Çarşamba, Aralık 24, 2014

Yapılması gerekeni yapıp alkış kıyamet beklemek

Bu memlekette tuhaf bir algı var. Kişi hangi mesleği icra ediyorsa artık, o işi yaparken zaten yapması gerekeni yaptığı halde o kişiye sayfalarca methiye düzülüyor. Anlatıldıkça anlatılıyor. Normal olanı yüceltme demek lazım buna sanırım.

Diyelim ki adam siyasetçi. Milletvekili olmuş. Adam kayırmadan, rüşvet işlerine bulaşmadan sadece yapması gerekenleri yapıyorken o adamı övüyoruz da övüyoruz. Buna sadece dürüstlüğe saygı ve övgü deyip geçmemek lazım.

Veya herhangi bir iktidar... Zamanında birileri yol yapmadı yahut yol yapmaya kalkıp yıllarca o işi eline yüzüne bulaştırdı diye, bir gün o yolları tamamlayan, yani başka deyişle devletin asli görevini hizmet taşımayı yerine getireni avuçları patlayıncaya kadar alkışa boğma hastalığı var. İlginç.

Kendimden bir örnek vereyim. Düşünsenize, ben öğretmen olarak dersimi veriyorum ve dersin sonunda her seferinde sınıftan bir alkış kopuyor ve "hocam bize ders anlattınız, sağ olun" diye teşekkür ediliyor bana. Tuhaf değil mi?

Bakkalda ya da manavda alışveriş sonrası "teşekkürler, o çikolatayı ne güzel sattınız" veya "iki kilo elmayı tartıp ne güzel de sattınız" desek komik durmaz mı? Ama satamayan var mı diyeceksiniz? Satmaya çalışıp sizi tezgaha getirenlerden mi bahsedeceksiniz yoksa? Doğrudur öyle esnaf, öğretmen, milletvekili ya da herhangi bir meslek erbabı her türlü vardır. O zaman işini yapmayan ya da kötü yapanı ısrarla konuşalım, işaret edelim daha çok. İşini normal yapanı motive etme amaçlı övmek yerine buna odaklanalım. İki çift güzel laf duymak herkes ister muhtemelen ama en basit işi yaparken bile "adam çalışıyor aga" diye diye belki de çıtayı düşürüyoruzdur. O insanları buna alıştırıyor ve performanslarını normal seviyede seyrettiriyoruzdur. Kim bilir?

Bir de böyle bakmak gerek hadiseye.


Cuma, Aralık 19, 2014

That's not fair


Bir öğretmen olarak hem MEB'de hem de ülkenin genelinde yaşanılanlara bakınca Charles Bukowski'nin sözü geliyor aklıma...

"İnsanlar adaletsizliği sadece kendi başlarına gelince düşünüyorlar."

İstisna kaldı mı? Sanmam.

Ben de bir insanım, bu satırları okuyan sen de öylesin. Ne kadar adiliz? Ne kadar haksızlık karşısında her koşulda tepkiliyiz?

Pazar, Aralık 07, 2014

Her şey için teşekkürler Doktor



Pierre van Hooijdonk'un 4 yaşındaki oğlu formasının arkasında Fenerbahçe'nin en iyi oyuncusunun adının olmasını ister, babasının değil. Ve PVH'nin dediği gibi o gün oğlu haksız değildir. Şunu görüp de duygulanmayan Fenerbahçeli var mıdır? Olmamalı.

Alex bugün faal futbolculuk hayatına son noktayı koyuyor. Fenerbahçe'de bu gece yaşamasını isterdik ama Aziz Yıldırım'ın egosu yine kazandı. Taraftarın gönlünde ise kazanan daima Alex. Bir gün gelecek Aziz Yıldırım hiç olumlu hatırlanmayacak belki de ama Alex hep güzelliklerle anılacak...

Başlıksız Yazı

 En son 2018'de Fenerbahçe'de bir şeylerin değişeceğine, eski düzenin yok olacağına inanarak bir yazı karalamışım. Ali Koç'tan n...