Christina Aguilera'ya Tribün Yapan Yurdum İnsanı
Dün gece River-Boca maçından önce vakit geçirecek bir şeyler arıyordum televizyonda. Ntvspor'da River-Boca rekabetine ilişkin bir belgesel vardı. Daha önce de yayınlanmıştı. İzlemiştim ve beğenmemiştim. Bu yüzden kanalları dolaşmaya devam ettim; birazdan Christina Aguilera, Var Mısın Yok Musun'da yarışacak yazısını okudum. Şöyle bir düşündüm; sevmediğim bir yarışma programı ama Christina var öte yandan daha önce izlediğim ve beğenmediğim bir belgesel..İkisini yanyana koyunca, doğal olarak Christina daha ağır bastı, ve izlemeye karar verdim..
Öncelikle belirtmek isterim ki, bu yarışma programı dünyanın en gereksiz formatlarından biri bence. Bilgi yarışması kıvamında olmaması, heyecanın aşırı pompalanması, gereksiz duygusallık gibi sebeplerden dolayı tiksindiğim bir programdır. Bir de artık benim içim mi çok fesattır, bilemiyorum, yarışmacıların bazı sözlerine çok gülüyorum. Çok değişik çağrışımlar yapıyor bende.. Daha önce 2-3 defa bu programa göz ucuyla bakmıştım. şu tarz diyaloglara şahit oldum.
"Ayşe'nin kutusu büyük, hissediyorum."
"Ayşe'nin kutusu büyük mü, küçük mü?"
"Hadi hepimiz ellerimizi, Ayşe'nin kutusuna koyalım"
"Ayşe kutunda ne var? Ne hissediyorsun, büyük mü küçük mü?"
"Kutuma güveniyorum"
vb. şeklinde yorumların yapıldığı bir program. Türkçe'nin "nereye çekersen oraya gider" meselesi bu programla bir kez daha kanıtlanmıştır kanımca.
Neyse, yarışmayla ilgili yorumumu da aktardıktan sonra dün geceye döneyim. Christina Aguilera'yı lise yıllarımda beğendiğimi, güzel bulduğumu itiraf edeyim. Gerçi o dönemler televizyonda gördüğüm sarışın ve renkli gözlü tüm hatun kişilere anında aşık olabilitem tavan yapmıştı. Şimdi de beğenirim bu tarz hatunları ama bazı kriterleri de göz önüne alarak bakarım hadiseye..
Dün gece yine çok şıktı -bence- Christina, ve artı "aa..o da bizim gibi normal biriymiş" şeklinde yorum yapmamıza müsait davranışlarda bulundu. Bu dediğime "ben yemedim" diye itiraz edenler çıkacaktır belki. Şahsen yabancıları gözümüzde büyütme merakımızdan ziyade, gerçekten de dünya starı denebilecek meziyetlere sahip olduğu için etkileyici buldum Christina'yı. Yarışmada olan biteni baştan sona anlatacak değilim. İzleyen, takip eden vardır. Takip etmeyenler de öyle ya da böyle bu akşam haber bültenlerinde görecektir.
Dikkatimi çeken iki hadise vardı. Birincisi, yarışmacılardan biri fanatik Fenerbahçeliymiş. Üzerinde Fenerium'da üretilmiş olduğunu düşündüğüm bir tişört vardı. Christina tişörtü ve üzerindeki renkleri çok beğendiğini söyledi. Bir Fenerbahçeli olarak hoşuma gitti bu sözleri..
Gelelim ikinci meseleye..Dün gece resmen tribün yapıldı Christina için. Yarışmanın başlangıcından bitişine kadar tezahüratlar yapıldı hatun kişi için.. Doğal olarak önce garipsedi ama daha sonra tezahüratların çok hoşuna gittiğini söyledi. NBA ortamında sadece "defense defense" seslerini işiten biri için, bu durum haliyle etkileyici gelmiştir. Yarışmaya göz ucuyla bakarken, ister istemez "Helal olsun yurdum insanına, şu hayatta Christina Aguilera için de tribün yapıldığını görmüş olduk" dedim..
Yarışmada çocuklar için belirli bir miktar para kazanmış Christina. Acun Ilıcalı'nın bu tarz yardım hadiselerinde oldukça faal biri olduğunu bildiğimden, ödülün doğru yere yönlendirileceğine inanıyorum.
Son olarak, bir futbolsever olarak şunu itiraf etmeliyim ki, River-Boca maçı o kadar kötüydü ki, Var mısın yok musun gibi saçma bir yarışma programında Christina Aguilera'yı izlemek daha zevkliydi normal olarak. Hele onun "yokum" deyişi yok muydu..sanırım dünyanın en güzel "yokum" diyen insanıdır kendisi.. (yazar kendisini daha fazla kaybetmek istemediği için, bu yazı burada biter...bitmeli)
not: yazıyı yazalı daha 2 dakika olmadı, anında eleştiri yağmuruna tutulmuşum bayan okurlar tarafından. gerçi çoğu tanıdık kişiler..ama şunu demek isterim, siz nasıl josh holloway gelince kendinizden geçtiyseniz, ben de böyle bir intikamın uygun olacağını düşündüm..düşünmüştüm..heheh
Öncelikle belirtmek isterim ki, bu yarışma programı dünyanın en gereksiz formatlarından biri bence. Bilgi yarışması kıvamında olmaması, heyecanın aşırı pompalanması, gereksiz duygusallık gibi sebeplerden dolayı tiksindiğim bir programdır. Bir de artık benim içim mi çok fesattır, bilemiyorum, yarışmacıların bazı sözlerine çok gülüyorum. Çok değişik çağrışımlar yapıyor bende.. Daha önce 2-3 defa bu programa göz ucuyla bakmıştım. şu tarz diyaloglara şahit oldum.
"Ayşe'nin kutusu büyük, hissediyorum."
"Ayşe'nin kutusu büyük mü, küçük mü?"
"Hadi hepimiz ellerimizi, Ayşe'nin kutusuna koyalım"
"Ayşe kutunda ne var? Ne hissediyorsun, büyük mü küçük mü?"
"Kutuma güveniyorum"
vb. şeklinde yorumların yapıldığı bir program. Türkçe'nin "nereye çekersen oraya gider" meselesi bu programla bir kez daha kanıtlanmıştır kanımca.
Neyse, yarışmayla ilgili yorumumu da aktardıktan sonra dün geceye döneyim. Christina Aguilera'yı lise yıllarımda beğendiğimi, güzel bulduğumu itiraf edeyim. Gerçi o dönemler televizyonda gördüğüm sarışın ve renkli gözlü tüm hatun kişilere anında aşık olabilitem tavan yapmıştı. Şimdi de beğenirim bu tarz hatunları ama bazı kriterleri de göz önüne alarak bakarım hadiseye..
Dün gece yine çok şıktı -bence- Christina, ve artı "aa..o da bizim gibi normal biriymiş" şeklinde yorum yapmamıza müsait davranışlarda bulundu. Bu dediğime "ben yemedim" diye itiraz edenler çıkacaktır belki. Şahsen yabancıları gözümüzde büyütme merakımızdan ziyade, gerçekten de dünya starı denebilecek meziyetlere sahip olduğu için etkileyici buldum Christina'yı. Yarışmada olan biteni baştan sona anlatacak değilim. İzleyen, takip eden vardır. Takip etmeyenler de öyle ya da böyle bu akşam haber bültenlerinde görecektir.
Dikkatimi çeken iki hadise vardı. Birincisi, yarışmacılardan biri fanatik Fenerbahçeliymiş. Üzerinde Fenerium'da üretilmiş olduğunu düşündüğüm bir tişört vardı. Christina tişörtü ve üzerindeki renkleri çok beğendiğini söyledi. Bir Fenerbahçeli olarak hoşuma gitti bu sözleri..
Gelelim ikinci meseleye..Dün gece resmen tribün yapıldı Christina için. Yarışmanın başlangıcından bitişine kadar tezahüratlar yapıldı hatun kişi için.. Doğal olarak önce garipsedi ama daha sonra tezahüratların çok hoşuna gittiğini söyledi. NBA ortamında sadece "defense defense" seslerini işiten biri için, bu durum haliyle etkileyici gelmiştir. Yarışmaya göz ucuyla bakarken, ister istemez "Helal olsun yurdum insanına, şu hayatta Christina Aguilera için de tribün yapıldığını görmüş olduk" dedim..
Yarışmada çocuklar için belirli bir miktar para kazanmış Christina. Acun Ilıcalı'nın bu tarz yardım hadiselerinde oldukça faal biri olduğunu bildiğimden, ödülün doğru yere yönlendirileceğine inanıyorum.
Son olarak, bir futbolsever olarak şunu itiraf etmeliyim ki, River-Boca maçı o kadar kötüydü ki, Var mısın yok musun gibi saçma bir yarışma programında Christina Aguilera'yı izlemek daha zevkliydi normal olarak. Hele onun "yokum" deyişi yok muydu..sanırım dünyanın en güzel "yokum" diyen insanıdır kendisi.. (yazar kendisini daha fazla kaybetmek istemediği için, bu yazı burada biter...bitmeli)
not: yazıyı yazalı daha 2 dakika olmadı, anında eleştiri yağmuruna tutulmuşum bayan okurlar tarafından. gerçi çoğu tanıdık kişiler..ama şunu demek isterim, siz nasıl josh holloway gelince kendinizden geçtiyseniz, ben de böyle bir intikamın uygun olacağını düşündüm..düşünmüştüm..heheh
6 comments:
"supercalifragilisticexpialidocious"
şunu dedi ya..zekiymiş hakkaten. hazır cevap buldum kendisini. bizim celebrity'ler gibi değilmiş hakkaten. ayrıca ben de mütevazı bulanlardanım. ulan sittir et superclassicoyu dedim ve buna baktım ben de :D
Evet, orada iyi cevap verdi hakkaten. Bu arada yazıya tekrar bakınca fark ettim.
"Son olarak, bir futbolsever olarak şunu itiraf etmeliyim ki, River-Boca maçı o kadar kötüydü ki, Var mısın yok musun gibi saçma bir yarışma programında Christina Aguilera'yı izlemek daha zevkliydi normal olarak."
yazmışım. Bunu ilk okuduğunuzda maçı izlememiş, yarışma programını izlemişim gibi bir anlam çıkabilir. Ben daha çok maç öncesi, devre arası ve maçın durakladığı dakikalarda baktım yarışmaya.Tam ifade edememişim, düzelteyim buradan.
Yanlış anlaşılmasın :D
vallahi ben maçı 15. dakikada bıraktım yarışmaya döndüm:) zaten severdim kendisini bunun yanında kişilik olarakta etkiledi beni..
yanlız en uzun kelime esprisi beni şok etti, kaldıki christinada anlamadı zaten espriyi..neymiş en uzun ingilizce kelime "sMİLe" imiş!!!
ama hatun anında yapıştırdı tabi en uzun kelimeyi :)
Ulan sanki 100 yıl çalışıyorlar,parayı kaybedince üzülüyorlar.Ayıp breh :/
yapıştırdı uzun kelimeyi Christina ablamız ama muhatap olduğu espri neydi öyle "smile; s'den e'ye 1 mil var" denilir mi misafire Cemil ayıp leyn !!!
Türkiye bu papyonlu şahıs yüzünden rezil oldu; Christina da espriyi basit bir ooov ile geçiştirerek aman ne güzel kıvamında cevap verdi
yarışma boyunca da smile guy olarak lanse etmişti yanılmıyorsam (çok izlemedim); Cemil isimli kişinin orada da ismail değil cemil ben ehee ehee diye espri yapmasından korkmadım değil hani
Christinaya tribün yapılması da sanki biraz biz 5. sınıf dünya ülkesiyiz bize yıldız neyin nerden uğrasın bulduğumuza böyle bir görmemişlikle saldırırız der gibiydi
tamam Allah için Christina ilk defa uğradı ama yani Beyonce'u elinin tersiyle itmiş bir camianın efradı olarak garipsedim yadırgadım yaani
velhasılı kelam ülkemizden bir Christine Agueilara böyle geldi geçti :)
http://www.fenerium.com.tr/media/img_product/large/633507868001216246.jpg
hocam bahsettiğin t-shirt bu sanırım
Yorum Gönder