Salı, Ağustos 24, 2010

3-2

Uzun uzun maç analizi yapmak niyetinde değilim. Kısa kesmeye çalışacağım.

Fenerbahçe son iki maçta alınan yenilgilere rağmen iyi olacağının sinyallerini veriyor. Bu değişimde ne kadar sabırlı olunabilir? Mühim olan mesele budur. Ligin en eli yüzü düzgün iki takımından biri olan Trabzonspor'a karşı (diğeri de Bursaspor) ilk yarı gayet etkiliydi Fenerbahçe. Ancak amatör takımların yediği türden goller yedi. Kaleci Mert'e yüklenilecek bir durum yok. Onun ikinci goldeki acemi çıkışı tartışılır belki ama ilk gol ve üçüncü golde diyebileceğimiz bir şey yok. Penaltı için de kurtardı dersek, abartmış olmayız. Yenilen 3. gol ise Fenerbahçe takımı için rezalettir. Şampiyonluğa oynayan bir takım böyle bir golü nasıl yer? PAOK maçında böyle lakaytlık olmamasını ümit ediyorum...

İkinci yarı ise gerek Şenol Güneş'in hamleleri, gerekse de Fenerbahçe'nin rakip savunmadan dönen topların neredeyse hiçbirini alamayaşı işin rengini bariz değiştirdi. Bu dönemde Trabonspor farka gidebilirdi.

Tekrar Fenerbahçe'ye dönelim. Lugano'nun yanına ve Emre'nin yanına iki sağlam adam takviyesi yapabilseydi Fenerbahçe, çok daha umut dolu konuşulabilirdi bu takım için. Bunu da not olarak düşelim. Bugün muhtemelen Özer'e çok eleştiri olacak. Bu eleştirileri yapanlar haklıdır da. Özer'in hayranıyım ama Özer'in basit oynayamama sıkıntısı var. Bunu aşması gerek. Bunu da kabul ediyorum.

Bu maçta Aykut Kocaman'ı eleştirsem eleştirsem neden Stoch ile başlamadı diye eleştirirdim. Zaten sağ tarafta kanat oyuncusu olmayan M.Topuz var. Solda da yine aynı şekilde Özer'le çıkmak hatadır denebilir. Maç sonrası basın toplantısında Stoch'u dinlendirdiğini söylemiş ama Aykut Kocaman.

Özetle; genel olarak Fenerbahçe'nin oyunu üzerinden maçı yorumlarsak, ilk yarı 3 tane yemeyi, ikinci yarı da gol yememeyi hak etmedi aslınd Fenerbahçe.

Perşembe günü Fenerbahçe bu maçın ilk yarısındaki mücadeleyi gösterebilirse, tur gelir. Aksi bir durum ise, pusuda bekleyenlere yarayacaktır.

7 comments:

Adsız dedi ki...

aslında bu çok daha genel bir yazı ama, aykut kocaman'ın dün geceki kadro seçimi ve oynatmayı düşündüğü sistemiyle de alakalı: http://www.onurkir.com/ne-olacak-bu-fenerbahcenin-hali

Muratonovic dedi ki...

Cok guzel mac oldu.. Futbol kalitesi olarak degil ama seyir zevki olarak, tempo ve pozisyon olarak cok guzeldi.. Ama futbolcular cok hirpalandilar, kupa maclarinda iki takim da bunun sikintisini yasayacak gibi..

Bu da benim mac yorumum ;

http://bohemfutbol.blogspot.com/2010/08/futbola-doymak-trabzonspor-fenerbahce-3.html

Prometheus dedi ki...

Aziz Yıldırım'dan nefret ediyorum ve her fırsat bulduğumda küfredip lanet ediyorum kendisine. Bu maçla mı ilgili, hayır. Maçlar şampiyonluklar kaybedilir önemli değil, ben Fenerbahçe taraftarıyım. Aziz taraftarı değil. Tamam değişim oluyor takımda, değişimler sancılı olur falan ama bu değişimin olmasına neden olan, takım içindeki statükoyu yaratan da Aziz'nin ta kendisi. Ondan nefret ediyorum çünkü;
1-Yüzyıllık takımı elinde oyuncak etti, hayatımda yaşamadığım acıları yaşattı bana.Her türlü yenilgiyi, olmazı tattım sayesinde.
2-Yüzyıllık takımı kendi menfaatlerine paravan ve araç yaptı, onun için önemli olan Fenerbahçe değildi, şişire şişire patlatamadığı egosu.

Futbo.Net dedi ki...

Galiptir bu yolda mağlup.. Trabzonspor-Fenerbahçe maç analizi, yorumlar..
http://www.futbo.net/blog.asp?id=163

SuMMaNuS dedi ki...

Aykut'un doğruları da var, yanlışları da.

Bana göre olan doğrularından başlarsak; maça Alex'siz başlamak çok yerindeydi. Çünkü deplasman maçlarında Alex, artık ciddi derecede handikap yaratıyor. Hele Trabzon gibi diri ve kalabalık bir ortasahası olan takımlara karşı bu handikap çok büyüyor. Şimdilik Gökhan Ünal inadından vazgeçmesi ise başka bir artı. Farklı varyasyonlar ve farklı taktikler denemesi yapması ise devrim niteliğinde. Çünkü yakın zamanda Zico, Aragones, Daum dönemlerinde birkaç ufak değişiklik dışında herkesin oynadığı mevki sabitti, sahaya çıkılan taktik sabitti. Bunlar güzel gelişmeler.

Tabi eksiler de var ve bunlar daha fazla ki bu yüzden galip gelinmesi için şansa ihtiyaç duyuluyor. Nedir eksiler? Herkesin bas bas bağırdığı gibi, Cristian çok sorumsuz. Yani bir Aurelio'yu hatırlayalım, onun iştahlı, koşan, yeteneğini sonuna kadar kullanabilen, bilinçli, sorumluluk alan oyun anlayışını hatırlayalım; bir de Cristian'ın şu halini. Zaten son 2 senedir biz Fenerbahçeliler arasında çok sık söylenen bir laf var; "Şu Emre ile Aurelio'yu yanyana oynarken görseydik şu takımda". Bunun dışında hala Bilica inadı, bunun hakkında başka birşey söylemeye gerek yok. Bu bilindik 2 eleştiri dışında 2 tane daha var. Birincisi; Özer'i sol kanatta oynatmaktan vazgeçmeli. Bir Tuncay yaratma çabası gibi devamlı sola çekiyor ki çok farklı becerileri var bu 2 futbolcunun. Bir Tuncay yaratılacaksa Stoch onu çok iyi yapacaktır. İkincisi; Dos Santos. Aykut Kocaman çekecek bu oyuncuyu kenara, tartıya çıkaracak ve 1 ay içerisinde çıkan kilodan 3-5 kilo eksik olan kiloya inmesini emredecek. Bu kadar basit. Kaç maç oynandı ama bu adam hala forma giremedi. Artık Aykut Kocaman'ın toleranslı tutumunu terketmesi şart.

Supernaut dedi ki...

Hay ağzını öpeyim Ortega derdim ama yanlış anlaşılır.. Zira ağzınla yazmadın bunları elinle yazdın, elini öptürtecek bir yazı yazmışsın.

Ben de benim gibi düşünen üç-beş kişi kaldı sanırım, neslim tükeniyor derken, bugün hiç yoktan bu yazıyı görmem harika oldu.

Millet Fenerimizin arkasında cenazeciler gibi bekliyor, birileri itse de tabuta düşse diye. Skora bakmadan futbolu değerlendirenler ise azınlık kaldı malesef. Bugün bu yazılan çizilenleri bir yere not alıp, ilk yarı sonu fener lider bitirirse yazılan çizilenlerle bir karşılaştırmanı tavsiye ederim. Binlerce dansöz var demiş ünlü düşünür..

Sen de bilirsin ki bu bir klasiktir, tekrar eder kötü gidişlerde...

Yazındaki her harfe katılıyorum, Aykut hocanın takımı bu oyunu skora yansıtmayı başardığı zaman zaten leş kargaları da seslerini keserler. bundan böyle izleyiciler arasındayım, böyle güzel yorumları kaçırmak istemem.

Kolay gelsin.

Major dedi ki...

bu sinyal de ne sinyalse ben bir türlü göremiyorum. beş maç bir galibiyet. şaka gibi. aykut'un bu alex takıntısı nedir anlamıyorum. takım 4-3-1-2'ye dönmüş hala alex yok ortalarda..

durum 3-2 mehmet topuz çıkıyor selçuk oyuna giriyor.

değişiklik deniyor da sahaya çıkan kadro daum'un kadrosu.

taraftarda ne büyük bir gizli alex nefreti varmış. "alex inadından vazgeçti ya yenilsek umrumda değil" diye yazılar okuyoruz. şampiyonlar ligi gitti, uefa gidiyor. ligde trabzona yenildik. sen fenerbahçeysen ligin en büyüğü sensin trabzonu da yeneceksin bursa'yı da. yenemiyorsan sorun vardır.

skora bakmadan futbolu değerlendirelim, fenerbahçe çok mu güzel top oynadı? geçen sezonun son maçında trabzona karşı çok güzel oynamıştık, staddan boynu bükük ayrılırken insan skora bakmadan futbol değerlendiremiyor kusura bakmayın..

ikinci bir aragones dönemi bekliyor fenerbahçe'yi. umarım yanılıyorumdur..