüküm giyerse n'olacak denir belki. Onlara da ne olacağı var mı diyorum... O zaman hep birlikte gömeceğiz o kişileri. Onu da belirteyim.

Pazartesi, Temmuz 11, 2011

Srebrenica Katliamının 16. Yıldönümü

"Askerler çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi anne?"
(Srebrenica 11 Temmuz 1995)

Pazar, Temmuz 10, 2011

Yazıyor

En son yazıyı 17 Haziran'da yazmışım. Öncesinde de öyle paso güncelleme yok zaten. İyice twitter kıyılarına vurduk. Hem tembellik hem de bloga gelen aptal yorumlarla uğraşmama derdi işte. Kpss derdiyle de bir kez daha uğraştık tabii bu arada. O da geçti neyse ki dün.

Velhasıl kelam ne diyor bu adam diyenlere özet geçeyim; deniyor ki gündemle alakalı neden yazıp çizmiyor? Aslına fırsat buldukça iki kelam ediyor ama en tembel yöntemle, twitter'da yani. Buraya daha derli toplu yazmak gerek. Ona da üşeniyorum hanidir. Belki yine yazarım özene özene ama şimdilik twitter'ı daha aktif kullanıyorum.

Çok merak edenlere oradan selam ederim. Madem bu kadar soruldu. Buyrun beklerim, adres bu: http://twitter.com/ortegablog

Başlıksız Yazı

 En son 2018'de Fenerbahçe'de bir şeylerin değişeceğine, eski düzenin yok olacağına inanarak bir yazı karalamışım. Ali Koç'tan n...