Nefret {Mim}
Voodoo Girl paslamış bu seferki mim hadisesini. Daha önce defalarca mimlenmiş biri olarak tedirgin olmuyor değilim arkadaş. Mim nedir, mimlenmek nedir? bilmiyorum, sebebi de budur. Açıkça söyleyeyim bunu. Sadece mimleyen arkadaşların yazdıklarına bakıp, "ha.. demek böyle bir şey yazacakmışım" diyerekten bir şeyler karalıyorum. Olay hakkında bilgisi olan varsa ve bunu benim gibi mimlenme hadisesindn bihaber kişilerle paylaşmıyorsa, çok üzülürüm bak..
Şimdi arkasından konuşmak gibi olacak ama:İkili ya da çoklu sohbet ortamlarında duymak istemediğim cümlelerin başında gelir. Konuşmacının burada kullandığı cümle o kadar samimiyetsizce söylenmiştir ki, bazı zamanlarda bu cümleyi işitiğimde karşımdakine kafa göz dalasım gelir. Burada bu arkadaşların yalandan takındıkları samimyete dikkat etmek gerek "Ya şimdi arkasından konuşmak gibi olacak ama" derken, zaten bahsi geçen kişin arkasından konuşulmuş oluyor, bu bir. İkincisi sohbet edilen kişi ya da kişilere şirin görünme çabasında bulunuluyor. Bakınız aslında ben dedikoduyu, gıybeti sevmem, arkadan konuşmakla hiç işim olmaz şeklinde girizgah hazırlanıyor. Sohbete katılan kişilerin tepki vermesinin önü kesilmeye çabalanıyor bu giriş cümlesiyle.
Hepiniz aynısınız: Bu cümleyi hayatın her anında duyuyorum ve gıcık oluyorum. Nefret ettiğimiz mevzular üzerine yazmam gerekiyor sanırım ama aklıma gelmişken duymaktan nefret ettiğim cümleleri sıraladım. Bana bu imtiyazı tanıyınız. Neyse, mevzumuza dönelim. Bu cümleyi bazen karşı cinsten duyuyorum. Sevgilisine ya da sevgili potansiyeli olan kişiye kızmış, gelmiş bana dert yanıyor bu hususta ve araya şu lafı sıkıştırıyor, "Hepiniz aynısınız". Yahu madem hepimiz aynıyız? Neden gelip bana dert yanıyorsun? Ağlama duvarı mıyım ben? Ayrıca hepimiz nasıl aynı olabiliriz, iyi düşünün bakalım, bu mümkün müdür? Bu gıcık edici cümleyi futbol muhabbetlerinde de duyabiliriz. Aslında tartışmanın mümkün olmadığı kişilerle futbol üzerine pek konuşmam ama bazen öyle saçma şeyler konuşuluyor ki, insan dayanamıyor ve dalıyor muhabbete. O esnada karşımdaki vatandaş şöyle diyor, "Yahu Fenerbahçeli değil misiniz? Hepiniz aynısınız". Burada demek istediği şu "Sen de antudaki saçmalayan tayfadansın". Bu da saçma bir kere. Ben senin saçmalıkların üzerinde bir genelleme yaparak, "Yahu X takımlı değil misin? Alayınız aynısınız" diyebilir miyim? Diyemem..Dememem gerekir. Aklı başında adam böyle bir cümle kurmaz zaten..
Arkadaş olarak görme mevzusu: Aslında bu lafı hayatımda sadece bir kere işittim ama genel olrak nefret ettiğim laflardan biri olduğu için yazıyorum. Gelin bu cümledeki saçmalığı hep birlikte inceleyelim. Er kişi gidiyor, hoşlandığı hatun kişiye bu durumu açıklıyor. Daha sonra da olumlu ya da olumsuz bir cevap bekliyor. Karşı taraftan gelen yanıt ise şöyle oluyor, "Ya Kemalcim, ben seni arkadaşım olarak görüyorum". İşte bir erkeğin, hoşlandığı hatun kişiden duymak istemeyeceği ilk şey budur ve nedense hatun kişiler ısrarla bunu söylerler. Halbuki bilmiyor ki, olumsuz bir cevap verecekse ve bunu açıkça ifade ederse, karşısındakine daha az hasar verir. Muhtemelen hatun kişi, karşısındaki üzmek istemiyor ama farkında değil, esas bu saçma laf adamı orada iptal ediyor. Arkadaş olarak görmek nedir yahu? Adam seni öyle görmüyor işte, onun için gelmiş yanına, seni sevdiğini söylemiş. Sen çıkıyorsun, ve oracıkta "Ben seni arkadaş olarak görüyorum" diyorsun. Nedir bundan sonra ondan beklentin? Gerçekten de arkadaş olarak devam edebileceğinizi düşünüyor musun? İstisnalar vardır belki de ama bence bu söz çok gıcık edici. Bana ya da başka birisine söylenmesinin farkı yok. Nefret ediyorum.
Tribüncü adamın çapulcu sanılması mevzusu: Öncelikle tribüncü nedir, ne değildir? diyecek olursanız derim ki, tribün peşinde koşmaktan haz alan ve bunun karşılığında hiçbir çıkar sağlamayan kişilerdir. Dönelim mevzuya. Bu yaklaşım en çok nefret ettiğim durumlardan biridir. Ben maçları genellikle Telsim tribününde seyrederim. Gerek tribünde tanıştığım kişiler gerekse de gerçek hayattan ya da sanal alem vasıtasıyla tanıştığım diğer tribünden olan arkadaşlara bakıyorum ve diyorum ki, bu genelleme hayatımda duyduğum en saçma şeylerden biri. Bu kişiler arasında üst düzey şirketlerde çalışanlar var (oldukça iyi pozisyonlarda olan kişiler bunlar), Türkiye'nin en önemli üniversitelerinde okumuş yahut okumakta olanları var, birkaç lisana hakim olanları var, siyaset-edebiyat-sinema ve gündelik hayata dair çok önemli tespitleri olanları var, ekonomik anlamda rahat kişiler var..var oğlu var yani özetle. Sırf bu kişiler 90 dakika takımlarına destek adına tezahürat yapıyor diye, yağmur çamur demeden deplasman kovalayıp, o rezil durumdaki deplasman tribünlerinde takımlarına destek veriyorlar diye bu adamlara "çapulcu" demek makul bir şey midir? Sorarım size ey dostlar! Bunun bir genelleme olduğunun ve tribündeki bazı boş beleş kişileri görerek söylendiğinin farkındayım ama neden genele bakılmadan saçma bir genelleme yapılır ki?
Tam olarak anlamadığım mim hadiselerinden birini daha atlattığım için mutluyum. Mimleyene tekrardan teşekkür ederken, yine hiç anlamadığım halde birilerini kendi blogundan mimlemesi için işaret etmem gerekiyor sanırım. Seçtiğim kişileri açıklıyorum; uzun süredir piyasada görünmeyen Pudra kişisi, taze nişanlı Taylanov efendi ve mein freund Sharbone diyorum..
***
Yazı yazarken rahatsız edilmek: Aslında insan bir şey okurken de rahatsız edilmekten hoşlanmayabilir ama bende durum daha çok yazı ağırlıklı. Misal şu blog hadisesiyle alakalı konuşayım. Birçok ortamda yazı yazdım bugüne kadar. Kimi zaman okuldaki kütüphanede, kimi zaman arkadaşlarımın evinde..Hatta bir keresinde, bir alışveriş merkezinde yazı yazmıştım bloga (şu an hangi yazı olduğunu hatırlamıyorum). Diyeceğim odur ki, bazen olur olmadık anlarda ve yerlerde yazı yazma moduna girip bir şeyler karalayasım geliyor. işte bu dakikalarda rahatsız edilmekten hoşlanmıyorum, nefret ediyorum hatta. Bazı dostlarım "Olm, ne yazıyorsun sen? Bir dakka ben de bakacağım" şeklinde tepemde dikiliyorlar. Bu gibi durumlarda çok inatçıyımdır. Başımdan gitmelerini beklerim. Konsantre olmuşum orada, seninle yazımın üzerine laklak edip ilham perilerimin ortamdan kaçmasını istemem. Hala okumak konusunda ısrarcılarsa, yazıyı oracıkta keydedip daha sonra devam etmek üzere saklarım. Bu konuda çok sert kurallarım vardır, Türkan Şoray gibi olurum bazen...Şimdi arkasından konuşmak gibi olacak ama:İkili ya da çoklu sohbet ortamlarında duymak istemediğim cümlelerin başında gelir. Konuşmacının burada kullandığı cümle o kadar samimiyetsizce söylenmiştir ki, bazı zamanlarda bu cümleyi işitiğimde karşımdakine kafa göz dalasım gelir. Burada bu arkadaşların yalandan takındıkları samimyete dikkat etmek gerek "Ya şimdi arkasından konuşmak gibi olacak ama" derken, zaten bahsi geçen kişin arkasından konuşulmuş oluyor, bu bir. İkincisi sohbet edilen kişi ya da kişilere şirin görünme çabasında bulunuluyor. Bakınız aslında ben dedikoduyu, gıybeti sevmem, arkadan konuşmakla hiç işim olmaz şeklinde girizgah hazırlanıyor. Sohbete katılan kişilerin tepki vermesinin önü kesilmeye çabalanıyor bu giriş cümlesiyle.
Hepiniz aynısınız: Bu cümleyi hayatın her anında duyuyorum ve gıcık oluyorum. Nefret ettiğimiz mevzular üzerine yazmam gerekiyor sanırım ama aklıma gelmişken duymaktan nefret ettiğim cümleleri sıraladım. Bana bu imtiyazı tanıyınız. Neyse, mevzumuza dönelim. Bu cümleyi bazen karşı cinsten duyuyorum. Sevgilisine ya da sevgili potansiyeli olan kişiye kızmış, gelmiş bana dert yanıyor bu hususta ve araya şu lafı sıkıştırıyor, "Hepiniz aynısınız". Yahu madem hepimiz aynıyız? Neden gelip bana dert yanıyorsun? Ağlama duvarı mıyım ben? Ayrıca hepimiz nasıl aynı olabiliriz, iyi düşünün bakalım, bu mümkün müdür? Bu gıcık edici cümleyi futbol muhabbetlerinde de duyabiliriz. Aslında tartışmanın mümkün olmadığı kişilerle futbol üzerine pek konuşmam ama bazen öyle saçma şeyler konuşuluyor ki, insan dayanamıyor ve dalıyor muhabbete. O esnada karşımdaki vatandaş şöyle diyor, "Yahu Fenerbahçeli değil misiniz? Hepiniz aynısınız". Burada demek istediği şu "Sen de antudaki saçmalayan tayfadansın". Bu da saçma bir kere. Ben senin saçmalıkların üzerinde bir genelleme yaparak, "Yahu X takımlı değil misin? Alayınız aynısınız" diyebilir miyim? Diyemem..Dememem gerekir. Aklı başında adam böyle bir cümle kurmaz zaten..
Arkadaş olarak görme mevzusu: Aslında bu lafı hayatımda sadece bir kere işittim ama genel olrak nefret ettiğim laflardan biri olduğu için yazıyorum. Gelin bu cümledeki saçmalığı hep birlikte inceleyelim. Er kişi gidiyor, hoşlandığı hatun kişiye bu durumu açıklıyor. Daha sonra da olumlu ya da olumsuz bir cevap bekliyor. Karşı taraftan gelen yanıt ise şöyle oluyor, "Ya Kemalcim, ben seni arkadaşım olarak görüyorum". İşte bir erkeğin, hoşlandığı hatun kişiden duymak istemeyeceği ilk şey budur ve nedense hatun kişiler ısrarla bunu söylerler. Halbuki bilmiyor ki, olumsuz bir cevap verecekse ve bunu açıkça ifade ederse, karşısındakine daha az hasar verir. Muhtemelen hatun kişi, karşısındaki üzmek istemiyor ama farkında değil, esas bu saçma laf adamı orada iptal ediyor. Arkadaş olarak görmek nedir yahu? Adam seni öyle görmüyor işte, onun için gelmiş yanına, seni sevdiğini söylemiş. Sen çıkıyorsun, ve oracıkta "Ben seni arkadaş olarak görüyorum" diyorsun. Nedir bundan sonra ondan beklentin? Gerçekten de arkadaş olarak devam edebileceğinizi düşünüyor musun? İstisnalar vardır belki de ama bence bu söz çok gıcık edici. Bana ya da başka birisine söylenmesinin farkı yok. Nefret ediyorum.
Tribüncü adamın çapulcu sanılması mevzusu: Öncelikle tribüncü nedir, ne değildir? diyecek olursanız derim ki, tribün peşinde koşmaktan haz alan ve bunun karşılığında hiçbir çıkar sağlamayan kişilerdir. Dönelim mevzuya. Bu yaklaşım en çok nefret ettiğim durumlardan biridir. Ben maçları genellikle Telsim tribününde seyrederim. Gerek tribünde tanıştığım kişiler gerekse de gerçek hayattan ya da sanal alem vasıtasıyla tanıştığım diğer tribünden olan arkadaşlara bakıyorum ve diyorum ki, bu genelleme hayatımda duyduğum en saçma şeylerden biri. Bu kişiler arasında üst düzey şirketlerde çalışanlar var (oldukça iyi pozisyonlarda olan kişiler bunlar), Türkiye'nin en önemli üniversitelerinde okumuş yahut okumakta olanları var, birkaç lisana hakim olanları var, siyaset-edebiyat-sinema ve gündelik hayata dair çok önemli tespitleri olanları var, ekonomik anlamda rahat kişiler var..var oğlu var yani özetle. Sırf bu kişiler 90 dakika takımlarına destek adına tezahürat yapıyor diye, yağmur çamur demeden deplasman kovalayıp, o rezil durumdaki deplasman tribünlerinde takımlarına destek veriyorlar diye bu adamlara "çapulcu" demek makul bir şey midir? Sorarım size ey dostlar! Bunun bir genelleme olduğunun ve tribündeki bazı boş beleş kişileri görerek söylendiğinin farkındayım ama neden genele bakılmadan saçma bir genelleme yapılır ki?
***
Tam olarak anlamadığım mim hadiselerinden birini daha atlattığım için mutluyum. Mimleyene tekrardan teşekkür ederken, yine hiç anlamadığım halde birilerini kendi blogundan mimlemesi için işaret etmem gerekiyor sanırım. Seçtiğim kişileri açıklıyorum; uzun süredir piyasada görünmeyen Pudra kişisi, taze nişanlı Taylanov efendi ve mein freund Sharbone diyorum..
4 comments:
mimimizin konusu evde ve özellikle potansiyel ev arkadaşlarıyla yaşanması muhtemel nefretlik durumlardı ancak yine de cevabınız için teşekkürler mr. ortega =)
Tam olarak anlamadığımı söylemştim di mi :)
neden genele bakılmadan saçma bir genelleme yapılır ki?
wow..güzel cümle hafız
bilal
ben almıyım bu sefer.
uyumlu adamım ben takılsın ev arkadaşım öyle :)
Yorum Gönder