Haybeden Gerçeküstü Lakırtılar #18
* "Kadınlar sıradan erkeklerden hoşlanır ve erkekler de sıradan olmak için ellerinden geleni yaparlar." Madonna
* Bundan 5 yıl önce de aynı sıcak havalar var mıydı acaba? Sanırım yoktu. Zira o zamanlar bana bu kadar sıcak gelmiyordu. Yine aynı şehirlere gidip geliyorum ama hava sıcaklığına dayanmıyorum artık. Çok kilo almış olsam bunu anlarım. Değişen bir şey yok. Hala 5 yıl önceki kilomdayım. Yok yok. Kesinlikle abartı boyutunda sıcaklar yaşıyoruz bu sene. Eskiden klimaya gerek duymadan yaşarken, çalışırken; şimdilerde terden yapış yapış bir şekilde geçiyor günlerim. Klima falan kâr etmiyor arkadaş.
* Madonna'nın Türkiye konseri haberi yalan çıktı diye okumuştum geçenlerde. Üzüldüm. Konsere gitmeyi planladığım falan yok henüz. Madonna hayranıyım, orası ayrı. Türkiye'ye gelmesini çok isterim. Böyle büyük yıldızların güzel ülkemi görmesi, hakkında üç beş kelam etmesi beni ziyadesiyle mutlu ediyor. Bu da benim küçük mutluluk kaynağımdır. Bu arada, feysbuk hesabı olanların, şu videoyu izlemesini tavsiye ederim Madonna demişken.
* Vakt-i zamanında burada aklımın gittiği iş ortamları diye bir yazı yazmıştım. O listenin tepesinde spor servisleri var demiştim. Bir haber ajansının spor servisine gittiğimi ve gözlemleri de yazmışttım hatta. Hatırlayan olacaktır. Geçen hafta Ntv Spor'a gittim. Yani spor servisi dediğimiz olayda son nokta olduğunu düşündüğüm yere. Yine kendimden geçtim. Güvenliğin ardından bir bayan beni, Yenilsen de Yensen de program editörü Orkun Bey'in yanına götürüyordu. O esnada sağa sola bakarken, bir an için içinde bulunduğum zamandan çıkmışım gibi geldi. Zaman zaman böyle anlar yaşıyorum. Onlardan biriydi. Karşımda tokalaşmak için elini bana doğru uzatmış Banu Yelkovan'ı görünce, kendime gelebildim anca. Güzel bir gündü benim için. Güzel bir görüşmeydi.
* "Her sihirbazlık numarası üç bölüm ya da perdeden oluşur. Birincisi "Vaat" bölümüdür. Sihirbaz size sıradan bir şey gösterir. İskambil destesi, bir kuş ya da bir insan. Bu nesneyi size gösterir. Son derece gerçek, üzerinde oynanmamış, normal bir şey olduğunu görmeniz için nesneyi incelemenizi ister. Fakat gerçek, farklı olabilir. İkinci perdeye "Dönüşüm" denir. Sihirbaz olağan bir nesneyi alır ve onu olağanüstü bir şeye dönüştürür. Hilenin sırrını arıyorsunuz, ama bulamazsınız. Çünkü dikkatli bakmıyorsunuz. Siz sırrı bilmek değil, kandırılmak istiyorsunuz. Henüz alkışlamazsınız, çünkü bir şeyi yok etmek yeterli değildir. Onu geri getirmeniz gerekir. İşte bu yüzden her sihirbazlık numarasında üçüncü bir perde bulunur. İçlerinde en zorlusu. Bizlerin deyişiyle Prestij." (The Prestige filminden bir replik)
* Lise 2'deyken, biraz da arkadaşlarımın zorlamasıyla bir kızla çıkmaya başlamıştım. Çıkmak deyip duruyorum. Bu kelimeyi sevmiyorum ama kullanasım geldi yine. Kızın ismini beğenmiyordum. Ne zaman kızla görüşsek yahut telefonda konuşsak, kızın adını söyleyesim gelmiyordu. En sonunda dayanamadım. Kızdan ayrıldım. Hatta bir öküzlüğe imza atıp, ayrılık kararımı kızın çok yakın arkadaşı olan ve benim de aynı zamanda hem mahalleden komşum olan hem de ilkokul arkadaşım olan bir kıza söyledim. Benim hatunla buluşmak istemiyordum. Telefonda da anlatarak olayı uzatmak istemiyordum. Böyle saçma bir işe giriştim işte. Nasıl bir manyaklıksa artık. Hala hatırladıkça hem gülerim hem kızarım kendime.
* “Füzelerle savaş kazanabilirsiniz, ama füzelerin üzerine oturamazsınız...” Deniz Baykal. (Sayın Baykal bunu neden söylemek istedi acaba? Not etmişiz bir yere ama altına sebebini yazmamışız).
* Bloglar için müthiş planlarım, projelerim var ama çok üşengeçim sanırım. Hala bir adım atmış değilim bu hususta.
* Askerde bir nöbet esnasında, benden yaşça büyük olan ama rütbe olarak benden alt olan bir abimiz bana beni anlattı. Tabii o esnada anlattığı kişinin ben olduğumdan haberi yok. Blogu okumuş. Hadımköy hakkında bilgi ararken karşısına çıkmış bu blog. Benden bahsederken şöyle dedi; "Eleman Manisa doğumluymuş, ama İstanbul'da oturuyormuş. Fenerbahçe tribünlerinden anladığım kadarıyla. Amigo zannettim ama değil. Daha başka bir şey olsa gerek. Askerliği Hadımköy'e çıkmış. İsmini bilmiyorum. Ortega yazıyordu sayfada". O anlatırken ben gülüyordum. Neden güldüğümü sorunca, anlattım durumu. Bayağı ilginç bir diyalog oldu. Bu da böyle bir anımdır işte. Blog yazarının asker anısı böyle olur. Blog yazarı - okur buluşmalarını da çok yaşadım askerde. Fırsat bulursam, onları da yazarım bir ara...
* "Eğitim, insanın okulda öğrendiği her şeyi unuttuğunda arta kalandır." Albert Einstein
* Bundan 5 yıl önce de aynı sıcak havalar var mıydı acaba? Sanırım yoktu. Zira o zamanlar bana bu kadar sıcak gelmiyordu. Yine aynı şehirlere gidip geliyorum ama hava sıcaklığına dayanmıyorum artık. Çok kilo almış olsam bunu anlarım. Değişen bir şey yok. Hala 5 yıl önceki kilomdayım. Yok yok. Kesinlikle abartı boyutunda sıcaklar yaşıyoruz bu sene. Eskiden klimaya gerek duymadan yaşarken, çalışırken; şimdilerde terden yapış yapış bir şekilde geçiyor günlerim. Klima falan kâr etmiyor arkadaş.
* Madonna'nın Türkiye konseri haberi yalan çıktı diye okumuştum geçenlerde. Üzüldüm. Konsere gitmeyi planladığım falan yok henüz. Madonna hayranıyım, orası ayrı. Türkiye'ye gelmesini çok isterim. Böyle büyük yıldızların güzel ülkemi görmesi, hakkında üç beş kelam etmesi beni ziyadesiyle mutlu ediyor. Bu da benim küçük mutluluk kaynağımdır. Bu arada, feysbuk hesabı olanların, şu videoyu izlemesini tavsiye ederim Madonna demişken.
* Vakt-i zamanında burada aklımın gittiği iş ortamları diye bir yazı yazmıştım. O listenin tepesinde spor servisleri var demiştim. Bir haber ajansının spor servisine gittiğimi ve gözlemleri de yazmışttım hatta. Hatırlayan olacaktır. Geçen hafta Ntv Spor'a gittim. Yani spor servisi dediğimiz olayda son nokta olduğunu düşündüğüm yere. Yine kendimden geçtim. Güvenliğin ardından bir bayan beni, Yenilsen de Yensen de program editörü Orkun Bey'in yanına götürüyordu. O esnada sağa sola bakarken, bir an için içinde bulunduğum zamandan çıkmışım gibi geldi. Zaman zaman böyle anlar yaşıyorum. Onlardan biriydi. Karşımda tokalaşmak için elini bana doğru uzatmış Banu Yelkovan'ı görünce, kendime gelebildim anca. Güzel bir gündü benim için. Güzel bir görüşmeydi.
* "Her sihirbazlık numarası üç bölüm ya da perdeden oluşur. Birincisi "Vaat" bölümüdür. Sihirbaz size sıradan bir şey gösterir. İskambil destesi, bir kuş ya da bir insan. Bu nesneyi size gösterir. Son derece gerçek, üzerinde oynanmamış, normal bir şey olduğunu görmeniz için nesneyi incelemenizi ister. Fakat gerçek, farklı olabilir. İkinci perdeye "Dönüşüm" denir. Sihirbaz olağan bir nesneyi alır ve onu olağanüstü bir şeye dönüştürür. Hilenin sırrını arıyorsunuz, ama bulamazsınız. Çünkü dikkatli bakmıyorsunuz. Siz sırrı bilmek değil, kandırılmak istiyorsunuz. Henüz alkışlamazsınız, çünkü bir şeyi yok etmek yeterli değildir. Onu geri getirmeniz gerekir. İşte bu yüzden her sihirbazlık numarasında üçüncü bir perde bulunur. İçlerinde en zorlusu. Bizlerin deyişiyle Prestij." (The Prestige filminden bir replik)
* Lise 2'deyken, biraz da arkadaşlarımın zorlamasıyla bir kızla çıkmaya başlamıştım. Çıkmak deyip duruyorum. Bu kelimeyi sevmiyorum ama kullanasım geldi yine. Kızın ismini beğenmiyordum. Ne zaman kızla görüşsek yahut telefonda konuşsak, kızın adını söyleyesim gelmiyordu. En sonunda dayanamadım. Kızdan ayrıldım. Hatta bir öküzlüğe imza atıp, ayrılık kararımı kızın çok yakın arkadaşı olan ve benim de aynı zamanda hem mahalleden komşum olan hem de ilkokul arkadaşım olan bir kıza söyledim. Benim hatunla buluşmak istemiyordum. Telefonda da anlatarak olayı uzatmak istemiyordum. Böyle saçma bir işe giriştim işte. Nasıl bir manyaklıksa artık. Hala hatırladıkça hem gülerim hem kızarım kendime.
* “Füzelerle savaş kazanabilirsiniz, ama füzelerin üzerine oturamazsınız...” Deniz Baykal. (Sayın Baykal bunu neden söylemek istedi acaba? Not etmişiz bir yere ama altına sebebini yazmamışız).
* Bloglar için müthiş planlarım, projelerim var ama çok üşengeçim sanırım. Hala bir adım atmış değilim bu hususta.
* Askerde bir nöbet esnasında, benden yaşça büyük olan ama rütbe olarak benden alt olan bir abimiz bana beni anlattı. Tabii o esnada anlattığı kişinin ben olduğumdan haberi yok. Blogu okumuş. Hadımköy hakkında bilgi ararken karşısına çıkmış bu blog. Benden bahsederken şöyle dedi; "Eleman Manisa doğumluymuş, ama İstanbul'da oturuyormuş. Fenerbahçe tribünlerinden anladığım kadarıyla. Amigo zannettim ama değil. Daha başka bir şey olsa gerek. Askerliği Hadımköy'e çıkmış. İsmini bilmiyorum. Ortega yazıyordu sayfada". O anlatırken ben gülüyordum. Neden güldüğümü sorunca, anlattım durumu. Bayağı ilginç bir diyalog oldu. Bu da böyle bir anımdır işte. Blog yazarının asker anısı böyle olur. Blog yazarı - okur buluşmalarını da çok yaşadım askerde. Fırsat bulursam, onları da yazarım bir ara...
* "Eğitim, insanın okulda öğrendiği her şeyi unuttuğunda arta kalandır." Albert Einstein
7 comments:
ilk cümlede sıradan kelimesi yerine öküz koysak olur aslında. bir erkek olarak durum bu diyebilirim. grup vitamının sarkısı vardı butun erkekler öküz falan filan diye güzeldi..
bu arada sen de yenilsen de yensen de'de mi yer alacaksın? yoksa bloglar ile ilgili planlarını mı anlatmaya gittin:)
Programda yer almam için görüşmeye çağırdılar.
Bloglarla ilgili müthiş planlarımı daha kimseye anlatmış değilim bu arada :D
yahu bizde yer almak istiyoruz(bizden kastettiğim ben:) programda ama olmuyor abi ne yapmalıyız:D
Senin askerlik anına benzer bi hikayeyide Cem yılmaz bir programda anlatmıstı..
Daha Stand-up yapmadıgı zamanlar Karikatürist olarak işgal ediyor dünyayı tabi aynı zamanda boğaziçinde öğrenci.Kantinde bir ögrenci Cem için karikaturlerinden bahsedip hayranım bu adama muhtesem zeki cart curt deyip cemin oturdugu yerin havalandırıyor :)
Cem adamdan çayı için şeker istiyor cumleleri bitince adam donup cevap veriyor
- Al ulan eşşogleşşek
:))))))))))))))))))))))))))))
hocam çıkacağın zaman burdan bildir haberimiz olsun bizim de
charles maurice de talleyrand'ın "Süngülerle çok şey yapabilirsiniz ama üzerine oturamazsınız" sözünün gelişmiş versiyonu Baykal'dan gelmiş :)
Onlar beni programa çıkartmak, daimi konuk kadrosuna eklemek istiyor, keza ben de katılmak istiyorum ama işlerim ve program saati yüzünden şu an için programa katılamayacağım gibi vaziyet. Yine de önümüzdeki günlerde durumda bir değişiklik olursa buradan da haber veririm sizlere.
@ alperensaylar,
Sen Ankara'da değil misin :D
Yorum Gönder