Pazartesi, Ekim 13, 2008

Dinle Neyden

“Dinle Neyden”, 1798 Osmanlı-Fransız savaşının yaklaştığı günlerde, İstanbul’da barış arayan bir avuç insanın çabalarıyla, iki genç Saray mensubu arasında yaşanan duygusal ilişkinin tanığı olan genç bir Mevlevi Dervişinin mistik dünyasını anlatıyor. Mevlevihane defterlerini tutmakla görevli Derviş, aynı zamanda eski bir Osmanlı Paşası olan Nuri Dede efendinin hizmetindedir. Dede efendi ve onun eski dostu olan bazı Fransız diplomatlar yaklaşan harbi önlemeye çalışmaktadır. Gayriresmi olarak sürdürülen bu çalışma, Sultan III.Selim’in kızkardeşi Beyhan Sultan’a ait Sahilsaray’da gerçekleştirilmektedir. Rahatsızlanan Dede efendiye, diplomatik müzakereler sırasında eşlik eden Saray Tabibi Halil ile Beyhan Sultan’ın yardımcısı Gülnihal Kalfa arasında bir yakınlık yaşanmaktadır. Dede efendiyle birlikte Sahilsaray’a gelen genç Dervişin defteri, tamamına tanık olduğu bu hikaye ile Hz.Mevlana’nın öğretisinden yansıyan satırların bir araya geldiği sayfalarla doludur...

***

Filmin künyesinde böyle yazıyordu.. Cuma akşamı bir arkadaşımla birlikte gittik filme. Eksik saymadıysam 6 kişiydik koca salonda. Film başlayana kadar her şey sanatsal bir film izlemeyi bekleyen bendeniz için normal geliyordu.

Bu belgesel-film tadındaki "Dinle Neyden" filminde Ahu Türkpençe, Lale Mansur ve Emin Olcay (Kurtlar Vadisi dizisinin Ömer Baba'sı) gibi tanıdık isimler vardı. Gerçeği söylemek gerekise az diyalog olan, bol bol ney dinletisi sunan bir film beklemeteydim. Yanımdaki arkadaşıma da aynen bunları söyledim.

Filmin bana göre eksileri ve artılarını sıralayım isterim. Filmin görüntü kalitesi oldukça iyiydi. Kıyafet seçimleri de bir o kadar güzeldi. Yani film başından itibaren beyazperdeyi takip eden izleyici o dönemdeymiş gibi hissediyor kendini. Ve bu durum film bitene kadar devam ediyor.

Buraya kadar her şey iyi, güzel ama..bu filmin sonunu çekmeyi unutmuşlar resmen. Birçok soru havada kalıyor, Gülnihal, Doktor ve Halilcan karakteri filmin sonunda ne yapıyorlar gibi... Ve film bittiğinde bizi, "Neden anlatıcı olarak Halilcan karakterini seçtiniz?" sorusunu sordumaya zorluyorlar adeta. Burhan Öçal da var filmde, ve bu tamamen gereksiz bir şey. Misafir oyuncu listesinde adını görünce garipsemiştim. Rolünü ve bir sahnede güğümlere darbuka çalışyormuş gibi vurmasını görünce gülesim geldi. Mevlana ve ney'in filme aşıladığı vakur havayı dağıtan tek sahneydi bu belki de, ve o esnada karede görünen isim Burhan Öçal'dı. Sahil sarayın başkalfası rolündeki Burhan Öçal.


Filmdeki sema sahnesi oldukça etkileyiciydi. Sonradan öğrendim ki, bu tek seferde çekilmiş ve film için değil, tamamen düzenli olarak yapılan gösterilerden biriymiş. Yönetmen bunu filme dahil etmiş. Türk Telekom yetkilileri bu sahneyi izleyip, mutlu olabilirler herhalde. Verdikleri parayla beyazperde de hoş bir sema gösterisi seyretme fırsatı veriyorlar sinemaseverlere..

Yönetmen koltuğunda Jacques Deschamps var. Yönetmenin bir röportajında dediklerine bakınca, III. Selim dönemindeki Osmanlı-Fransız ilişkilerini Mevlana felsefesiyle yorumlamaya çalıştığını anlıyoruz. Ama filmi seyreden kişilere bu nasıl sunuluyor, sorun da burada zaten. Geçmişteki havayı sunrak, bugünkü Türk ve Fransız devletlerinin ilişkilerine yapılan göndermeler ne kadar başarılı? Ben ne yazık ki başrısız buldum. Film o döneme duyulan özlemi, ve Türk-Fransız dostluğunu yeniden pekiştirmeyi amaçladıysa da, bence bu konularda sınıfta kalıyor. Filmin bu mesajı verişini beğenenler de var ama, misal Radikal'den Hasan Celal Güzel onlardan biri..

Özetle filmde birçok şeyi birarada söyleyerek mesaj vermeye çalılan bir yönetmen var, ama ne yazık ki, bunu tam anlamıyla becerememiş. Yine de, belgesel-film tadındaki yapımlardan hoşlanan, ve Mevlana'ya, ney'e ve 18.yy Osmanlı'sına özlem/ilgi duyanlara hitap edecektir. Bunlardan biri de benim gerçi, ama filme fazla beklentiyle gitmek gibi bir hata yaptım. Ben ettim, siz etmeyin derim..

1 comments:

ziggytheking dedi ki...

Hasan Celal Güzel "Dünya dönüyor" desin, "Durdurun, inecek var" derim. O kadar eğreti mi durur bir insan gazetede... Köşesindeki eski resmi garfield'e benzerdi, güler geçerdim sadece :)