Çarşamba, Ekim 07, 2009

Arda ve Sercan'ın Tek Sorunu Pasaportları Mı?

Şu an Türk futbolunun Avrupa'ya ihraç edebileceği iki genç yetenekli isim kim? diye bir soru sorulsa, sanırım şüphesiz herkes Arda Turan ve Sercan Yıldırım'ın isimlerini söyler.

Sercan'dan başlayalım. Oldukça yetenekli bir genç oyuncu. Ama gerek kendi çevresindekiler gerekse de futbol medyası öyle bir üstüne gitti ki, çocuk kendini birden Süper Ligin üstünde görmeye başladı. Ailesi de çanak tutuyor bu duruma. Geçenlerde babası konuşuyordu bir kanalda. "Oğlumu, sadece Avrupa'ya göndereceğim" falan filan diye konuştu. İma ettiği şey Sercan'ın kalitesinin bu ligin üstünde olduğu. Bu insanlar neden bu işlerin sadece yetenekten ibaret olmadığını anlamazlar ki?

Avrupa'ya gitmek için yetenek yeterli olsa, Sergen Yalçın çoktan gidip oralarda dünya çapında bir yıldız olmuştu. Sergen'in kendisi geçenlerde neden Avrupa'ya transfer olamadığını itiraf etti. O esprili beyanından çıkarılabilecek çok ders var. Umarım Sercan'ın yanındakiler bunu fark eder ve tabii Sercan'ın kendisi de. Yoka Sercan şu an kafasında "Ulan, ben şu halimle M.United'da her türlü oynarım" diye düşünüyorsa, bir yıldız doğmadan yok olmuştur gözüyle bakabiliriz.

Arda'ya gelince. Arda'nın yetenekleri muazzam. Kalitesini tartışmaya gerek yok. Fakat onun da akıl hocaları çok ve onu bence yanlış yönlendiriyorlar. İspanya Ligi'nin 14.sırasındaki takıma gönderilmezmiş Arda. Neden? La Liga kalitesinde bir lige ve düzenli forma şansı bulacağı bir takıma gitmesinde ne gibi bir sakınca var ki?

Arda'nın tekniği Barca'da oynayan topçulardan aşağı değildir, hatta bazılarından daha fazladır. Buna ben de inanıyorum. Lakin Arda'nın takım futboluna ayak uydurma konusunda ciddi eksikleri var hala. Bu kusurlarını Rijkaard'ın gelişiyle, belki düzeltebilir ama şu an görünen budur. Ayrıca fiziki olarak da eksikleri var. Devamlılığı olmayan bir Arda'yı üst düzey takımlar bu sebeple tercih etmez. Euro 2008 performansına baktığımızda, Arda'nın Avrupa'nın en iyi 20 kulübünden birinde oynaması lazımdı ama n'oldu? Arda, hala Türkiye'de, Galatasaray'da oynuyor. Turnuvada Arda'yla kıyaslandığında, daha düşük bir performans çizen Arshavin ise Rusya'dan Premier Lige gitti. Arsenal'de top koşturuyor. Olay sadece top tepmekten ibaret olsaydı, sanırım Arda yerine Arshavin tercih edilmezdi.

Bir de son zamanlarda gördüğüm bir şeye değinmek isterim. Geçenlerde bunu sanırım Rıdvan Dilmen de söyledi. Elano'nun nasıl Brezilya Milli Takımında oynadığına şaşırıyormuş bizim spor medyasındakiler. Hatta Arda, Elano'yla kıyaslandığında çok rahat oynarmış Brezilya Milli Takımında. Yahu böyle bir yorum olur mu hiç? Elano'nun Brezilya Milli Takımındaki performansı, etkinliği vs. bir çok farklı şey var. Bunları nasıl görmezden geliyorlar anlamıyorum. Bir de bu adamın o takımdaki geçmişi var tabii. Şimdi Türkiye'de yaşayan Brezilyalı bir futbolsever çıksa ve, "Yahu Nihat nasıl Türk Milli Takımında oynuyor? Bobo ve Nobre çok rahat oynar Türk Milli Takımında" derse, ne olacak o zaman? Böyle bir yaklaşım olabilir mi ya?

2 comments:

kutay dedi ki...

sercan özelinden dediklerine katılıyorum, yani bu iş sadece yetenek işi değil. ama ben de sercan'ın babası olsam (bu galatasaraylı halimle değil tabi:) ben de onu istanbula yollamazdım..

bu arada euro 2008'de arshavin'in arda'dan, hatta turnuvadakı herkesten daha çok iş yaptıgını duşunuyorum ve arda'nın akıl hocalarının yalnış yönelndirdiği fikrine de sonuna kadar katılıyorum..

Sekhranikos dedi ki...

iyi araba iyi yol ister malum. Bizim en kallavi yorumcularımız dahi bazen aynı hataya düşüyor. Elano'nun bir mustafa sap ile ver kaç yapması var birde kaka ile. Futbol tek başına oynanıyor sanmaktalar sanırsam. Sergen demiş idi şekerspor macerası için. Alsan veremiyosun versen alamıyosun diye. Böyle bir durum. Süper starımız tuncay stoke cityde, değişmez milli önliberomuz real betiste. Ötesi hikaye.