Cumartesi, Haziran 13, 2009

Hepinize bol Tarık Daşgün'lü günler dilerim!

Bu kare bana Tarık Daşgün transferini hatırlattı...kaçırıyormuşcasına..

Beni, Antu'nun hangi içerikte görseller hazırladığından çok, Fenerbahçe Spor Kulübü'nün yaptıkları ilgilendirir. Bu bağlamda, Antu'nun görselleri üzerine yazı yazmamı bekleyen bazı okurlarımıza toptan cevap vermiş olayım. Gelelim esas meseleye. Aslında bakarsanız, Mehmet Topuz transferi üzerine yazmak istemiyorum daha fazla. En son aldığım duyumlar (gerçek olmamalarını dilerim ) midemi daha çok bulandırdı çünkü. Yine de olayın Fenerbahçe taraftarına bakan yönü üzerine üç beş kelam edesim var. Bu son transfer hikayesi sayesinde öğrendik ki, her şey eski tas eski hamam modunda devam ediyor Fenerbahçe'de (ne yazık ki). Ayrıca kurumsallaştığı iddia edilen bir kulübün başkanını görüyorsunuz yukarıdaki karede. Sportif direktör olarak Aykut Kocaman'ı göreve getiriyorsunuz. Buraya kadar her şey çok güzel, öte yandan yukarıdaki görüntüyü sergiliyorsunuz. Bu ne perhiz derler adama... Ve tüm bunların ışığında bakıyoruz ki, Fenerbahçe taraftarının bir bölümü bu olayı sanki kazanılmış bir şampiyonluk gibi algılamışcasına hareket ediyor. Üzerinde Mehmet Topuz'un fotoğrafının olduğu bir kupa eksik bu görüntüde sadece. Benim haddime midir Fenerbahçe taraftarı hakkında ahkam kesmek? Aslında kendimde bunu görmüyorum ama yine de değinmeden edemiyorum. Bu kadar basit mi her şey? Mehmet Topuz için artık Fenerbahçe'nin oyuncusudur diyebiliriz herhalde. Son anda bir mani çıkmazsa, bu işlem tamamdır. Bu transferde sizleri rahatsız eden hiçbir şey yok mu değerli Fenerbahçeliler? Mehmet Topuz'un ve Yıldırım Demirören'in söylemleri, üstüne medyaya yansıyan diğer kişilerin demeçleri.. Neresinden bakarsak bakalım iğrenç bir görüntü bu. Sanırım yine birileri tarafından "eski kafalı" olarak eleştirileceğim ve yine bana endüstriyel futbolun gerçeklerini anlatacaklar. Futbol endüstrisi büyüdükçe, benim gibi bazı değerlere önem veren (ya da eski kafa diyorlar madem öyle diyeyim ben de) eski kafa taraftar sayısı giderek azalacak galiba. Ve yine sanırım, benim esas yapmam gereken, nasıl taktık ama eziklere! içerikli iletiler yazmak falan olmalı. Neyse, bitirelim bu yazıyı da burada ve unutmadan; hepinize bol Tarık Daşgün'lü günler dilerim değerli Fenerbahçeliler.

8 comments:

cingibi dedi ki...

tek kelimeyle süper bir yazı olmuş

alperensaylar dedi ki...

%100 katılıyorum abi yazdıklarına. hayır endüstriyel futbol da bir yere kadar. bu adam mesela hiç konuşmamış olsaydı, gerçekten beşiktaşlı olsaydı ama normal bir şekilde hiç beşiktaşla da bu sıkıntıları yaşamadan bize gelseydi bu kadar üzülmezdim. sonuçta 3 büyüklerde oynayan futbolcuların o takımı tutmaları yani o takımın küçüklükten beri taraftarı olmaları şart değil. metin tekin örneğindeki gibi. adam çıkar işini yapar. ama beşiktaş'tan başka yerde oynamam diyip 1 hafta sonra ezeli rakibe gitmek...gerçi daha kötülerini de gördük emre ve tümer gibi. bu arada bu transfer taraftar olarak da ne kadar bölündüğümüzün bir göstergesi olmuş.

voodoo girl dedi ki...

oh be, bir tane kafası çalışan da varmış dedirtiyorsun her seferinde ortegam :)

Lev Kom dedi ki...

çok güzel bir yazı

yürü güneşe dedi ki...

Bıktım kirli ilişkilerden, siyasetin, mafyanın, paranın gücünün bu güzelim oyunu yiyip bitirmesinden, futbolla ilişkisi olmayan adamların yönetici, başkan olmalarından, gencecik insanların halet-i ruhiyeleriyle oynamalarından.

Son bir iki senedir bu sene uzaktan seveceğim diyorum, başaramıyorum. Sanırım en güzeli avrupadan futbol programını izleyip, ne bir gazete, ne bir tv programı takip etmek...

Redman dedi ki...

Dostum yazini cok begendim ve kendi blogumda da linkini verdim.

Bir goz at, hosuna gitmez ise kaldirabilirim seninle ilgili paragrafi.

Adsız dedi ki...

Bence burada eski kafalılık ya da bazı değerlere hala önem veriyor olmaktan çok insanların içinde bulunduğu koşula göre değerlendirememe sıkıntısı var.

- Öncelikle Türkiye'de futbolcu olmak için eğitimden uzak kalındığını, erken elde edilen para ile birlikte hayata bakış açısı konusunda çoğu futbolcunun ilerleme kaydedememesi gerçeğini ilk sıraya koyalım.

- Bir insanın çevresine çember çekip, o insanın güvenini kazanmış bu insanları satın alırsanız, o insana uzaylıyım bile dedirtebilirsiniz.

- Demirören'in dediklerini ise önemsemediğinizi düşünmek istiyorum.

- Rıdvan'da bir zamanlar Gs forması giymiş ya da Alex Ortega Hooijdonk Fenerbahçeli miydi? gibi ucuz edebiyatlara girmeyeceğim bile.

Tek demek istediğim transfer edilen oyuncuya olan bu bakış açısı, evlenmek için bakirelik şartı koşan erkeğe benziyor. Yani bunun doğrusu ya da yanlışı yok. Sadece koşullar ve hayat var. Ve hiçbiri sizin Fenerbahçe sevginizi etkileyememeli. İşini iyi yapanın başımızın üstünde yeri var.

erbo dedi ki...

eline sağlık, çok güzel bir yazı olmuş