Haybeden Gerçeküstü Lakırtılar #8
* Dünyada görmek istediğiniz değişikliğin kendisi siz olun - Mahatma Gandhi
* Bu başlık altında yazdıklarımı karalama kategorisine atmıştım, yine vazcaydım..en iyisi ayrı bir kategori altında değerlendirmek..Uzun lafın kısası, "H.G.L.S" başlığının meali: Haybeden Gerçeküstü Lakırtılar Serisidir..Benzer yazılara oradan direk ulaşabilirsiniz.
* Yarın ALES'e gireceğim. Ciddi manada hazırlandığımı söyleyemem..Bi de bunun üstüne geçenlerde şöyle bir söz duydum, İşsizler yüksek lisans yapıyor artık, diye..İyice koyverdim. Laf olsun diye girer moddayım. Fazla ümit bağlamadan, rahat bir şekilde girmek en iyisi..Maltepe Merkez Anadolu Lisesi'nde gireceğim sınava..Rastgele..
* ALES demişken, öte yandan dönem sonunda -inşallah- Eğitim Bilimleri sertifikası olacak bir ademoğlu olduğum için KPSS'ye başvurdum geçenlerde. Başıma ilginç bir olay geldi.Onu da anlatayım,zira anlatamaya değer..Bizim CK'nın forumuna yazdığım yazıyı alıntılayım.. Başvuru için Mehmed Bayazıd Lisesi'nde 1 saat 15dk. bekledim. Kuyrukta iyi muhabbet dönüyordu şansıma. Kızın biriyle baya konuştuk. Ben ondan önceydim, işim bitince bi 5 dk. kadar onu bekledim. Daha sonra vakti varsa bir yerlerde bir şey içmeye davet ettim. Hemen hastanenin karşısındaki simit kafede şöyle bir yarım saat kadar oturduk. Hatun fizik öğretmenliği son sınıftaymış, adı da Sibelmiş..yalan değilse tabii..neden yalan değilse diyorum..en son kalkacağız artık mekandan, seni bir daha ne zaman görebilirim dedim, hollywood filmlerindeki gibi hatun bir daha görüşemeyeceğimizi, bir erkek arkadaşı olduğunu söyledi..Anlamadım, peki o zaman niye buraya benimle geldin dedim. Hiç gereği yokken beni beklediğin ve nazik bir şekilde bir şeyler içmeye davet ettiğin için geldim dedim..Yahu ne biçim insanlar var be.. Hatun, topla beni ayrı köşelere yolladı neticede.. Bir garip oldum anasını satayım.. Keşke hiç gelmeseydi çağırdığımda..Boşuna heveslendik.. Kendimi günün Cenap Şahabettin'i ilan ediyorum
* Çay ile birlikte götüremeyeceğim bir şey yok sanırım. Daha doğrusu şöyle diyeyim, herhangi bir yiyeceği yerken, içecek tercihim çoğu zaman çay oluyor. Patso ile de çay, tost ile de çay, schnitzel ile de falan filan.. Aslında bence bu çok normal bir şey ama geçen gün kantinde bir arkadaş bu duruma çok şaşırdığını belirtince yazasım geldi..Yoksa çok normal bence..
* Blog alemi ucu belli olmayan büyüklükte.. Ben Üsküdar'dan yazıyorum, insanlar yurt dışından mail atıyor..Bu çok hoşuma gidiyor.. İstanbul'la ilgili anlattıklarımı ilgi ve özlemle okuduğunu belirtmiş bir arkadaş. Güzel şeyler bunlar ama öte yandan yarın bir gün iş hayatı nedeniyle -atıyorum- Malatya'ya gitsem, aynı şevkle Malatya'yı anlatabilir miyim ya da insanlar aynı şekilde ilgiyle takip eder mi? orası muamma işte.
* Şu sağ tarafa bir anket koymuştum. Kısa süreliydi. Şampiyonluğu bu sezon en çok kim hak etti diye. Gördük ki, şampiyonluğu hak eden değil, sezon sonunda en üstte yer alan takım kazanıyor.. Bi de Sivasspor'un Beşiktaş'a nazaran daha çok oy alması da, ayrı bir istatistik oldu..
* Melissa Theuriau'nun evliliği üzerine kalbimin dağılan parçalarını ezip geçmek yerine, onları yerden alıp toplayan, santavik yara bandıyla tekrardan göğsümün sol yanına yapıştıran dostlara teşekkürler.. Başta Coşkun Abi olmak üzere, çilingir sofrasına davet edenlere de sağolun diyorum. Alkol tüketmeyen ama içmeden sarhoş olabilen bir bünyeye sahibim.. Bir gün inşallah bi yerlerde buluşuruz, muhabbetle demleniriz..
* Şu sağ tarafta link bolluğu yaşandı gibi oldu son zamanlarda. Aslına bakarsanız daha fazla sayıda blog takip ediyorum.. Bunlar bu sayfanın okuyucularının haberdar olmasını istediğim bloglar. Peki diğerler çok mu kötü? Hayır değil..sadece biraz daha zamana ihtiyaçları var. Benim ilk yazılarıma bakıp, ne dediğimi daha iyi anlayabilirler.. Öte yandan sağ taraftaki listede önceden yer alıp, şimdi olmayanlar da var. Onun sebebi de bu arkadaşların güncelleme sorunu oluşu.. 3 aydır yazı girilmeyen blogun reklamını yapmayı tercih etmiyorum. Bu arada Cogito yazmayı bıraktığını söyleyeli çok oldu ama geçenlerde öylesine bir baktım sayfasına insanlar bu durumdan haberdar değil sanırım. Onu da belirteyim amme hizmeti hesabı.. (Bu blog yorumlarım için Ömer'in "çok ukalasın" yorumunu yapmasını bekliyorum)
* Sharbone ile aynı kampüste olduğumuz halde hiç görüşemedik. Bu da öylesine bir ayrıntıydı.. ya da mesaj işte..anlayana
* Otobüsten inmek için üzerinde "stop" yazan kırmızı düğmeler yerine, kapının üstündeki yeşil düğmeye basmayı sevenler derneği, adında bir oluşuma girmek istiyorum..Katılanlar??
*"Eğer yanıtlarım seni korkutuyorsa, o zaman korkutucu sorular sormaktan vazgeçmelisin..." -- Pulp Fiction
* Bu başlık altında yazdıklarımı karalama kategorisine atmıştım, yine vazcaydım..en iyisi ayrı bir kategori altında değerlendirmek..Uzun lafın kısası, "H.G.L.S" başlığının meali: Haybeden Gerçeküstü Lakırtılar Serisidir..Benzer yazılara oradan direk ulaşabilirsiniz.
* Yarın ALES'e gireceğim. Ciddi manada hazırlandığımı söyleyemem..Bi de bunun üstüne geçenlerde şöyle bir söz duydum, İşsizler yüksek lisans yapıyor artık, diye..İyice koyverdim. Laf olsun diye girer moddayım. Fazla ümit bağlamadan, rahat bir şekilde girmek en iyisi..Maltepe Merkez Anadolu Lisesi'nde gireceğim sınava..Rastgele..
* ALES demişken, öte yandan dönem sonunda -inşallah- Eğitim Bilimleri sertifikası olacak bir ademoğlu olduğum için KPSS'ye başvurdum geçenlerde. Başıma ilginç bir olay geldi.Onu da anlatayım,zira anlatamaya değer..Bizim CK'nın forumuna yazdığım yazıyı alıntılayım.. Başvuru için Mehmed Bayazıd Lisesi'nde 1 saat 15dk. bekledim. Kuyrukta iyi muhabbet dönüyordu şansıma. Kızın biriyle baya konuştuk. Ben ondan önceydim, işim bitince bi 5 dk. kadar onu bekledim. Daha sonra vakti varsa bir yerlerde bir şey içmeye davet ettim. Hemen hastanenin karşısındaki simit kafede şöyle bir yarım saat kadar oturduk. Hatun fizik öğretmenliği son sınıftaymış, adı da Sibelmiş..yalan değilse tabii..neden yalan değilse diyorum..en son kalkacağız artık mekandan, seni bir daha ne zaman görebilirim dedim, hollywood filmlerindeki gibi hatun bir daha görüşemeyeceğimizi, bir erkek arkadaşı olduğunu söyledi..Anlamadım, peki o zaman niye buraya benimle geldin dedim. Hiç gereği yokken beni beklediğin ve nazik bir şekilde bir şeyler içmeye davet ettiğin için geldim dedim..Yahu ne biçim insanlar var be.. Hatun, topla beni ayrı köşelere yolladı neticede.. Bir garip oldum anasını satayım.. Keşke hiç gelmeseydi çağırdığımda..Boşuna heveslendik.. Kendimi günün Cenap Şahabettin'i ilan ediyorum
* Çay ile birlikte götüremeyeceğim bir şey yok sanırım. Daha doğrusu şöyle diyeyim, herhangi bir yiyeceği yerken, içecek tercihim çoğu zaman çay oluyor. Patso ile de çay, tost ile de çay, schnitzel ile de falan filan.. Aslında bence bu çok normal bir şey ama geçen gün kantinde bir arkadaş bu duruma çok şaşırdığını belirtince yazasım geldi..Yoksa çok normal bence..
* Blog alemi ucu belli olmayan büyüklükte.. Ben Üsküdar'dan yazıyorum, insanlar yurt dışından mail atıyor..Bu çok hoşuma gidiyor.. İstanbul'la ilgili anlattıklarımı ilgi ve özlemle okuduğunu belirtmiş bir arkadaş. Güzel şeyler bunlar ama öte yandan yarın bir gün iş hayatı nedeniyle -atıyorum- Malatya'ya gitsem, aynı şevkle Malatya'yı anlatabilir miyim ya da insanlar aynı şekilde ilgiyle takip eder mi? orası muamma işte.
* Şu sağ tarafa bir anket koymuştum. Kısa süreliydi. Şampiyonluğu bu sezon en çok kim hak etti diye. Gördük ki, şampiyonluğu hak eden değil, sezon sonunda en üstte yer alan takım kazanıyor.. Bi de Sivasspor'un Beşiktaş'a nazaran daha çok oy alması da, ayrı bir istatistik oldu..
* Melissa Theuriau'nun evliliği üzerine kalbimin dağılan parçalarını ezip geçmek yerine, onları yerden alıp toplayan, santavik yara bandıyla tekrardan göğsümün sol yanına yapıştıran dostlara teşekkürler.. Başta Coşkun Abi olmak üzere, çilingir sofrasına davet edenlere de sağolun diyorum. Alkol tüketmeyen ama içmeden sarhoş olabilen bir bünyeye sahibim.. Bir gün inşallah bi yerlerde buluşuruz, muhabbetle demleniriz..
* Şu sağ tarafta link bolluğu yaşandı gibi oldu son zamanlarda. Aslına bakarsanız daha fazla sayıda blog takip ediyorum.. Bunlar bu sayfanın okuyucularının haberdar olmasını istediğim bloglar. Peki diğerler çok mu kötü? Hayır değil..sadece biraz daha zamana ihtiyaçları var. Benim ilk yazılarıma bakıp, ne dediğimi daha iyi anlayabilirler.. Öte yandan sağ taraftaki listede önceden yer alıp, şimdi olmayanlar da var. Onun sebebi de bu arkadaşların güncelleme sorunu oluşu.. 3 aydır yazı girilmeyen blogun reklamını yapmayı tercih etmiyorum. Bu arada Cogito yazmayı bıraktığını söyleyeli çok oldu ama geçenlerde öylesine bir baktım sayfasına insanlar bu durumdan haberdar değil sanırım. Onu da belirteyim amme hizmeti hesabı.. (Bu blog yorumlarım için Ömer'in "çok ukalasın" yorumunu yapmasını bekliyorum)
* Sharbone ile aynı kampüste olduğumuz halde hiç görüşemedik. Bu da öylesine bir ayrıntıydı.. ya da mesaj işte..anlayana
* Otobüsten inmek için üzerinde "stop" yazan kırmızı düğmeler yerine, kapının üstündeki yeşil düğmeye basmayı sevenler derneği, adında bir oluşuma girmek istiyorum..Katılanlar??
*"Eğer yanıtlarım seni korkutuyorsa, o zaman korkutucu sorular sormaktan vazgeçmelisin..." -- Pulp Fiction
9 comments:
bir de sevgilisi bile olmadan insanı cenap şahabbettin yapan hatunlar var ki, kendini şanslı hissedebilirsin bu yüzden. :)
ya kız gelmese bu seferde "sanki yicez, gelse nolur sanki" derdik.. en azından ben derdim.. :)) o yüzden gelmiş kibar kızmış..
kpdsye hiç çalışmadan girdim bakalım nasıl geçecek bekliyorum
ayrıca kıytırık demek istemeyeceğim ama demiş olduğum bölüm insanlarının y.l yapmışlığı daha göze batıyor.
bunu idrak ettim ve rahatladım.
işsizlikleri de keza.
ve evet ekmek yokken pasta yedim ben yıllarca keh keh
bir de linklerimizin olduğu listenin başında ''sosyal kaygılar'' yazması sinirlendirici.
belirteyim:)
kızın sevgilisi olmasaydı da siz izdivaç yollarına düşseydiniz kpss sırasında kız tavlayan ilk erkek olarak tarihe geçebilirdin ortega :)
Otobüsten inmek için üzerinde "stop" yazan kırmızı düğmeler yerine, kapının üstündeki yeşil düğmeye basmayı sevenler derneği'ni kurdum ben daha önce, üye kaygım yok ama :)
amne hizmeti olacak o kamu hizmeti
şu inecek var butonlarına 2 kere basıldığında kişiye elektrik şoku veren bir sistem olmalı
daha farklı ses çıksın ya da
bi de düğmeye yanlış durakta basıp inmeyip üstüne kendini çaktırmayanlar var, onları da bulalım, şefkat gösterelim.
Yorum Gönder