Blog yazma işinde beni gaza getiren iki şey oldu, daha doğrusu iki kişi. Bunlardan biri Cambelboy 'dur. Onun sayesinde haberdar oldum blogspot'tan. Çok kaliteli yazılar yazıyor sinema konusunda. Hala haberdar değilseniz, takip edin derim. Daha sonra Aceto Balsamico 'yu fark ettim. Sanırım onu artık tanımayan kalmamıştır herhalde, futbolu internetten takip edenler için konuşuyorum tabii ki. Önceleri geçici bir heves olacağını düşünmüştüm, yine de yazmaya çalıştım. Daha sonra bu iki blogun sinema ve futbol konusunda çok kalite yazılar yazdığını düşünerek, yazılarıma ara verdim. Sağolsun beni Tribün Dergi'den hatırlayan bazı arkadaşlar mailleriyle motive ettiler, yazmaya ara vermemem gerektiği konusunda beni ikna ettiler.
Sinema ve futbol konusunda çok sağlam yazılar yazıyordu bu kişiler, ben ne yapmalıyım diye sordum kendime. Benzer bir yolla devam etsem, taklitçilik şeklinde eleştiriler alırım diye düşündüm. Ve en sonunda bunu o kadar dert etmemek gerek dedim. İnsanlara bir şey öğretmek zorunda değilim, amaç çoğu zaman kendini tatmindir zaten dedim en sonunda da . Hani "yazmasaydım delirirdim" sözü var ya, sanırım olayı en iyi özetleyen yorumdur. Serbest bıraktım kendimi ve ilgimi çeken, farklı bir şeyler söylemek istediğim konularda yazıyorum uzun süredir. Her gün onlarca kişi okuyor bu blogu. Okul, iş-güç derken dinamik, her gün yenilenen bir şey sunamıyorum insanlara belki ama nihayetinde okunuyor olmak güzel bir şey..
Four Four Two dergisinin Aralık sayısı Altıpas/Web bölümünde blogumun tanıtıldığı haberini aldım. Vizeler nedeniyle zaman mefhumu yitirmiş durumdaydım, Aralık sayısının çıkmış olacağı aklıma gelmemişti bu yüzden. Hemen gittim bayiiden yeni sayıyı aldım tabii. Takip edilmek, takdir edilmek güzel duygular hakikaten de.. Blogu tanıtırken kullanılan "Ariel Ortega'nın söyleyecekleri var!" cümlesi çok hoşuma gitti. Yukarı bahsettiğim şeyleri tek cümleyle anlatıyor. Umut Sarıkaya'nın Uykusuz dergisindeki "Benim de söyleceklerim var" köşesini hatırlatıyor. Ee bir Umut Sarıkaya hayranı olarak daha da hoşuma gitti bu cümle..Bu arada Melissa Theuriau'nun da bloguma gösterilen ilgi alaka hususunda önemli bir pay sahibi olduğunu da öğrenmiş olduk. Ne demek istediğimi, Aralık sayısını okuyanlar anlayacaktır.
Öncelikle Four Four Two dergisi Altıpas ekibine buradan teşekkürlerimi sunuyorum. Kendilerine iyi çalışmalar diliyorum.. Bu bağlamda yeri gelmişken; blogu takip eden, olumlu/olumsuz eleştirilerini mail aracılığıyla bana ulaştıran herkese şükranlarımı sunuyorum..
El Burrito
6 yorum:
tebrikler ortega.başarının , yazılarının ve blogunun devamını dilerim.sadece not olarak iliştireyim; güzel yazıyorsun.
Benim de bloga devam etmemi sağlayanlardansın sevgili Ortega kardeşim. Zman oluyor 1 ay yazamıyorum ama aklıma sen geliyorsun ve yeniden yazmaya başlıyorum. Blogunu okumanın keyfi konusunda çay demleyerek okuduğum gerçeği yeter sanırım.
Tebrikler abi, 4-4-2 bakalim beni ne zaman kesfedecek :p
tebrikler ortega. hemen yarın dergiyi almak istiyorum, bakalım neler düzmüşler senin hakkında.
tebrikler, severek okuyoruz :)
evet, seni bizler yarattık :))
Yorum Gönder