Pazartesi, Şubat 18, 2013

Haybeden Gerçeküstü Lakırtılar #30


Serendipity Sails Again by gcquinn

"Felsefe yapmak ölmeyi öğrenmektir." Karl Jaspers

* Bayağı kişi soruyor Twitter'dan, Facebook'tan falan, "neden artık yazmıyorsun?" diye. Hatta futbolla alakalı sebepleri sorgulayanlar da var ama konunun futbolla ilgisi yok. Özel kurumlarda ve bir ara da ücretli olarak sürdürdüğüm öğretmenlik kariyerime 3 yıldır devlette devam ediyorum. Sizlerle  buradan çok hasbihal olmadığımız dönemde Muş'un Malazgirt ilçesinde görev yaptım. Daha önceden aşina olmadığım bir ortamda yaşamak & çalışmak biraz zorladı. Hayatımı rayına oturtmaya gayret ederken de burayı boşlamayı biraz alışkanlık haline getirdim sanırım. Malazgirt'ten sonra da Trabzon'a tayinim çıktı. Evet, bir Fenerbahçelinin yaşamasının en sıkıntılı olduğu şehirde. İlk başlarda garipsemiştim ama iyice alıştım buralara. Onlar da bana alıştı. İş arkadaşlarımdan tut, komşularıma kadar herkes Fenerbahçeli olduğumu biliyor. Buradaki Fenerbahçe maçlarında da kendi çapımda Truva organizasyonları düzenliyorum hatta. Mutluyum yani. Hatta buraya ait o meşhur deyişle özetleyeyim olayı; "sıkinti yok."

* Buralarda geçmişte karşı cinsle yaşadığım yer yer trajik yer yer de komik anılarımı yazardım genelde. Hoşuna gittiğini ve devamını okumak istediklerini söyleyen olurdu hep. Onlar için de bir haberim var. Hayatımda yaklaşık 2 yıldır biri var. Ve nişanlı biriyim 6 aydır.

* Bu kadar özel bilgi yeter herhalde.

* Geçen gün Atletico Madrid ile Rubin Kazan maçı vardı. Ertesi gün bazı sitelerde, "Ardalı Atletico Madrid, Rubin Kazan'a yenildi" diye haberler gördüm. Gökdeniz hangi ülkenin vatandaşıydı acaba?

* Her nefis aynı zamanda ömürü de tadacaktır. Kimine göre kısa kimine uzun. Bir de bu açıdan bakın.

* Yarıyıl tatilinde sevgilimle Kordon'da dolaşıyorduk. Orayı bilenler vardır bu satırları okuyanlar arasında. Fal bakmak için Romanlar da dolanır oralarda. Hatta ciddi manada sözlü tacizde bulunurlar. Bu kez çok farklı bir şey söylediler ama, biz yürürken bir tanesi bana "Malkoçoğlu, gel senin de falına bakayım" dedi. Kopuşlar ltd.şti...

* Şunu da buraya tekrar not edeyim; iyi insanlar bağımlılık yapar.

bu da %30 deniz manzarası olan oturduğum ev bu arada...


* Amerikan filmlerinde "kuru temizleme faturasını sana yollarım" diye klişe bir replik vardır ya hani, adamlın mizah anlayışı farklı işte.

* Akhisar bile Galatasaray'a gol atabildiyse Schalke neden atamasın? di mi?

* İnsanların bazı şakaları aşırı ciddiye almasını yıllardır anlamıyorum. Sneijder'in Galatasaray'a transferi ilk gündeme geldiğinde birkaç arkadaşımla birlikte Sneijder'in eşine Twitter'dan "Türkiye'ye gelme" temalı esprili tweetler yazdık. Yemediğimiz küfür kalmadı. Vatan haini ilan edenler oldu hatta. Bu ne lan? Millet sapıtmış iyice dedik, güldük geçtik. Sanki kadın yazdıklarımızdan etkilenip eşine "gitmeyelim" diye baskı yapacak. Çok ciddiye alsa, tekrardan bir sorup soruşturur yazılanların geyik olduğunu anlar zaten.

* Dünyanın en iğrenç şeylerinden biri de fıkra anlatıp daha sonra oradaki espriyi anlamayanları onu anlatmak zorunda kalmaktır...

"Kavramak için görmek, görmek için de daha dikkatli bakmak gerek." Dino Segre


Bu galibiyet küçümsenmemeli


Fenerbahçe'nin ilk devredeki deplasman performansı ve bu devreyi kapatırken yaşananlardan sonra Fenerbahçe adına psikolojik etmenlerden ötürü hem motive edici hem de demotive olmaya müsait bir deplasmandı Trabzon. Her ne kadar Fenerbahçe ikinci devrenin başlamasıyla dışarıdaki maçlarda daha derli toplu görünse de tekrardan tepetaklak oluvermek işten bile değildi bu maçın ilk 10 dakikasına bakıldığında...

Maçın henüz başında Sow mu o golü kaçırdı yoksa Onur mu kurtardı diye bir bahis açılsa, tercihimi Onur'dan yana kullanırdım. Zaten Onur maçın daha farklı bir skorla bitmesini engeleyen tek isimdi Bordo-Mavililerde. Trabzonspor cephesinde ise durum Fenerbahçe'den daha kötüydü. Hatta istatistiklere göre son bilmem kaç yılın en kötüsü şeklinde yazılar cirit atıyordu maçtan önce yerel basında. Bamba ve Onur'un anlaşamaması ve akabinde Onur'un Bamba'yı iyice bozmasıyla Trabzon açısından işlerin daha kötü gideceği o ilk golle belli olmuştu. Daha sonra da sadece Trabzonspor'a karşı Alex performansı ortaya koyabilen Cristian'ın yine Bamba'nın yardımıyla gelen golüyle Avni Aker'de "yine olmadı" iç çekişleri başladı.

Trabzonspor'u ayakta tutabilecek tek ihtimal devreye girmeden bir gol bulmaktı ama buna pek mecalleri yoktu. İkinci yarının başlamasıyla da Fenerbahçe yine oyunu dengede tutan bir vaziyet çizdi. Kuyt'ın başlattığı, Cristian'ın süslediği, Gökhan'ın fişi çektiği 3.golde de perde kapandı.

Fenerbahçe, haftaiçi oynayacağı BATE maçı öncesi moral olarak artıya geçerken Galatasaray'a da kovalamaya devam mesajı verdi.

Bu galibiyet küçümsenmemeli. Fenerbahçe son yıllarda Trabzonspor'a karşı deplasmanda çok başarılı ama sene başından beri sürdürdüğü kırılgan görüntüden yavaş yavaş kurtulmaya başladığını hem taraftarına hem de rakiplerine gösterebilmesi adında da ayrı önemli bir maçtı. Bundan sonra ligde zorlu üç maça çıkacak Fenerbahçe. Galatasaray'ın nispeten daha avantajlı fikstürü olduğu bu dönemde Fenerbahçe adına hala şampiyonluk şarkısının söylenip söylenmeyeceğini zaman gösterecek. Ama takımı takip edenler için olumlu anlamda bir başka görüntü daha vardı bu karşılaşmada. O da şu; Fenerbahçe 10 kişi kaldığı BATE deplasmanı ve bu son maçta fiziki açıdan hayli iyi göründü. Bu da gelecek adına bir şeylere umutla bakabilmek adına olumlu bir işarettir.

Başlıksız Yazı

 En son 2018'de Fenerbahçe'de bir şeylerin değişeceğine, eski düzenin yok olacağına inanarak bir yazı karalamışım. Ali Koç'tan n...