İttir Kaktır United: Fenerbahçe 3 Ankaragücü 2
Madde madde yazmak gerekirse,
* Genel olarak psikolojisi Fenerbahçe'den daha kötü durumda olan Ankaragücü'nü zar zor yenen bir takım vardı dün gece. İttir kaktır United ekolü. Üstelik son dakikalarda çizgiyi geçip geçmediği muamma olan bir Ankaragücü pozisyonun gerçekleşmesi de cabası. Maçı izlerken net bir fikrim olmadı. Maç sonrası izlediğim görüntüler ve fotoğraflardan da bir şey anlamadım. Bunlar yetmedi, Erman Hoca'nın tuvalet kağıdı hesabından da bir şey anlamadım. Top belki de çizgiyi geçmişti, buz gibi goldü ama maçın üzerinden onca saat geçmişken ve defalarca pozisyon tekrarı izlemişken bizler hala net bir şey söyleyemiyorsak, pozisyonu anlık süzmesi gereken kişilere sallamak ne kadar doğrudur? Son 3 haftada bir şekilde ofsayttan ya da verilemeyen faul pozisyonlarının akabinde gol yiyen bir takım taraftarı olarak söylüyorum bunları. O zamanlar laga luga yapmadıydık burada. Mühim olan daha çok mücadele etmek ve rakipten bir gol fazla atmaktır. Yani boşu boşuna, "ama siz şöyle falan filan", ya da "bari Fenerliler ağlamasın bik bik..." gibi eleştirilerle gelmeyin rica ediyorum.
* Fenerbahçe maçı kazandı ama genel görüntüsü nasıldı? Takımın geneline bakarsak değişen çok şey yok aslında. Bilhassa ilk yarı koşmayan, mücadele etmeyen ama bir şekilde denemeyi pek akıl edtmediğimiz kanattan açılan topla golü bulan bir Fenerbahçe vardı. Lakin golden sonra rahatlaması ve oyunu fark götürmesi gerekirken, anlamsız rehavete kapılan ve karşısındaki uyuyan rakibini uyandıran bir görüntü çıktı ortaya. Beraberlik golüyle Ankaragücü takımı biz buradan puan çıkarırız düşüncesine kapıldı, ki haklıydılar da böyle düşünmekte.
* Fenerbahçe kanatları yine etkili kullanamadı. Mehmet Topuz ve Özer çok fazla içeriye kaçıyorlar. Bu onlara Daum tarafından verilmiş talimat da olabilir tabii, ama sahaya sağ ve sol açık olarak çıkan oyunculardan kanat bindirmeleri yapmalarını ve çizgiye inme çabalarını beklemek fazla olmaz. Futbolun basit kuralları arasında yer alıyor bunlar. Topuz'un olmadığı kanatı Gökhan Gönül ekstra enerjisiyle fazla zorladı. Ve buradan bir gol de geldi tabii. Ama esas işi olan sağ beklik kavramının fazla dışına çıkmış oldu böylece. Futbolun ofansif yönünü daha çok seven biri olarak Gökhan'ın bu zorlamalarını sevmiş olsam da, rakipte daha tecrübeli bir sol açık olsa Fenerbahçe'nin hali duman olabilirdi gerçeğini de görmemiz gerekir diye düşünmekteyim.
* 3 puanla birlikte inşallah Özer'i de kazandığımız maç olarak hatırlarız bu haftayı. Bir üst maddede Özer'i çizgiye inmiyor diye eleştirmiş olsam da genel olarak mücadelesinden, özgüveninden çok memnunum. Takımda Alex'in futbol zekasına, paslaşma trafiğine katılımda bulunabilecek bir adam daha olduğunu herkes görmüştür artık (bir de Emre var malum). Maç sonrasında Alex bayağı övdü Özer'i. Daum'a da "Özer'i oynat" imasında bulundu. Herr Daum inat yapmaz umarım. Maçı izleyenler hatırlayacaktır, bir pozisyonda Özer sadece göğüs kontrolüyle tek hamlede rakibini öyle bir ekarte etti ki, sadece o hareketi bile bu adamı 16 haftadır neden ilk onbirde izlemiyoruz sorusunu sorduruyor insana? Pozisyonun devamında belki topa çok kötü vurdu ama o da mühim değil. Zorlamak gerek. Uzaktan şutlarla kaleyi yoklamak gerek. Şut çekmezseniz golü bulamazsınız malum. Keza M.Topuz'un da bu bağlamda daha çok şut denemesinde bulunması gerekir.
* E bir de dün seyircisiz oynamanın bir avantajı olduysa o da Özer'in zaman zaman hatalı paslar vermesine rağmen, ısrarla defansın arkasına top kaçırmaya zorlaması ve yine zaman zaman hatalı olsa da, dribilinglerle adam geçmeye çabalamayı bırakmamamış olmasıdır. Aynı hareketleri dolu tribünlerin önünde saçma ıslıklar ve küfürsel tepkileri işitince yapmayı istemeyebilirsiniz. Ve bunlar son yıllarda Kadıköy'de çok oluyor. Dün Özer'in avantajına oldu bu durum belki de. Biraz daha antreman havasındaydı, rahat oynadı. Umarım bu oyununun üzerine koyabileceği forma şansını bundan sonra da bulabilir.
* Alex'siz hücumda sorun yaşayan, hücumda B planı olmayan Fenerbahçe'den bahsederim ya hep. Aslına bakarsanız, Daum inatçı olmasa ve Özer'e güvenebilse var ya... hücumda güzel günler görebiliriz.
* Çok mu abartıyorum dediniz? Öyleyim lanet olsun. Nerede futbol topu ayağına çok yakışan ve de oyunuyla beni mest eden bir topçu görsem, anında hayranı oluyorum.
* R.Carlos'un gitmesi üzerine yazarız bir şeyler. Şimdi sırası değil.
* Selçuk ve Baroni'nin gereğinden fazla abartıldığını görüyorum. Bu adamlar ne ki, yani daha doğrusu adamların çapı nedir ki siz onlardan 10 kat daha fazlasını bekliyorsunuz? Bu iki oyuncuya kızmak yerine, esas onları yeterli görerek dün sahada olmalarına razı olanlara bir şeyler söyleyince bence.
* Haftaya Trabzon deplasmanına giderek hacı olmak ister bu gönül ama işimdeyim gücümdeyim....
* Genel olarak psikolojisi Fenerbahçe'den daha kötü durumda olan Ankaragücü'nü zar zor yenen bir takım vardı dün gece. İttir kaktır United ekolü. Üstelik son dakikalarda çizgiyi geçip geçmediği muamma olan bir Ankaragücü pozisyonun gerçekleşmesi de cabası. Maçı izlerken net bir fikrim olmadı. Maç sonrası izlediğim görüntüler ve fotoğraflardan da bir şey anlamadım. Bunlar yetmedi, Erman Hoca'nın tuvalet kağıdı hesabından da bir şey anlamadım. Top belki de çizgiyi geçmişti, buz gibi goldü ama maçın üzerinden onca saat geçmişken ve defalarca pozisyon tekrarı izlemişken bizler hala net bir şey söyleyemiyorsak, pozisyonu anlık süzmesi gereken kişilere sallamak ne kadar doğrudur? Son 3 haftada bir şekilde ofsayttan ya da verilemeyen faul pozisyonlarının akabinde gol yiyen bir takım taraftarı olarak söylüyorum bunları. O zamanlar laga luga yapmadıydık burada. Mühim olan daha çok mücadele etmek ve rakipten bir gol fazla atmaktır. Yani boşu boşuna, "ama siz şöyle falan filan", ya da "bari Fenerliler ağlamasın bik bik..." gibi eleştirilerle gelmeyin rica ediyorum.
* Fenerbahçe maçı kazandı ama genel görüntüsü nasıldı? Takımın geneline bakarsak değişen çok şey yok aslında. Bilhassa ilk yarı koşmayan, mücadele etmeyen ama bir şekilde denemeyi pek akıl edtmediğimiz kanattan açılan topla golü bulan bir Fenerbahçe vardı. Lakin golden sonra rahatlaması ve oyunu fark götürmesi gerekirken, anlamsız rehavete kapılan ve karşısındaki uyuyan rakibini uyandıran bir görüntü çıktı ortaya. Beraberlik golüyle Ankaragücü takımı biz buradan puan çıkarırız düşüncesine kapıldı, ki haklıydılar da böyle düşünmekte.
* Fenerbahçe kanatları yine etkili kullanamadı. Mehmet Topuz ve Özer çok fazla içeriye kaçıyorlar. Bu onlara Daum tarafından verilmiş talimat da olabilir tabii, ama sahaya sağ ve sol açık olarak çıkan oyunculardan kanat bindirmeleri yapmalarını ve çizgiye inme çabalarını beklemek fazla olmaz. Futbolun basit kuralları arasında yer alıyor bunlar. Topuz'un olmadığı kanatı Gökhan Gönül ekstra enerjisiyle fazla zorladı. Ve buradan bir gol de geldi tabii. Ama esas işi olan sağ beklik kavramının fazla dışına çıkmış oldu böylece. Futbolun ofansif yönünü daha çok seven biri olarak Gökhan'ın bu zorlamalarını sevmiş olsam da, rakipte daha tecrübeli bir sol açık olsa Fenerbahçe'nin hali duman olabilirdi gerçeğini de görmemiz gerekir diye düşünmekteyim.
* 3 puanla birlikte inşallah Özer'i de kazandığımız maç olarak hatırlarız bu haftayı. Bir üst maddede Özer'i çizgiye inmiyor diye eleştirmiş olsam da genel olarak mücadelesinden, özgüveninden çok memnunum. Takımda Alex'in futbol zekasına, paslaşma trafiğine katılımda bulunabilecek bir adam daha olduğunu herkes görmüştür artık (bir de Emre var malum). Maç sonrasında Alex bayağı övdü Özer'i. Daum'a da "Özer'i oynat" imasında bulundu. Herr Daum inat yapmaz umarım. Maçı izleyenler hatırlayacaktır, bir pozisyonda Özer sadece göğüs kontrolüyle tek hamlede rakibini öyle bir ekarte etti ki, sadece o hareketi bile bu adamı 16 haftadır neden ilk onbirde izlemiyoruz sorusunu sorduruyor insana? Pozisyonun devamında belki topa çok kötü vurdu ama o da mühim değil. Zorlamak gerek. Uzaktan şutlarla kaleyi yoklamak gerek. Şut çekmezseniz golü bulamazsınız malum. Keza M.Topuz'un da bu bağlamda daha çok şut denemesinde bulunması gerekir.
* E bir de dün seyircisiz oynamanın bir avantajı olduysa o da Özer'in zaman zaman hatalı paslar vermesine rağmen, ısrarla defansın arkasına top kaçırmaya zorlaması ve yine zaman zaman hatalı olsa da, dribilinglerle adam geçmeye çabalamayı bırakmamamış olmasıdır. Aynı hareketleri dolu tribünlerin önünde saçma ıslıklar ve küfürsel tepkileri işitince yapmayı istemeyebilirsiniz. Ve bunlar son yıllarda Kadıköy'de çok oluyor. Dün Özer'in avantajına oldu bu durum belki de. Biraz daha antreman havasındaydı, rahat oynadı. Umarım bu oyununun üzerine koyabileceği forma şansını bundan sonra da bulabilir.
* Alex'siz hücumda sorun yaşayan, hücumda B planı olmayan Fenerbahçe'den bahsederim ya hep. Aslına bakarsanız, Daum inatçı olmasa ve Özer'e güvenebilse var ya... hücumda güzel günler görebiliriz.
* Çok mu abartıyorum dediniz? Öyleyim lanet olsun. Nerede futbol topu ayağına çok yakışan ve de oyunuyla beni mest eden bir topçu görsem, anında hayranı oluyorum.
* R.Carlos'un gitmesi üzerine yazarız bir şeyler. Şimdi sırası değil.
* Selçuk ve Baroni'nin gereğinden fazla abartıldığını görüyorum. Bu adamlar ne ki, yani daha doğrusu adamların çapı nedir ki siz onlardan 10 kat daha fazlasını bekliyorsunuz? Bu iki oyuncuya kızmak yerine, esas onları yeterli görerek dün sahada olmalarına razı olanlara bir şeyler söyleyince bence.
* Haftaya Trabzon deplasmanına giderek hacı olmak ister bu gönül ama işimdeyim gücümdeyim....
11 comments:
Ben Özer konusunda bazı kısımlara katılmıyorum. Fenerbahçe formasını taşımak tabi ki zor, ağır birz ama Özer bence gerektiği kadar pişmiştir. Senelerce Ankaraspor'u sırtlayan isim oldu. O yüzden kesinlikle Alex'den sonra ilk banko oyuncu olması gerek diyorum. Anca bu şekilde Özer'den %100 verim alabiliriz.
bana göre dün özer çok iyi oldu,bu onun daha ikinci maçı ve daha iyi olacaktı.geçen haftalarda sahada mücadele adına birşey yoktu ,ama dün mücadele vardı 90 dakika olmasada iyi mücadele ettik,bu da galibiyete yetti diyebilirim.ama iyi futbol yoktu.kaptan,işi bitirdi.baroni de açıkları kapattı,koştu,çırpındı,ama bunları abartmam ben.memet topuz,çok kötü oynadı bence,nerde kayserideki memet nerde fenerdeki memet.hafta içi şerif maçınıda alalım sonra sıra trabzona gelir.ama mücadele düzeyi en üst seviyede olmalı trabzon maçında
sallanyuvarlan.blogspot.com
saygılar.
Baroni yi dikkatli takip etmeni öneririm.Özellikle emre yle beraber oynarken.
Cristian'a Ankaragücü maçından sonra laf eden ya futboldan anlamıyordur ya da kafayı ona takmıştır.
Bence takımın en iyisiydi. Özer ve Alex de dahil.
Hasancım güzel yazmışında bu Baroni hakkında büyük bir yanılgı içerisindesin. Baroni tarihimizin en iyi libero transferi. Hayranlıkla izliyorum adamı. Çok akıllı bir oyuncu topsuz alandada takip et bence.
Emre Fakülte
Emrecim,
En iyi çok iddialı bir laf yahu :) Baroni'nin kesicilik yönü iyi tabii ki de benim beğendiğim tarz, oyunun iki yanını oynayabilen bir orta saha adamı değil bence. Nerde Appiah, nerde Baroni misal.Anlatmak istediğim budur. Sahanın diğer tarafında da bir şeyler yapabilirse ne ala derim. Gerçi geçenlerde Gürcan Bİlgiç Baroni'nin defansa yapışık oynamasını Daum'un taktiği diye yorumladı. Öyle de olabilir tabii. Biraz daha müsade etse adama, diğer tarafta ne yapabilecek onu görsek.
diğer tarafa oynamasını da twente maçında gördük...
ben en iyi, çok kötü sınır çizgilerine girmeden baroni'den gayet memnun olduğumu söyleyeceğim...
appiah ise çölde bulduğumuz bir altın madeni gibiydi, onunla karşılaştırmaya gerek yok...
özer de kendi altınını kendi çıkaracak inşallah...
E tabii, beklemeye devam edelim. Belki geliştirir o yönünü.Deivid'e bir sene sabrettik, Güiza'ya hanidir sabrediyoruz da Baroni'den mi esirgeyeceğiz o sabrı :) Onu da bekleriz.
Bir de futbol bilgini olduğumu falan iddia etmiyorum ki hiç. Yukarıdaki yorumu görünce gülesim geldi. Sanki öyle bir imaj çiziyormuşum gibi algılanmış herhalde ama bu yanlış bir yorum. Futbolu çok iyi oynarım. Bunda kendime güveniyorum da, yorumlama konusunda iddiam yok. Rıdvan Dilmen'i takip etsin insanlar. Fenerbahçe'yi en iyi yorumlayan kişi belli. Bu blog kişisel bir sayfadır, kafamıza estiğince yazıyoruz. Bunu tekrar tekrar her yazımın altına not düşmeli miyim? Beğenmeyenler ekranın sağ üst köşesindeki "x" e tıklasın, önerim budur.
"Bu adamlar ne ki, yani daha doğrusu adamların çapı nedir ki siz onlardan 10 kat daha fazlasını bekliyorsunuz?"
Aslında kastım daha çok bu cümleyi ettiğin kişilerdi ama biraz fazla agresif yazmışım, haklısın. Kusura bakma. Cristian'a edilen laflar da takıntılarımdan biri oldu, medyanın insanların düşüncelerini bu konuda da çok iyi etkileyebildiğini düşünüyorum. Sen belki daha çok kafayı takanlar arasına giriyor olabilirsin, futboldan anladığın ortada. Bu arada Rıdvan da Cristian'a sürekli kaptırıyor, o ayrı.
Ama yorum çok rahatsız ettiyse sen de he der geçersin, çok da üzerinde durmaya gerek yok. Adı üzerinde yorum, o da en az senin blogun kadar kişisel. Blogunu beğenmesem takip edip yorum yazmam. Beğenip yorum yazmam da her fikrine katılıyorum anlamına gelmiyor, aksi düşündüğüm bir şeyi biraz agresif bir üslupla yazmışım sadece..
Varol doğru söylemiş, Emre rolünün verildiği Twente maçında ön tarafta da iyi işler yapabildiğini gördük. Ben de Cristian'dan çok memnunum ve ileride herkesin onu Appiah kadar seveceğini düşünüyorum, umut ediyorum.
merhaba, ben yazdığınızın aksine fenerbahçe'nin 10-35. dakikalar arası gayet istekli oynadığını düşünüyorum ilk yarıda. ha tabii bu gençlerbirliği, galatasaray maçlarının yarısı kadar değildi ama kasımpaşa vb. maçlarla kıyaslandığında o hep beklenen "istek" vardı. golü yedikten sonra sus pus oldu takım.
@ortega
bence o yönü gelişik zaten:) çok klişe olacak ama baroni gerçekten tam bir görev adamı... sahanın içinde antrenörün ondan istediklerinden bir adım dışarı çıkmadığı o kadar belli oluyor ki... o yüzden yaptıkları ve yapamadıkları için bence adres daum... emre yokken baroni ye ileriye çık dediğine eminim, emre varken zaten neler olduğunu biliyoruz... emre'nin bu konuda baroni ye göre çok daha serbest olduğu kesin... sonuçta elimizde bazı veriler var, bu adam ligin en çok top çalan adamı, çaldığı topları da bence iyi kullanıyor... görev verildiği zaman da ileride gayet olumlu işler yapıyor...
benim adamım dos santos'tu aslında, kalpten çağırmıştım onu takımıma ama görünen o ki corinthians taraftarının neden ona değil de baroni nin gidişine ağladığını anlayacağız biz de zamanla...
selçuk'a ise hiç girmeyelim agresifleşirim, kendimden çıkarım, istemem olsun öyle, arkhe gibi bir anlık heyhulaya kapılmak istemem, güzel olsun her şey isterim:)
Yorum Gönder