Fenerbahçe 1 Twente 2
Gruplar belli olduğunda Fenerbahçe'yi hem içeride hem de dışarıda en çok zorlayacak ekibin Twente olacağı beklentisinin ilk etabı ne yazık ki gerçekleşti . Twente takım savunmasını çok iyi yapan, bunun yanı sıra etkili kontralara çıkabilen bir takım. Artık günümüz futbolunun en önemli gereksinimlerinin başında gelen mücadeleci anlayışı da layıkıyla yerine getirdiklerini belirtelim.
Maç öncesi kağıt üzerinde favori olan Fenerbahçe'de ne hikmetse artık oyuncuların ya aklı başka yerdeydi (ki bu saçma bir şey olur) ya da Avrupa kulvarını çok ciddiye almıyorlar. Tamamen başkanın verdiği 3 yıl üst üste şampiyon olma sözü üzerinden yerel başarıya konsantre olmuşlar.
Emre dışında, sahada ne yaptığını, nerede durması gerektiğini bilen biri yoktu Fenerbahçe'de. Pozitif anlamda bir şeyler yapmaya çabalayan tek isimdi Emre. E tabii haliyle böyle bir manzarada, bir de yukarıda bahsettiğim özelliklere haiz bir takım olan Twente karşısında galibiyet biraz futbol şansına kalıyordu.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, Mehmet Topuz'un muhteşem frikik golüyle öne geçtik. Lakin o dakikadan sonra Fenerbahçeli oyuncular yapılması gereken ilk şeyi beceremediler. Oyunu soğutmak. Evet. Skor 1-0 olduğunda, en azından bi 5 dakika bunu yapabilmek gerekiyordu. Olmadı. 4 dakika sonra golü kalemizde gördük. Gerçi burada gol öncesi sakatlık sebebiyle saha kenarında olan Gökhan Gönül'ün eksikliği, o bölgede açık vermeye sebep oldu denebilir. Orayı Kazım kapatmaya çabaladı ama beceremedi. Bir de Nkufo'nun şutunda Volkan'ın ciddi bir hata yaparak golde payı olduğunu da belirtelim. Oyundan soğumuş izlenemi verdi.
Yenilen ilk golden önce, Gökhan'ın eksikliğini giderme konusunda ciddi bir hata yapıldı. İşte tam o dakikalarda rakibin tehlikeli bölgeye gelmemesi için faul yapılabilirdi ya da oyunu soğutma amaçlı başka şeyler, ama bunları hiç denemedi Fenerbahçeli futbolcular. Defans bölgesinde eksik olunca, golün gelmesi, ve tabii eksik kanadın olduğu yerden gelmesine şaşmamalı.
Skor 1-1 olduğunda Daum'dan bir hamle bekledik, fakat nafile. Oyun devam etti. Golden 5 dakika sonra, ikinci yarıda Twente'nin kaleyi bulan 2. şutunda yine Nkufo vardı (kaleyi bulan 2 şutun da gol olması da ne talihsizliktir). Serbest vuruştan gelen topu A.Santos uzaklaştıramadı, top Nkufo'nun önüne düştü ve o da affetmedi. 1-2.
Golden 1 dakika sonra o ana kadar sahada varlığı hissedilmeyen Alex bir aşırtma denedi, kaleye doğru yavaş giden topu Twente'li oyuncu dışarı attı. Gol olsa, bir şeyler değişir miydi? Belki. En azından kendi sahamızda 3 puanı yitirmezdik düşüncesi oluyor insanda.
Daum, 81. dakikada Semih ve Deivid'i aldı oyuna. Skor olarak geriye düşmeden ya da golün iyice geciktiği dakikaları saymazsak, Semih'in Daum'un aklına pek gelmediğini düşündüm o değişiklikler yapılırken. Daha sonra Daum'un maç sonu basın toplantısında, "Twente'nin golüne kadar oyunda Semih'e ihtiyacımız yoktu" açıklamasını duydum. İnsan böyle bir açıklama için ne diyeceğini şaşırıyor açıkçası.
Halbuki hem golü yemeden önce, hem de golün hemen akabinde en çok ihtiyaç duyulan oyuncuydu Semih. Sırtı dönük oynamayı becerebilen, top kullanma becerisi Güiza'ya göre daha fazla olan bir isim. Bu vesileyle geriden gelen adamlara da fırsat doğmasını sağlıyor. Benim gibi basit bir futbol izleyicisi bunu aklı edebiliyorken, Daum'un bunu hayli hayli düşünüyor olması gerekti...
Fenerbahçe bu maçı kazanabilirdi aslında. Twente'den daha iyi bir ekibiz ama onları yenebilmek için en az onlar kadar mücadele etmemiz gerekiyor. Fenerbahçeli futbolcular önce bunun bilincinde olmalı.
Şimdi muhtemelen Fenerbahçeli oyuncuların haftada 3 maçı kaldıramadıkları da yazılıp çizilecektir. E o zaman kadroyu ona göre ayaralayacaktık derim. Yahut Daum rotasyon işini biraz ciddiye almalı. Sadece 12-13 kişiden ibaret bir modelin bir işe yaramadığı gerçeğini görmeli. Gruptaki diğer maç berabere bitmiş. Bu bakımdan çok şey kaybettiğimiz söylenemez. Diğer maçlara daha ciddi hazırlanmak ve en az rakip takım kadar mücadele etmek gerek. O vakit bireysel anlamda gruptaki diğer takımlardan daha iyi olduğumuzu sadece kağıt üzerinde değil, sahaya da yansıtabiliriz işte..
Rakip için ekstra bir şey söylemek icap ederse; her ne kadar Nkufo 2 gol atarak öne çıksa da, Twente'nin en iyi ismi Stoch'tu bana kalırsa. Gökhan Gönül'ü çok zorladı. Kendini geliştirebilirse şayet, Chelsea'de uzun yıllar oynar ( Korkut Göze yorumu gibi oldu). 19 yaşındaki bu elemanı takip etmek gerek.
Son olarak el emeği, göz nuru o güzelim pankartımızı tribüne astırmayan Uefa yetkilisini de Allah'a havale ediyorum. Mağlubiyetle birlikte, iyice moral bozucu bir olay oldu bu da.
Maç öncesi kağıt üzerinde favori olan Fenerbahçe'de ne hikmetse artık oyuncuların ya aklı başka yerdeydi (ki bu saçma bir şey olur) ya da Avrupa kulvarını çok ciddiye almıyorlar. Tamamen başkanın verdiği 3 yıl üst üste şampiyon olma sözü üzerinden yerel başarıya konsantre olmuşlar.
Emre dışında, sahada ne yaptığını, nerede durması gerektiğini bilen biri yoktu Fenerbahçe'de. Pozitif anlamda bir şeyler yapmaya çabalayan tek isimdi Emre. E tabii haliyle böyle bir manzarada, bir de yukarıda bahsettiğim özelliklere haiz bir takım olan Twente karşısında galibiyet biraz futbol şansına kalıyordu.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, Mehmet Topuz'un muhteşem frikik golüyle öne geçtik. Lakin o dakikadan sonra Fenerbahçeli oyuncular yapılması gereken ilk şeyi beceremediler. Oyunu soğutmak. Evet. Skor 1-0 olduğunda, en azından bi 5 dakika bunu yapabilmek gerekiyordu. Olmadı. 4 dakika sonra golü kalemizde gördük. Gerçi burada gol öncesi sakatlık sebebiyle saha kenarında olan Gökhan Gönül'ün eksikliği, o bölgede açık vermeye sebep oldu denebilir. Orayı Kazım kapatmaya çabaladı ama beceremedi. Bir de Nkufo'nun şutunda Volkan'ın ciddi bir hata yaparak golde payı olduğunu da belirtelim. Oyundan soğumuş izlenemi verdi.
Yenilen ilk golden önce, Gökhan'ın eksikliğini giderme konusunda ciddi bir hata yapıldı. İşte tam o dakikalarda rakibin tehlikeli bölgeye gelmemesi için faul yapılabilirdi ya da oyunu soğutma amaçlı başka şeyler, ama bunları hiç denemedi Fenerbahçeli futbolcular. Defans bölgesinde eksik olunca, golün gelmesi, ve tabii eksik kanadın olduğu yerden gelmesine şaşmamalı.
Skor 1-1 olduğunda Daum'dan bir hamle bekledik, fakat nafile. Oyun devam etti. Golden 5 dakika sonra, ikinci yarıda Twente'nin kaleyi bulan 2. şutunda yine Nkufo vardı (kaleyi bulan 2 şutun da gol olması da ne talihsizliktir). Serbest vuruştan gelen topu A.Santos uzaklaştıramadı, top Nkufo'nun önüne düştü ve o da affetmedi. 1-2.
Golden 1 dakika sonra o ana kadar sahada varlığı hissedilmeyen Alex bir aşırtma denedi, kaleye doğru yavaş giden topu Twente'li oyuncu dışarı attı. Gol olsa, bir şeyler değişir miydi? Belki. En azından kendi sahamızda 3 puanı yitirmezdik düşüncesi oluyor insanda.
Daum, 81. dakikada Semih ve Deivid'i aldı oyuna. Skor olarak geriye düşmeden ya da golün iyice geciktiği dakikaları saymazsak, Semih'in Daum'un aklına pek gelmediğini düşündüm o değişiklikler yapılırken. Daha sonra Daum'un maç sonu basın toplantısında, "Twente'nin golüne kadar oyunda Semih'e ihtiyacımız yoktu" açıklamasını duydum. İnsan böyle bir açıklama için ne diyeceğini şaşırıyor açıkçası.
Halbuki hem golü yemeden önce, hem de golün hemen akabinde en çok ihtiyaç duyulan oyuncuydu Semih. Sırtı dönük oynamayı becerebilen, top kullanma becerisi Güiza'ya göre daha fazla olan bir isim. Bu vesileyle geriden gelen adamlara da fırsat doğmasını sağlıyor. Benim gibi basit bir futbol izleyicisi bunu aklı edebiliyorken, Daum'un bunu hayli hayli düşünüyor olması gerekti...
Fenerbahçe bu maçı kazanabilirdi aslında. Twente'den daha iyi bir ekibiz ama onları yenebilmek için en az onlar kadar mücadele etmemiz gerekiyor. Fenerbahçeli futbolcular önce bunun bilincinde olmalı.
Şimdi muhtemelen Fenerbahçeli oyuncuların haftada 3 maçı kaldıramadıkları da yazılıp çizilecektir. E o zaman kadroyu ona göre ayaralayacaktık derim. Yahut Daum rotasyon işini biraz ciddiye almalı. Sadece 12-13 kişiden ibaret bir modelin bir işe yaramadığı gerçeğini görmeli. Gruptaki diğer maç berabere bitmiş. Bu bakımdan çok şey kaybettiğimiz söylenemez. Diğer maçlara daha ciddi hazırlanmak ve en az rakip takım kadar mücadele etmek gerek. O vakit bireysel anlamda gruptaki diğer takımlardan daha iyi olduğumuzu sadece kağıt üzerinde değil, sahaya da yansıtabiliriz işte..
Rakip için ekstra bir şey söylemek icap ederse; her ne kadar Nkufo 2 gol atarak öne çıksa da, Twente'nin en iyi ismi Stoch'tu bana kalırsa. Gökhan Gönül'ü çok zorladı. Kendini geliştirebilirse şayet, Chelsea'de uzun yıllar oynar ( Korkut Göze yorumu gibi oldu). 19 yaşındaki bu elemanı takip etmek gerek.
Son olarak el emeği, göz nuru o güzelim pankartımızı tribüne astırmayan Uefa yetkilisini de Allah'a havale ediyorum. Mağlubiyetle birlikte, iyice moral bozucu bir olay oldu bu da.
2 comments:
Eyyyy bu ülkenin büyük bir çoğunluğunu temsil eden kahvedeki Fenerbahçe Taraftarları! Hayırdır abicim? Size ne oluyor? Fenerbahçe forması giymiş her futbolcuya küfür etme hakkını nerede buluyorsunuz? Öyle bir huy edinmişsiniz belli ki. Sizlerden tiksiniyorum. Belki Aziz Yıldırım'ın yanlış politikaları Galatasaray'ın oynadığı iyi futbolu kıskanıp bunları diyorsunuz. Afedersiniz ama sokayım öyle futbol taraftarlığına. En Galatasaray'lı bile bugün kahvedeki Fenerbahçe'liden daha çok Fenerbahçe'liydi. Ayıptır be! Maalesef, Türkiye'de ki takım taraftarlığı, benim gibi bir kaç istisna dışında büyük ölçüde galibiyetle, iyi futbolla doğru orantılı. Utanıyorum sizlerden!
gökhan sakatlanmasa o golü yemezdik ve maçı alırdık
ayrıca twentede taş gibi takım
adamlar resmen barça üçgenleri kuruyor yahu..
Yorum Gönder