Salı, Eylül 16, 2008

Hacet Kalmadı


Alper Öcal o kadar güzel yazmış ki maç hakkında. Tam maç yazısı yazmaya niyetlenmişken, onun yazısını okuyunca, etkilenirim yazdıklarından ve kopi-pest olur diye düşündüm.

Yine de bazı şeylerin üstünde durmak da fayda var. Bölge bölge sahaya çıkan kadroyu yorumlayalım.

Önce kale tabii ki. Volkan Demirel'in yeteneğine ve bugüne dek katettiği aşamaya bir laf edilmemeli. Cidden oldukça yetenekli bir kaleci Volkan. Lakin en büyük hatası beyninde. Bir insan daha 3 ay önce yaptığı hatadan ders almaz mı? Teknik kadro ve yönetim bu konuda Volkan'a gerekli uyarılarda bulunmaz mı? Bu nasıl bir disipsizlik örneğidir? Sayın Başkan, geçtiğimiz Cuma günü yaptığı konuşmada Zico'yu gönderme sebeplerini sayarken teknik heyetteki disiplin eksikliğinden bahsetti. Antremanda hocanın arkasında şut çeken tercümandan örnek verdi. Peki soruyorum öyleyse? Takımda ciddi manada disiplin olsa, Volkan bu saçma hareketleri yapabilir mi? Volkan'ın kendini kalede rakipsiz görmesi ve laubali hareketleri onu disiplinsizliğe götüren sebepler değil midir?

Gelelim defans hattına. Gökhan Gönül'deki perfomasn düşüklüğü için ne diyeceğimi şaşırıyorum gerçekten de. Belki de Gökhan geçen sezon potansiyelini aşmıştı ve biz gözümüzde çok büyüttük onu. Sakatlık sonrası futbola dönmek, konsantre olmak zordur. Ama bir insanda hiç mi istek, hırs olmaz...Göbekte oynayan ikilinin bugüne kadar birarada doğru düzgün oynamamış olması gibi bir durum var. Sezonun başı olması sebeiyle bu konuda Aragones'i aşırı şekilde tenkit etmek haksızlık olur sanırım. Burada esas mevzu, bu oyuncuların bugüne kadar yedek kulübesinde hayatlarını geçirmeleri. Can Arat misal. Şayet senede sadece bir bilemedin iki 90 dakikaya çıkacaksa bu oyuncu, takımda tutmanın manası nedir? Kendisi iyi bir Fenerbahçeli olabilir ama kulübede pas tuttuğu günlerin, sahaya yansıyan etkileri hiç de hoş durmuyor. Can'a da yazık. Belli ki çok kahroluyor ama bu iş böyle devam ettiği sürece, Can'ın Fenerbahçe'ye hiçbir katkısı olmayacağı aşikar. Yasin için de aynı durum mevzu bahis. Bu oyunculara salt yedek gözüyle bakmak, Fenerbahçe için kaybedilen puanlar demektir. Yasin ve Can'ın Fenerbahçe defansını kaldıramayacak meziyette isimler olduğunu düşünülüyorsa, takımda tutulmalarındaki mantık nedir? Yahut şöyle soralım, bu iki isim yerine Egemen'i almak çok mu zordur?
Roberto Carlos'un maç sonunda hakemle tartışmasına çok takılmadım çoğunluğun aksine. Mağlubiyeti hiç iplemeyen bir görüntüsü olsa, bu daha çok sinir ederdi beni. Sahadaki oyunundan ziyade, hakemle olan tartışamsı içindir bu yorumum. Bunu da belirteyim tekrardan, belki yanlış anlaşılır.

Orta sahada lakayt bir Colin Kazım, taraftarla uğraşan kendi işine bakmayan Uğur Boral ve ortada ise Maldonado ve Josico. Ortadaki bu iki isim de maçı rakip kaleye şut çekmeden tamamladılar sanırım. Kanatlardaki oyuncuların vurdumduymaz oyunlarını da bunun üstüne ekleyince, orta saha komedisi daha net görülebilir. Oyuna sonradan giren isimlere yoğunlaşmadan, sadece kadro tercihi için yorum yapmak istiyorum bu sefer. Aslına bakarsanız Aragones'in değişiklikleri de konuşulmalı belki de , ama bir de onları yazarsak oldukça uzun bir yazı olur ve okunacağından da şüphe duyarım o zaman.


Bu takımın gittiği zaman arkasından ağlanabilecek tek futbolcusu Alex'tir. Bunu bir kez daha kanıtladı Hacettepe maçında. Attığı golde yaptığı koşu ve kafa vuruşu o kadar güzel ki. Alex sen bambaşkasın... ve tüm hücum varyasyonlarımız senin üzerine kurulu. Bu iyi mi,kötü bir şey mi siz karar verin.

Güiza için yorum yapmama hakkımı kullanıyorum bu hafta. Bunun sebebi de şu, Kezman'ı ne olursa olsun çok seven biriydim, Güiza için yaptığım tüm olumsuz yorumlar nedense hep Kezman-Güiza karşılaştırmasına doğru kayıyor. Onun için, geçiniz diyorum (çaktırmadan yapılan yorum: umarım Porto maçında goller atar ve beni yanıltır, zira topa gelişine vurmaktan aciz bir golcü olduğunu düşünmekteyim her geçen gün)

Bu kötü görüntü değişir mi? Aziz Yıldırım'ın istediği ve beklediği şekilde "yürüye yürüye" oynayan bu takım şampiyon olabilir mi? Şu görüntüye bakınca, bunun hayalcilik olduğunu söylemek abes olmaz. Aragones için "2.Del Bosque vakası" olur diyenler vardı. Çanların Aragones için çaldığı döneme erken girdik. Porto maçında bir sürpriz olur ve de puan alırsak, Dede bir süreliğine rahat nefes alır. Ama tam tersi olur ve Porto, akabinde iç saha maçında mağlubiyetler yaşanırsa, Aragones'in koltuğu ciddi biçimde sallanmaya başlar.

Porto maçı öncesini de ayrı bir yazıda değerlendirmek gerek.Şimdilik bu kadarı kâfi.

1 comments:

Flamboyant Striker dedi ki...

Günahlarını almayalım, orta sahanın göbeğindeki Maldonado bir kere şut çekmeye yeltendi. Gel gelelim top ceza sahası içine bile girmedi, bırakın kaleyi.
Can ve Yasin konusundaki görüşlerine katılıyorum. Kaldı ki, ilk 11'de oynayan bir oyuncunun yerini dolduramayan bir yedeğe ihtiyaç yoktur. Hiç değilse kiraya gönderilipi tecrübe kazandırılmalıdır.